"Bilmiyorum baba." Harry hoparlöre aldığı telefonunu koyduğu masaya yaslanmış perişan halde oturuyordu. "Hiçbir şey hissetmiyor, ne yapacağımı bilmiyorum."
"Hiçbir şey hissetmeyen bir vampirin yanında kalman hiç doğru değil. Yanına gelelim bence." James ciddi bir şekilde konuşunca Harry yine ağlamak istese de kendini durdurdu, ailesini de çok özlemişti. "Olmaz baba, hala sizi burada istemiyorlar. Ayrıca onu yalnız bırakamam, bir çaresi olması lazım."
"Tek çaresi onu telkin eden kişinin ölmesi ya da onun Draco'yu özgür bırakması." Sirius konuşunca Harry yutkunarak "Öldüremem." dedi. "O ölürse Draco da ölür."
"Bağı bozman lazım canım, Hermione ile görüştün mü?" Lily'nin sorduğu soruyla Harry "Onu da bulamıyorum." dedi. "O ve Ron ortalıklarda yoklar, ne yapacağım bilmiyorum anne."
Harry gerçekten ne yapacağını bilemez haldeydi, dünden beri ağlayıp duruyordu. Arkadaşlarına ulaşamaması ayrı bir konuydu, saatler önceye kadar ona güzel bakan grilerin şimdi boş bakması ayrı bir konuydu. Üstelik Harry'nin kalbi Draco'yu her gördüğünde ağrırken Draco onu hatırlamıyordu bile.
"Ron'un dikkat etmesi gerekiyor, melez birisi kolayca onu kendi tarafına çekebilir." Remus konuşunca da "Biliyorum ama ona ulaşamıyorum ki." dedi. "Her şey benim suçum, engelleyemedim."
"Hiçbir şey senin suçun değil. Astoria güçlü bir kadındır." James konuştuğunda Harry "Onu tanıyor musun?" diye sorduğu gibi Sirius "Onu tanımayan yoktur!" dedi. "Herkesin hayatını mahveder o."
"Nasıl Draco'ya aşık olabilir? Kimseyi beğenmezdi ki." Sirius şaşkınca konuşunca Remus'un mırıltı seslerini Harry duyabilmişti.
"Büyülere bak biraz daha bebeğim eminim gözünden kaçanlar olmuştur. Zaten Astoria'nın kanını bulabilirsen gerisi basit olur." Lily onların konuşmasını böldükten sonra Harry "Tamam anne." dedi. "Şimdi kapatmam lazım, her şey için teşekkür ederim."
Hepsiyle vedalaştıktan sonra gözlerini silip derin bir nefes alarak odasından çıktı. Alt kata indiği gibi kenarıda duran kanlardan birisini alıp Draco'nun olduğu odaya doğru ilerledi. Draco odadan Harry'nin yaptığı büyü yüzünden çıkamıyordu.
Harry onu gördüğü zaman çok kötü hissediyordu ama Draco'nun acıkmış olduğunun da farkındaydı. Astoria onu telkin ettikten sonra ikisinin de boynunu kırmıştı. Pansy ve Blaise'in yardımıyla da Draco'yu onun evine getirmişlerdi. Onların evine Aiden'ın giriş izini vardı, Harry orada kalmasına izin veremezdi. Pansy ve Blaise de başka yerde kalıyordu, Harry onları elinden geldiğince koruyordu.
Kapıyı açıp içeri girdiğinde yerde oturan Draco başını ona çevirdi. Sonra göz devirdi. "Hala beni burada tutmaya devam mı edeceksin?"
"Evet, beslenmen için kan getirdim." Harry elindeki kanı ona doğru uzatınca Draco eline alıp teşekkür bile etmeden kanı içmeye başladı. Harry de onu izlemek için köşeye çöktü.
"Hiçbir zaman insanlığını kapatmamıştın değil mi?" diye sorunca Draco bitirdiği kanın paketini bir kenara bırakıp "Kapatmamıştım." dedi. "Ama şimdi kapattım ve seni sevmiyorum, artık saçma ümitlerini kes."
"Saçma ümitlerimi kesmeyeceğim, istediğin kadar konuşabilirsin. Kendinde olsaydın bunları söylemezdin biliyorum."
"Gerçekten bu kadar zavallı mısın? Astoria hiçbir zaman beni bırakmayacak bu yüzden de ben seni hiçbir zaman sevmeyeceğim. Neden gidip başkasını bulmuyorsun?"
Harry'nin onun dedikleriyle kalbi kırılsa da "Çünkü biliyorum." diye ısrar etti. "Beni seviyordun ve yeniden sevebilirsin."
"Seni sevmiyordum! Ben bir vampirim Harry, kimseyi sevmem. Sen benim seni sevdiğimi düşünecek kadar safmışsın. Üstelik yeniden sevebileceğimi düşünerek beni burada tutuyorsun. Sana dair hiçbir şey hatırlamıyorum bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐑𝐞𝐝𝐡𝐨𝐮𝐭 𝐓𝐨𝐰𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲
Fanfiction"Sen bir şey yapamazsın Harry, vampirlere yardım edemezsin. Özellikle de Draco'ya." ༄ Başka evrende geçen bir kurgudur. Büyücülere, vampirlere, kurt adamlara/kadınlara, melezlere ve cadılara yer verilmektedir.