"Yavrum baban nereliii nereden bu kaşın gözün temeliiii" gözlerimi aralayıp yatağın üstünde zıplayan arkadaşıma göz devirdim.
"Kızım sabah sabah ne horoz gibi şarkı söylüyorsun kafa bırakmadın yaaa" dedikten sonra yastığı bacaklarımla sardım.
"Lan karşı komşunuzu ben neden yeni görüyorum aman Allah'ım o nasıl göz o nasıl kaşşş" kaşlarımı çatıp oturarak doğruldum. Ellerimle saçlarımı düzeltmeye çalışıp Melis'e doğru kafamı kaldırdım."Kimden bahsediyorsun sen? Eymen mi? Uzay mı?" Melis zıplayarak yanıma oturunca irkildim.
"Nerden bileyim ben ayol alınlarında isimleri yazmıyor yaa neyse Eymen dediğin senin bebeklik kankan değil miydi?"
Kafamı evet dercesine sallayıp ayağa kalktım. "Bugün ders yok dışarı çıkalım mı?" Dünkü yaşananları silip güzel bir güne başlamak her zaman en iyisiydi.
İnsanlar hem böylelikle daha güçlü oluyordu. "Tamammm o zaman önce gidelim Melek sultan mükemmel şeyler hazırlamış ama onlar Efe amcayla çıktılar. Biz baş başa yeriz aşk doluuuu kahvaltıya ne dersin bebeğimm" sırıtıp kolumu Melis'e uzattım.
Hızlıca kolumun altına girip mutfağa ilerledik. Cidden annem döktürmüştü kokusu daha mutfağa gitmeden burnuma geliyordu.
"Bahçe de mi yesek? Ne kendimizi eve hapsediyoruz lütfen lütfen" Melis'in kedi gibi çıkarttığı ince sese gözlerimi devirip "Tamam" dedim heyecanla boynuma atlayan kişiyle dengemi kurmayıp yere düştüm. Kahkahalarımız birbirine karışırken masayı kurduk.
Serin havanın tadını çıkararak kahvaltımızı ettik demek isterdim fakat bacağıma gelen büyük şeyle beraber sandalyeden geriye düştüm.
Yüzümü yalayan şeyle çığlık atıp kendimi korumaya çalıştım.
Bu neydi böyle kocamandı köpek falan olamazdı. Melis kahkaha ile gülerken ben sinirle homurdandım."Melis gel buraya bunu al Allah'ım ne bu köpek olamayacak kadar büyük ayyy elimi ısırdı. Allah'ım ölüyorum yardım ettt" kendimi geriye çekip çığlık attım. Melis elimi tutup beni kaldırdı.
"Kızım köpek yaaa ne korktun hem çok şiri- ayyyy git Allah'ım bacağım lan bu bacağımı ısırıyor"elimi bırakıp arkaya koşan kişiyle elimi alnıma vurdum.Köpeğin Melis'i kovaladığını anlayınca sırıttım.
"Ya bu ne gitseneee ayy bacağım gitti güzelim bacağımm Anka yardım et" nerden gelmişti bu köpek? Geriye doğdu sedeleyip sırtımı duvara çarptım.
İyide bizim bahçenin ortasında duvar yoktu ki? Gözlerimi şaşkınlıkla açıp arkamı döndüm.Yüzüme çarpan nefesle geriye korkarak sedeledim.
Tabi arkamdan bana yapışan Melis sayesinde dengemi kuramayıp yere Melisle çakılmam bir oldu.
"Ayyyyy Melis iki oldu senin yüzünden düşmem" sinirle homurdandıp ellerime gelen şeyleri silmeye çalıştım.Melisten ses gelmeyince kafamı ona çevirdim.
"Heyyyy konuşsana"
"Şuan ben rüyada mıyım? Çünkü ancak cennette böyle bir şey görebilirim" saçmalayan arkadaşıma "Ne diyorsun kızım?" Deyip ayağa kalkmaya çalıştım."Selam dometes yüz köpeğim bahçeden kaçıp buraya gelmiş kusura bak ya da bakma sana kalmış" Uzay'ın sesini duymamla kafamı hızla önüme çevirdim.
Tabi ya çarptığım kişi Uzaydı ki bu kadar kaba herifte anca Uzay olurdu.
Melis'in ağzı açık baktığına yemin edebilirdim sessiz durması hiç hayra alamet değildi.
" Sen bittin köpeğin başladı bu sefer bu ne canım " sinirle homurdandıp ayağa kalktım.
Meliste doğrulunca Uzay'ın sesine bakışlarımı çevirdim.
"Yalnız köpeğim normalde pek insan sevmez şuan kıl payı ölmekten kurtuldun. Herhalde kendi cinsini görünce bir şey demedi" gözlerimi şaşkınlıkla açıp Melis'in arkadan kıkırdadığını duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Novela JuvenilHAYAT ENGEL TANIMAZ SERİSİ -1- "Efsanelere göre Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü beklermiş. Ta ki güneş büt...