"Sana kesinkes böyle bir şeyin olmayacağını söyledim." Poyraz'ın netlikle bezenmiş sesini duymam üzerine bir de Özgür'ün sesi odada yankılandı.
"Seni oraya yalnız başına göndereceğime inancın var mı gerçekten?" Özgür'ün ardından babam da tastikleyerek, "Haklılar Karaca." dediğinde elimi teslim olur gibi kaldırıp nefes verdim. Onlarla uğraşacak güçte değildim.
"Tamam Allah aşkına bir şey söylemedim sayın."
Şu odaya geldi geleli Andrey'in yanına kendim gitmem gerektiğini savunuyordum ama nafileydi. Beni oraya tek başıma göndermeyeceklerdi.
"Refik'le bağlantılı mı sizce?" Aksi mümkün değildi fakat Eylül okları üzerimden çekmek için çaba sarf ediyordu. Eylül'ün sorusu üzerine Burak öne atıldı.
"Tabi ki öyle. Bu adamın zaten Muete'nin koltuğunda gözü vardı. Refik de bunu bilerek onu kullanmıştır. Adam kullanılmaya çok açık." dedi fevri bir çıkışla. Fevri davranışlarının sebebini merkezde her zamanki gibi ben olmama bağlıyordum. Çünkü Batur Eylül'ün himayesinde sakince oturuyor gibi gözükse de kemirdiği tırnaklarından ve gergin olan çene kasından onun da çok endişeli olduğunu seziyordum. Keza Özgür de öyleydi.
"Ama Karaca'ya karşı zaafı da var." dedi Eylül. Ona katıldığımı belli ederek başımı salladım. Andrey De La Pena'yı ilk gördüğümde sarsastik tavırlarının yanı sıra bana karşı iki üç dakikada bir çevirdiği bakışlarından ve yanımda hızlanan soluklarından aslında benden etkilendiğinden oldukça emindim.
"Refik'e çalışması bir şey değiştirmez. Yine de manipüle edilebilir."
Benim sözümle Poyraz ayağa kalktı. Kendimi bu kadar kolay ortaya koymam onu kızdırmış olmalıydı.
"O adam senin benim kardeşim olduğunu öğrendiğinde seni yaşatır mı sanıyorsun Karaca?! Refik bu fırsatı kaçırır mı sence?" diye aniden kükrediğinde ben de yerimden kalkıp karşısına dikildim. O bana karşı teyakkuza geçtiğinde benim de elim armut toplayacaktı zaten(!)
"Birincisi benim abim Muete." dedim üstüne basarak. Duraksadı. Bundan faydalanarak iki adım daha attım ona doğru. Bana karşı gururla söylediği lakabını benim ağzımdan duymak onu irkiltmişti.
"İkincisi Refik bunu ölse Andrey'e söylemez. Çünkü adım kadar eminim ki Andrey Refik'e bile isteye çalışmıyor. Ve Refik kendi elindeki kozu patlatmak istemez."
Kendinden emin tavırlarım ve net sesimle söylediğim üzerine kaşları çatıldı. "Ne demek istiyorsun?"
"Hepiniz nasıl bu kadar kör olabilirsiniz?" diye çıkıştım, masaya doğru yürürken. Siyah topuklularım tabanda sahyalarını bırakırken iki adımda masaya ulaşıp üzerine oturdum ve kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Burak, masa toplandığında bana söylediğini hatırlıyor musun?"
Yüzümü tamamen Burak'a döndüğümde başını bilmiyorum dercesine salladı. Neyse ki buna karşı önlem aldığım için cebimdeki telefondan ses kaydı uygulamasını açıp oynat tuşuna bastım.
"Son piyonumuz da şu anda piç gülüşüyle sana yaklaşan pez- pardon Andrey De La Pena. En tehlikelilerinden. Adam dört defa evlenmiş ve tüm kadınları katletmiş, bir bilgi öğrendikleri için öldürüldükleri düşünülüyor. Şirket adı altında uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor, bulunduğumuz yıl kadar leşi vardır. Amacı ise Muete'nin yerine geçmek fakat onu öyle öldürüp yabana atamıyor çünkü gücü hala buna yetersiz."
Kayıt bittiğinde yeniden telefonu cebime atıp saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.
"Adam dört tane karısını öldürmüş bir bilgiyi öğrendikleri için. Peki şunu hiç düşünemediniz mi? Madem o kadar önemli bir bilgi var ortada ya Refik bunu öğrendiyse ve Andrey'i parmağında köpeği gibi oynatıyorsa. Ki eğer öyleyse Refik neden benimle Muete'nin kardeş olduğunu söylesin ki? Bunu öğrenirse aslında kendisinin de zaafının Arzu Altan olduğunu açıkça belli eder. Bu da tüm okları Arzu Hanıma çeker."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste Hayaller
Teen FictionHastanedeki basit bir karışıklık birçok kişinin hayatına dokundu. Küçük bir günahın sonucu melek kadar günahsız bir sabinin şeytanın inine girmesine sebep oldu. Kelebek etkisi yaratan bu karışıklık gerçekten bir hata mıydı? Yoksa planlanmış bir komp...