"Babalarım beni seviyor." küçük kız elindeki papatyanın bir yaprağını kopardıktan sonra son bir yaprak kaldığını görüp üzgünce "Babalarım beni sevmiyor." diye mırıldandı. Sonra o yaprağı da kopartıp yere süzülüşünü izledi. Yaprak kesinlikle yalan söylüyordu!
Draco da ona gülümseyip yere düşen yaprağı alarak kızının elindeki çiçeğin üzerine koyup "Babaların seni çok seviyor." dedi. Yaprağı kopartmış gibi yapıp yere doğru bırakınca da küçük kız kocaman bir gülümsemeyle "Baba!" dedi. "Günaydın!"
"Günaydın bebeğim." Draco kızını kucakladıktan sonra onun yanına çimlere oturduğunda "Ne yapıyordun burada?" diye sorunca Andrea sevinçle "Taç yapıyordum baba!" dedi. "Ablama yaptım, beğenir mi sence?"
Küçük kız arkasındaki çiçeklerden yaptığı tacı babasına uzatınca Draco ona gülümsedi. Andrea'nın Harry gibi koyu renkte uzun saçları, Draco gibi bembeyaz teni ve yemyeşil gözleri vardı. Huyları ise tamamen Harry'e benziyordu, melek gibiydi.
"Beğenir tabii canım. Bir tane de babana yapalım mı sence?" Babasının sorusuyla Andrea heyecanla gülümseyerek "Yapalım!" dedi. "Babam çok mutlu olur."
Andrea babalarının ilişkisini öyle severdi ki onları sarılırken bile görmek küçük kızı çok mutlu ederdi. Bazen Draco ve Harry onun kendilerine gülümseyerek baktığını görünce Andera'yı da ortalarına alıp öyle sarılırlardı, hatta sonra ablası bile onlara katılırdı. O zaman küçük kız öyle sevinirdi ki mutluluk duygusunun sadece o olduğunu sanardı. Bir büyüyü doğru yaptığında bile o kadar mutlu olmazdı ki çok güçlü bir cadı olduğu şu anki halinden bile belliydi.
"Sen nasıl yapılacağını biliyor musun ki baba?" Andrea yeşil gözlerini merakla Draco'ya çevirince Draco onu kucağına oturtup kızının kıkırdamasını gülümseyerek dinledi. Sonra da kızının saçlarına bir öpücük kondurdu. Tabii ki nasıl yapılacağını biliyordu ancak ondan dinlemek istiyordu. "Unutmuşum galiba, sen bana öğretirsin sonra birlikte yaparız olur mu?"
"Olur!" Andrea ilk babasına sarıldıktan sonra yere düşen kurumuş yaprakları aldı. Avucunun içine alıp büyüyle onları eskisinden bile daha güzel bir hale getirince Draco kızına "Seninle gurur duyuyorum." diye fısıldadı. Kızının gözlerindeki mutluluk parıltılarıyla da "Çok güçlü bir cadı olacaksın." diye ekledi.
Onlar bahçede gülerek Harry'e çiçeklerden taç yaparken Harry de Lidia'nın odasının kapısını tıklatarak içeri girdi. Sarışın kız örtüsünün altından babasını görünce hemen doğrulup gülümsedi. "Günaydın baba!" dediğinde Harry onun yatağına oturup kızına sıkıca sarıldı. "Günaydın canım, neden böyle geç uyandın?"
"Dün uyuyamadım baba." Lidia uykulu bir sesle konuştuğunda Harry onun sarı ve parlak saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp kızını gülümsetti. "Neden bebeğim?"
"Çünkü Andrea dün yanlışlıkla koparttığı çiçeğin gece onu korkutacağını düşünüyormuş. İlk başta dalga geçtim ama sonra çok korktuğunu fark ettim, gece o uyusun diye nöbet tutacağımı söyleyip uyumadım."
Lidia'dan bahsetmeye gerek var mıydı? Draco'nun tamamen aynısıydı. Dalga geçmesi ve babası yüzünden Aiden amcası, Remus ve Ron hariç hiçbir kurt adamı sevmemesi en önemli özelliklerdi.
Sapsarı uzun saçları, uzun boyu, gri gözleri ve bembeyaz bir teni vardı. Surat yapısı çoğunlukla Harry'e benzese de Aiden onu gördükçe "Sanki abimin çocukluğunu tekrar görüyor gibiyim." diye şok olmuş gibi konuşarak herkesi güldürüyordu.
"Biraz daha uyu istersen." Harry kızına gülümseyip konuştuğunda Lidia hemen "Olmaz baba!" dedi. "Kahvaltı hazırlarken sana yardım edeceğim, yoksa yorulursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐑𝐞𝐝𝐡𝐨𝐮𝐭 𝐓𝐨𝐰𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲
Fanfic"Sen bir şey yapamazsın Harry, vampirlere yardım edemezsin. Özellikle de Draco'ya." ༄ Başka evrende geçen bir kurgudur. Büyücülere, vampirlere, kurt adamlara/kadınlara, melezlere ve cadılara yer verilmektedir.