you're stronger than you think

2.9K 295 232
                                    

"Hayır Draco! Gayet güzel yapmıştım." Harry onun yüzünü buruşturuyor olmasıyla alınıyormuş gibi konuşunca Draco gülmeye başladı. "Bence yemek yerine büyü yapmaya devam etmelisin."

"Çok kötüsün!" Harry kollarını göğsünde bağlayınca Draco onun haline gülümseyip kucağında oturan sevgilisinin belini okşamaya başladı. "Böyle çok güzel oluyorsun."

"Ama yemeğim güzel değil." Harry'nin sesi üzgün çıkınca Draco gülerek "Hayır." dedi. Harry'nin inanmadığını görünce de ona doğru biraz yaklaşırken Harry'nin sırtının koltuğa yaslanmasını sağladı. "Gayet güzeldi, sadece uğraşmak istemiştim."

"Nasıl bu kadar kötü bir yalancı olabilirsin?" Harry'nin de gülmeye başlamasıyla Draco ilk başta burunlarını birbirine sürtüp Harry'nin gülüşünün tebessüme dönüşmesini sağladı. "Sadece senin yanında yalan söyleyemiyorum."

"Ya da sadece ben anlayabiliyorum." Harry kollarını Draco'nun boynuna sardığında Draco gülümseyerek dudaklarını birleştirdi. Harry hayatında daha önce hiç bu kadar huzurlu ve aynı zamanda da heyecanlı hissettiğini hatırlamıyordu. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

Draco onun üst dudağını emerken o da bir elini Draco'nun saç diplerine çıkartmış, okşamaya başlamıştı. Ayrıldıklarında ise Draco onun dudaklarına ufak bir öpücük daha bırakıp geri çekilmişti. 

Harry'nin hala kapalı olan gözleri, uzun kirpikleri ve öpüşmekten kızarmış dudakları Draco'ya aşkın ve güzelliğin tanımını canlı olarak sunuyordu.

Bu yüzden de Harry gözlerini açar açmaz onun yoğun bakan grileriyle karşılaşmıştı ama bu onu sevindirmek yerine duygulandırmıştı, anında gözleri dolmuştu. "Rüyadayım değil mi?"

"Pek öyle denilemez." Draco'nun verdiği cevapla ise gözleri şaşkınca açıldı. Dudaklarını bir şey söylemek için araladığında Draco bir parmağını onun dudağının üstüne götürüp yavaşça okşadı. "Yapma, bugünü hatırladığını biliyorum. Böyle devam edelim."

"Aklıma girmişsin." Harry'nin şaşkınlığı sesine yansıyınca Draco, Harry'nin içini ısıtacak bir gülümseme sundu ona. "Evet, aynı zamanda şu an odandayım ve yanında uzanıyorum. Yine üstünü örtmeyi unutmuştun."

"Bana her şeyi gösterebilirdin, neden bugünü gösteriyorsun?"

"Çünkü bugün kötü yemeğine rağmen sana tekrardan aşık olduğum günlerden birisiydi. Ayrıca başımızda hiçbir sorun yoktu ve mutluyduk, birlikteydik."

Harry diyecek bir şey bulamadığından ve ağlamak istemediğinden "İnsan kanı içiyor musun?" diye sordu. O güne geri dönmesi Draco'yu da duygulandırsa da ona ayak uydurup "Hayır." dedi. "Maalesef zavallı sincaplardan beslenmek zorunda kalıyorum."

"Ama hala bir damla insan kanı içiyorsun." Harry o günkü gibi alayla gülümseyince Draco "Bu çok büyük bir ilerleme Harry!" diye çıkıştı.

Aynı zamanda da sanki uyandıklarında bir daha göremeyecekmiş gibi Harry'nin yüzünün her yerinde özlemle gözlerini gezdiriyordu.

"Biliyorum." Harry titreyen elini Draco'nun yüzüne çıkartıp yanağını okşayınca Draco yüzünü biraz daha onun eline yasladı. Zaten hala ona eğilmiş halde oldukları için yüzleri çok yakındı.

Draco için o zamanlar insan kanı içmemek gerçekten büyük bir ilerlemeydi. Harry ile ayrıldıklarından beri tekrardan insan kanı içmeye başlaması Harry'i üzen başka bir durumdu.

"O gün bu sırada seni öpmemiştim değil mi?" diye sorunca Harry başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Öpmemiştin."

"Hata etmişim." Draco'nun gözleri Harry'nin dudaklarına takılı kalınca Harry yutkundu. Şu an tek istedikleri bir rüyanın içinde kalıp hiç uyanmamaktı.

𝐑𝐞𝐝𝐡𝐨𝐮𝐭 𝐓𝐨𝐰𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin