Giriş: Esir Düşmüş Ruhlar

3.4K 108 11
                                    

Berceste Hayallerim sineye çekilmiş, acımasızlığın adım seslerinin yankılandığı hayatım sahne alırken sadece seyirci olmuştu...

Renkli ışıklar, 

zehir gibi sigara kokusuyla bezenmiş mide bulandırıcı bir atmosfer,

sarmaş dolaş insanlar,

dans adı altında yapılan saçma sapan hareketler,

ve kafası atıp yine soluğu barda alan bir adet ben...

Karaca Çetinöz...

Müzik durulunca hareketlerimi yavaşlattım. Yine tüm gözler üzerimdeydi. Dans ederken yüzüme düşen bir tutam saçı dikkatlice arkaya attım ardından bana dönen tüm gözlere gülümsedim. Alkış tufanı tüm barı çevrelerken üzerimdeki gözleri yok sayarak kendi köşeme çekildim. Kenara çekilmemle yeniden tüm barı inleten müzik sesi kulakları bulduğunda bar taburelerinden birini asılıp barmenle göz göze geldim. Küçük bir el hareketi yapıp biraz daha alkol istediğimi belli ettiğimde başıyla onaylayıp arkasını döndü.

"Danslar edilmiş, bilmem kaçıncı kadeh sipariş edilmiş, saçlar dağılmış, hayattan yine bezilmiş başka ne kaldı günlük rutinin tamamlanmasına?" dedi Özgür ardından yapmacık şekilde düşünüyor gibi eliyle saçlarını karıştırdı.

"Heh doğru ya kendini unutana kadar sarhoş olup başıma dert olmak! Nasıl unuturum?!" diye tamamladı sözlerini sitemle. Kumral saçlarını geriye doğru taramış, ela gözleri yine soluk bakıyordu. Bugün üzerine beyaz tişörtünü ve siyah kot ceketini geçirmişti. Her daim elinde olan gümüş yüzükleri yine parmaklarında yerini almıştı. Özgür adı gibi özgür giyinmeyi sever keyfi ve kahyası nasıl isterse öyle hareket ederdi.

Bir gün ben de böyle özgür olabilecek miydim? diye düşünmüyor değildim.

İnsan sadece hapishaneye girdiğinde esir olmazdı. Sokaklar akşamları özgür olan fakat ruhları esir düşmüş pek çok bedenle doluydu. Sokaklar kırık ruhlar durağı gibiydi.

Benim de ruhum hapiste gibi,

Prangaların vurulduğu ruhum artık zincirlerini kırmak istiyor gibi,

Fakat her seferinde kafesine çarpan bir kuş misali çarpıp sadece yara alıyor gibi...

"Sana benim bakıcılığımı yapmanı söylemiyorum Özgür. Tercihler... Bedeller..." diye mırıldandım. Başım aşırı derecede ağrıyordu tabi bu aldığım alkol dozuyla ya da beynimin ırzına geçen müziğin sesiyle de alakalı olabilirdi. 

Yine de çıkmak istemiyordum. Çünkü kendimi en çok burada özgür hissediyordum. Herkes ait olduğu yerde özgürdü.

"Ben dostlarımı yarı yolda bırakmam Karaca. Bedeli ne olursa olsun. Fakat artık toparlanman gerek. Her gece dağıtarak bir sonuca varamazsın." dedi bilmişlikle. Bana her daim yol göstermesinden hoşlanmıyordum. Çünkü herkesin kendi yoluydu. Demiştim ya,

Tercihler...Bedeller...

"Dağıtarak yaşamak da bir düzendir Özgür. Ben senin poker oynayarak kafanı dağıttığına nasıl takılmıyorsam sen de bana takılma. Ben de senin bir gün şerefsiz bir mafyanın elinde kalmanı istemiyorum ama sen yine de gidip oynuyorsun. Ve ikimiz de oraların pek de tekin yerler olmadığını biliyoruz." dedim, içimdeki sitem sesime de yansımıştı. Ben herkesin tercihine saygı duyarken neden herkes bana karışıyordu aklım ermiyordu. İçip içip dans etmek de beni rahatlatıyordu. Bundan kime neydi?

"Poker oynamazsam toparlanacak mısın?" diye sorduğunda kaşlarım çatılmıştı. Takıla takıla konuşmanın bu kısmına mı takılmıştı? 

Berceste HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin