Hepiniz hoş geldinizzzzzzz (şakşakşakşakkkk)!!! Birkaç ay eğitim, iş hayatı beni yeterince zorlamamış gibi kaldığımız yerden devam edelim mi? Hiçç uzatmıyorum bölümünüz aşağıdadır. Medyada da Melike vardır.
Keyifle okumanız dileğiyle....
"Canını bu kadar sıkmana gerek yokmuş! Nasıl olsa her türlü senin için değerli değilim. Bu yüzden sende ne istiyorsan yapabilirsin. Korumalara ihtiyacım yok sen kendini korumaya bak Arel! Senin için SEN daha önemlisin. Çay içer misin?"
Öylesine sorduğu soruya Arel cevap vermemişti. O da pek cevap beklemiyordu.
"İyi öyleyse! Ben yatacağım. Yarın erken kalkacağım. Kahvaltını hazırlarım."
Jest buydu!
Ayağa kalkıp Arel'in yanından geçip giderken kocasının hala aynı şekilde baktığını görmüştü. Aldırmadan giyinme odasında üzerini değiştirmişti. Zaten makyaj yapmamıştı. Güzelce yüzünü yıkamış, dişlerini fırçalamıştı. Banyodan da çıktığında Arel'in kanepe oturup elinde tabletle bir şeyleri incelediğini görmüştü. Yine aldırmadı. Kendi tarafına geçip yatağa yatarken Arel'in onu izlediğini elbette biliyordu. Görmese de o keskin siyahların üzerinde olduğundan emindi.
Korktuğunu belli etmek istemese de titremesine engel olamıyordu. Evet gülüp geçmişti ama içini bürüyen korkunun olmadığını da söyleyemezdi. Biliyordu ki bu sadece bir gözdağıydı. Ya gerçekten ona bir şey yapmaya kalkarlarsa! Arel kesinlikle parmağını bile kıpırdatmazdı ki! Kendini nasıl koruyacaktı? Gözlerinin perdelerinden türlü senaryolar geçerken titremesini durdurmaya çabaladı. Yaz günü bu kadar titremek normal olmasa da en azından Arel'e belli etmemekte kararlıydı. Elinin içinde duran telefonuna alarmını kurarken dişlerini gevşetmişti. Kendine iyi şeyler söylerken bir nebze olsun rahatlamıştı. En azından Toprak abisine korunmak için ne yapabileceğini sorabilirdi. Tabi uygun bir dille sormalıydı. Yoksa her şey sarpa saracaktı.
Sabah kalktığında üzerine doğru fırlatılan pikeyi sakince çekip yataktan kalkarken alarmdan önce uyanması iyi olmuştu. Arel'in tarafına bakmasına gerek yoktu çünkü yine ondan önce kalkmıştı. Yatağı düzeltip banyoya geçerken kısa süre sonra makyajını yapmış kendine gelmiş olarak dışarı çıkmıştı. Üzerini giyinmesi kısa sürmüştü. Ayakkabılarıyla birlikte aşağı inerken onları kapının yanına bırakmıştı. Mutfağa geçerken Arel'in veranda da oturduğunu görmüştü. Gayet zinde görünürken Melike kendine bir bakış atmadan duramamıştı. Bu kadar geç yatıp bu kadar erken kalkan bir adam nasıl bu kadar ayık görünebilirdi?
Birkaç homurdanmayla buzdolabından çıkardığı kahvaltılıkları ada mutfağın yemek yemek için kullanılan yerine güzelce yerleştirmişti. Teyzesinin ona bin bir zorlukla, yalvarmalarıyla aldırdığı bambu kahvaltılık tabaklarına güzelce domates salatalık doğramış kaşar peynirleri de hemen yanına eklemişti. Çayın olmasını bekledikten sonrada dolaptan çıkardığı annesinin özenle hazırladığı menemenlik sosu küçük tavada birkaç dakika soteleşmiş daha sonra da bir tane yumurtayla birlikte karıştırmaya devam etmişti. Her şey hazırdı. Kendisi İdil'de yapacaktı kahvaltıyı ama yine de otobüs yolculuğu yapacaksa ayakta kalması lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTEMESEN DE BENİMSİN!
Chick-Lit"Sana son kez soruyorum 'Kim o adam?' senin peşinden neden geldi? Seninle ne işi vardı? Neden korkmuş gibi davranıyordun? Neden ellerin buz kesildi? Neden o adam sana dokunabilecek kadar yakınına geldi?" Melike, gözlerini kısıp iyice derin soluklan...