♠1.7♠

76 3 9
                                    

Kocaman öpüldünüz!

Size bir sorum olacak!

Geçer mi geçmez dediklerimiz?

*** *** *** *** ***

Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım.

Taşıyamam zannettiklerimi taşımış taşırım zannettiklerimin altında kalmışım içimdeki ummanı sızdırmış sonra taşırmışım

Nazan Bekiroğlu

*** *** *** *** ***

Hadi oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar!

*** *** *** *** ***

Bir anda gelen cümleyle Melike "Kim?" diye sordu. "Kıvanç mı yoksa? O mu geldi?" İdil gözlerini yeniden Melike'ye çevirirken başını hayır anlamında sallayıp çıkardığı gelinliği askıyla beraber duvara astı. "İdil söylesene kim geldi? Hı?" İdil, bu seferde arkasına geçip düğmelerini açarken Melike hırsla arkasına döndü. "İdil yeter artık söyle şunu!"

"Tunç gelmiş! Hare görmüş!"

"Tunç mu?"

Melike, ellerini İdil'den çekerken pufa geri oturmuştu. Gerçekten vazgeçtiğini düşünmüştü. Evlendiğini görmüştü neden hala buradaydı ki?

"İdil çabuk giydir beni! Ayakkabılarım nerede? Hayır neden geliyorsun ki? Annem onu gördü mü ki? Ya gördüyse! İdil hadi!"

Melike üzerine ne giydiğini bile bilmeden dışarı çıktı. Tuttuğu gelinliği kılıfa geri sokarken İdil'de ona yardım ediyordu. Emel ablası ona bırakmalarını söylese de ne Melike ne de İdil onun bu cümlesini duymuştu!

"Melike!"

Arel'in yanına geldiğini, elinden gelinliği alırken fark etti. Ona seslendiğini bile duymamıştı. "Neyin var senin?" başını iki yana sallayıp gelinliği duvara asıp ona doğru dönmüştü.

"Bir şey olmadı hadi çıkalım!"

Melike Arel'in elini tutup onu dışarı çekerken İdil'de arkalarından Emel ablasıyla beraber geliyordu. Sıkıca tuttuğu el bir an onu yerinde durdururken Melike gözlerini ayakkabılarından alıp ona çevirdi.

"İdil sen Emel hanımla içeri geçin biz birazdan geliyoruz!"

İdil başını sallayıp, Emel ile içeri giderlerken Melike alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırmıştı. Tedirginlikle Arel'e bakarken neden durduklarını anlamak için soru dolu bakışlarını Arel'e çevirdi.

"Neden durduk? Bir şey mi oldu?"

"Sana ne oldu? İdil'le içeri girdin, tuhaf bir tavırla dışarı çıktınız. Zaten İdil girerken de bir tuhaftı. Söyle ne oldu? Bana hemen açıkla ki ben kendim öğrenirsem kötü olur!"

Melike, bakışlarını kaçırıp "Bir şey olmadı hadi gidelim!" ona bir şey söylemek istemiyordu. Bunu kendi halledebilirdi. Biliyordu ki Tunç onunla konuşmadan bu işten vazgeçmeyecekti. Ki şimdiye kadar çoktan vazgeçmesi gerekiyordu.

"Melike!"

"Arel, yok dedim. Bir şey yok! Hadi gidelim!"

Arel, elinden tutup onu merdivenlere çekerken Melike diğer elini eteğine atıp kabarık olan tütüsünü biraz düzeltmek için silkeledi. Elleri yine terlemeye başlamıştı. Yıllardır kuruyan elleri şu bir ay içinde hiç tahmin etmeyeceği kadar terlemişti. Aşağı inerlerken yüzüne taktığı gülümsemeyle herkese göz göze gelmişti. Alkışlarla yeniden dans için ortaya gelmişlerdi. Müzik başlayınca Arel sağ elini avucuna koymuştu.

İSTEMESEN DE BENİMSİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin