"Gün içinde ben Marinette'im normal bir hayatı olan normal bir kızz ama benim hakkımda kimsenin bilmediği bir şey var çünkü benim bir sırrım varr" kulağıma gelen bağırma sesiyle yüzümü buruşturup kafamı yastıkla kapattım. Bir dakika! Bugün okulun ilk günüydü! Hızlıca ayağa kalkıp yere düşmem bir oldu. Ah tabi ben göremiyordum değil mi?
En kötüsü de bazen unutuyor olmam ve sonradan bunun acı bir şekilde yüzüme çarpmasıydı.. kolumdan tutulup kaldırılmam hemen ardından başımdan aşağıya su dökülmesiyle koca bir çığlık attım.
"Kanka kusura bakma uyanamadın diye yapmış olabilirim bak ne güzel ayıldın. Demek ki suyun harbiden de kaldırma gücü varmış artık inkar etmem bunu" Melis'in dediğiyle istemeden sırıttım.
Manyaktı bu kız ama çokta seviyordum bu manyağı. Başımı Melis'e doğru çevirdim. Karanlık görsem de bunu umursamadan "Biliyor musun Melis seni görmek isterdim bu kadar mükemmel bir insanın beni her halimle sevip,kabul eden benim için arkadaş değilde, kardeşim olan bir insanı görmek isterdim."
Gözyaşlarım çenemden süzülürken dudaklarım buna itaat etmek istemezcesine kıvrıldı. Beni kendine çekip sarılan kişiye karşılık olarak bende sıkıca sarıldım.
"Neyse yeter bu kadar duygusallık hadi kahvaltıya sonra giyinip okula gidicezzz!" Sesinin çatallaştığını anlasam da çaktırmadım.
Eğlence dolu geçen kahvaltıdan sonra kendimi Melis'in elinde süslenir halde bulmuştum. Bir de bu halimi görmek vardı.. "bitti kızım varya mükemmel oldun" gülümseyip ayağa kalktım. Üstümdekileri dokunup nasıl bir dokuya sahip olduğunu kavramaya çalıştım bunu hep yapardım nedense hoşuma gidiyordu.
Melis'e doğru dönüp "Üstündekileri ve benim üstümdekileri anlatır mısın?" Sorumu duyduğunda elinde ki şeyi düşürse de fark etmemiş gibi yaptım.
Boğazını temizleyip derin nefes aldığını duydum. "Aslında bugün ikimizi de aynı kombinle hazırladım dün aldığım tatlış ikiz kıyafetleri giydik. Üzerimizde diz kapaklarımızın biraz üzerinde biten mavi kot etek üst olarak da pudramsı pembe yarım kol ayakkabı olarak da beyaz spor ayakkabı giyicez tabi yarım kolla aynı renk bileğin biraz üstünde biten çoraplarımız var. Her şeyi uyumlu yapmaya çalıştım eh" gözlerimi şaşkınlıkla konuşan kişiye diktim.
"İyide okulun ilk günü böyle giyinmemize izin verirler mi ki?"
Oflama sesinin gelmesiyle dudaklarımı kemirdim. Sanırım büyük bir pot kırmıştım.
"Sakin olucam sakin olucam sa- kızım! okulun en önemlisi üniversitenin ilk günü ne yani eşofmanla mi gidelim gerçi okula alıştıktan sonra kesin gideriz de bugün ilk gün bana karşı gelme!"
Başımı haklısın dercesine sallayıp beyaz bastonumu alıp Melis'le birlikte evden çıktıktan sonra babamın arabasına bindik. Bugün ilk gün olduğundan babam bizi bırakmak istiyordu.
Arabının durmasıyla geldiğimizi anlamam bir oldu. Melis koluma girip arabadan inmeme yardımcı oldu.
Babama sarılıp geri çekildim. Ellerimi kavrayıp öptükten sonra "Seni sevdiğimizi bil tamam mı senin hakkında ne düşünürlerse düşünsüler boşver. Dikkat edin kendinize" babam yanımızdan ayrıldıktan sonra derin bir nefes aldım.
Melis koluma girip ilerlemeye başladı. Beyaz bastonumu kolumun altına alıp Melis'e ayak uydurdum. Beni yönlendiriyordu şuan beyaz bastonu kullanmama gerek yoktu. "Anlatsana bana şuan ne görüyorsun" sessizce mırıldandıp bakışlarımı karanlığa çevirdim. Her zaman ki gibi..
Hayal etmekten zarar gelmezdi öyle değil mi? "Hmm mesela köşe de sana hayran olmuş gibi bakan bir çocuk görüyorum tamam tamam şaka bir sürü öğrenci var arabasını park eden meteorlar var ya tamam kolumu ne çimdikliyorsun bir şey demedim bu arada okul baya büyük eh boşuna Aymar* Üniversitesi mükemmel demiyorlar gerçekten öyle. Mesela ağaçlarla çevrili bir sürü fakülteden oluşuyor. Tıp,Hukuk, Mühendislik gibi falan ay çok konuştum devamına sonra devam edeyim mi bebişim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Teen FictionHAYAT ENGEL TANIMAZ SERİSİ -1- "Efsanelere göre Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü beklermiş. Ta ki güneş büt...