Karantinanın bitmesi şerefine mi desek yoksa yeni gelen yasaklara karşı direnişlerdeyiz şerefine mi desem bilemedim ama umarım karantina kötü olmasa bile eh işte olarak geçmiştir. Şahsen benimki hayli sıkıntılıydı. Hayli. BİR HAYLİ...
Neyse oy bırakmayı ve yorum yapmayı unutmayınız lütfen! Gerçekten bazen oy ve yorum göremedikçe moralim daha çok bozuluyor! 🥺🙇🏻♀️İyi okumalar!
*** *** *** *** ***
'Ne söylenebilir ! Her şey düzeliyor sandık.
Tam çağıydı belli, aldandık..'
Turgut Uyar*** *** *** *** ***
Ordu'ya geleli iki gün olmuştu. Ve işlerden ancak gecenin üçünde uyuyabilmişti. Telefonunun sesiyle de uyandı. Hangi ara onu sesliye almıştı ki? Ekrana baktığında kuzenlerinden birisinin adını gördü. Saat neredeyse sekize geliyordu.
"Alo, efendim!"
"Kızım sen hala uyuyor musun? Kalk çabuk biz geldik bile kahvaltıcı da bekliyoruz sizi! Müstakbel eşini de al gel bizim yerdeyiz."
"Hare, sabah sabah kargalar ötmeden ne demeye beni arıyorsun. Kızım ben evleneceğim artık bir sal beni artık... Pof ne yiyeceğiz!"
Kuzeni kıkırdayıp verdiği siparişleri sıralarken Melike kalkıp gardırobun karşısına geçmiş telefonu hoparlöre vermişti.
"Sizinle sadece Arel'i tanıştırmayacağım ama!"
"O da ne demek başka kim var ki?"
"Sürpriz olsun. Gerçi sen her zaman iddia ederdin bu konuyu ama neyse. Hadi beni oyalama. Pijamalarımla gelirim yoksa."
"Tamam, tamam. Çabuk gelin."
Evet, Hare kolaydı şimdi Arel'i arayıp çağırmak vardı. Bakalım Öküzümsü angut gelecek miydi? Aramalara gelip adının üzerine tıkladığında bir süre cevap vermedi tam kapatacaktı ki sesi gelmişti.
"Sen bu saatte kalkar mıydın? Kesin yine bir şey isteyeceksin! Yoksa yanılıyor muyum?"
Arel de dün gece gelmişti ki zaten onun yüzünden geç uyumuştu. Neymiş özlemiş, göresi gelmiş! Hayır efendim onun laf sokası gelmiş! Oflayarak "Hayır, yanılmıyorsun. Kuzenlerim geldi. Bizi kahvaltıya çağırıyorlar. İstersen kardeşlerin de gelebilir. Bende Katre'yi alacağım. Alin'le iyi anlaştılar."
"Tamam, adres neresi?"
İlk defa sorgusuz sualsiz kabul etmişti dediği şeyi. Hemen adresi vermişti. Sonuçta kızgın değil gibiydi. Bu demek oluyordu ki; dün geceyi ona sormayacaktı. Ya da cevaplatana kadar onu delirtecekti. Kapattıktan sonra hemen Katre'yi kaldırmıştı. Zaten o da onu dinliyordu ama Munzur kaldırılmayı bekliyordu. Aslında bir tuhaf davranıyordu.
"Şebek, kalk bakalım. Giyin hadi. Kuzenlerle tanışacaksın."
"Yaa... Ne tanışma ne tanışma!"
Katre biliyordu ki Hare ablası onu delirtene kadar soru soracaktı. Ki ablasının anlatmasına göre cevaplayana kadar da çekeceği vardı. Olsun bakalım... En azından Alin gelecekti. Kızın yapısı Katre'ye ters olsa da garipti ki gerçekten iyi anlaşmışlardı.
Ablasının yanına gelip gardıroba baktı. Aslında birçok şeyi ona kısa veya dar geliyordu. Kimseye bir şeyde diyemediği için kısa gelse de yapacak bir şeyi yoktu. Ablası ona her ay para gönderiyordu ama nereye gittiğini kendi bile bilmiyordu. Her şeyine el koymuşlardı. En azından ona ablasının aldığı telefonu bırakmışlardı. Bu ona yetmişti. Gerçi onda da ablasından başka kayıtlı olan kimse yoktu. Çünkü kimseyi arayamıyordu. Ta ki bugüne dek! Şimdi istese ablası ona her şeyi alırdı ama artık evlenecekti. Evine alsın, ona para harcasın istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTEMESEN DE BENİMSİN!
ChickLit"Sana son kez soruyorum 'Kim o adam?' senin peşinden neden geldi? Seninle ne işi vardı? Neden korkmuş gibi davranıyordun? Neden ellerin buz kesildi? Neden o adam sana dokunabilecek kadar yakınına geldi?" Melike, gözlerini kısıp iyice derin soluklan...