Merhaba, canım okurlar! Bu aralar hem ruhen hem fiziken herkesin morale ihtiyacı var farkındayım. Bu bölüm bunu başaramayacağım ama ilerleyen bölümlerde sıkça güleceğimiz bölümler olmayacak değil elbette! Sizi fazla oyalamadan bölüme geçeyim.
Bu arada büyük bir Tan sevdam var ki sormayın. Her şarkısı mı bitirir beni! Ah ahhhh!
Şeyyyy bir de bir tık yıldıza atar mısınız? püizzzzzz
İyi okumalar❀
*** *** *** *** ***Canı sıkıldı güldü, kalbi incindi güldü.
OĞUZ ATAY*** *** *** *** ***
Sabah uyandığında elini yüzüne kapatıp tekrar uyumaya çalıştı çünkü yine kâbusları onu gece uyutmamıştı. Gözlerini bile açmadan acılarını hissediyordu. Saat daha sekize yeni geliyordu. Kaç senedir erken kalkmaktan alışmıştı artık bünyesi. Banyoya geçip elini yüzünü yıkadı hızla. Daha sonra mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya çalıştı. Aklı ne zaman düne gitse şarkı mırıldanıyordu bazen de okuduğu kitabın ya yazarını ya da karakterini eleştiriyordu. Domatesleri soyduğunda kapıda beliren Katre'yle kendine gelmişti. Ona gülümseyip elindeki salatalığı ağzına tıkmıştı. "Günaydın ablacığım!" Katre, kollarını açıp onun beline sarılmasıyla Melike daha fazla kendini tutamadan öpücüklere boğmuştu miniğini. Onu seviyordu. Neden sevdiğini bilmiyordu ama onun da babasız kalması sanırım onda ablalık duygusunu daha da geliştiriyordu.
Katre masaya oturup çayları koyarken Melike de yaptığı böreği kesiyordu. Medine Hanımla İdil de içeri girince herkes tamamlanmıştı. "Günaydın kızlarım!" kızlardan üç öpücük alan Medine hanımda sofraya oturmuştu. Yemeklerini yerken ortamda oluşan sessizliği Medine Hanım bozmuştu.
"Melike, bu akşam gidiyorsun nasılsa kızım. Anneannenlere mi gitsek hep beraber! Hem Katre da orayı görmüş olur! İdil de biraz gezmiş olur. Tıkılıp kaldı dört duvar arasına yavrum. Hem de son akşam yine toplanırız. Geze geze gideriz."
Buna en çok sevinenlerden biri Katre olmuştu. Diğeri de Melike. İçinde derin bir buruklukla gidecekti oraya Melike ama yine de seviyordu orayı. Ayrılık geldiği vakit gözlerden düşen gözyaşı değil hüzün yaşı oluyordu. Çünkü Melike senelerdir gözyaşı değil hüzün yaşı döküyordu. Senelerin ona öğrettiği bir şey daha vardı. Gözyaşı sadece dışarı akmıyordu.
Hızla yemekleri yiyip bulaşıkları toparladıklarında Katre, Melike'nin zor ısrarı sonucu erkenden gidip hazırlanmıştı İdil ablasıyla. Üzerine giydiği tişörtün kenarında olan karartıyı görünce gülmeden edemedi. Sahi artık kurtulmuştu değil mi? Tişörtü çıkartıp kenara koyarken başka bir giysi bulmak için dolabı biraz kurcalamıştı. İdil de bavuldan üzerine elbisesini geçirip gülüşerek Katre ile birlikte oturma odasına geçmişlerdi. Annesi de hazırlanmış onları bekliyordu. Katre, İdil ve Medine Hanım oturup sohbet ederken bu sefer beklenen Melike idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTEMESEN DE BENİMSİN!
ChickLit"Sana son kez soruyorum 'Kim o adam?' senin peşinden neden geldi? Seninle ne işi vardı? Neden korkmuş gibi davranıyordun? Neden ellerin buz kesildi? Neden o adam sana dokunabilecek kadar yakınına geldi?" Melike, gözlerini kısıp iyice derin soluklan...