12.Bölüm: Uçuşan Kuşlar

428 44 1
                                    

♪ Yüzyüzeyken Konuşuruz - Sen Varsın Diye♪

♪ Cem Çınar - Bu Nasıl Sevgi♪

!Düzenlenecek!

-Bölüm geç kaldığı için düzenlemeden atıyorum, hatalar olabilir şimdiden kusura bakmayın. Düzenlemenin ardından genel akışta değişiklik olmayacak-

"Mutluluğun sırrını bulduğum gün kendimle barışacağım."

Söylediği şeye gülümsedim. Telefoncuda işimizi hallettikten sonra boğaz gören bir kafeye geçmiş sohbet ediyorduk. Ve beklediğimin aksine sohbeti epey sarıyordu.

Elimdeki limonatadan bir yudum alıp bakışlarımı boğazın alacalı manzarasından yeşilliklerine çevirdim.

"Sana mutluluğun sırrını verebilirim, sen de karşılığında benim yüzümden dayak yediğini unutursun." dedim şakayla karışık. Nefes verir gibi gülümsedi.

"Çoktan unuttum bile."

"Mutluluğun sırrı," elimdeki pipetle limonatayı biraz karıştırdıktan sonra esefle nefes çektim. "Başarı."

Söylediğimin üzerine güldü.

"Senin gibi düşünceli bir kızın mutluluğu derslere göre sınıflandıracağını düşünmemiştim."

Cümlesinin ardından bu defa gülen ben oldum.

"Ben de senin gibi düşünceli bir adamın başarıyı yalnızca akademik başarı olarak sınıflandıracağını düşünmemiştim." Gülüşü yavaşça soldu ve yerini meraka bıraktı. Üzerine bir şey söylemedi devam etmemi istiyor gibi. Sözlerimden her defasında etkilendiğini belli etmekten çekinmiyordu.

"İnsanlar ne zaman kendini işe yaramaz hissederse o zaman dünyadan ayrılmayı diliyor. Kimileri bu hissiyatı kendini derslere adayarak bastırıyor kimileri resim yaparak kimileri kitap yazarak."

"Peki ya başaramayanlar?" diye sordu merakla, acı bir tebessüm ettim.

"Ölüyor."

"Senin başarın ne bu hayatta?" diye sordu bu defa. Her defasında doğru sorular sorarak çoktan takdirimi kazanmıştı.

"Başarmış sayılmam." dedim bir çırpıda, bunun üzerine kaşları çatıldı. Gözlerine perde çeken endişe anında belli olmuştu.

"Bu yüzden senin adına endişelenmeli miyim?" Buna samimice kahkaha atarken o da gülümsemişti.

"Başarmak için çabalıyorum ve az kaldı, hissediyorum. Bu yüzden korkmana gerek yok." dedim eğlenceli bir tonla. Parmaklarımı birbirine geçirip ona döndüm.

"Senin başarın akademik başarı mı?" diye sordum. Başıyla onayladı ama bu konunun açılması ile canı sıkılmış gibiydi.

"Ders notlarım hep yüksek olmuştur Karaca inan bana, madalyalarım yaşımdan fazladır. Ama ders benim için hep söylediğin gibi, ben bu zaman kadar ne başardım sorusuna bir cevabım olsun diye yaptığım bir amaçtı. Çünkü insanların zaman harcamaya değer olmadıklarını gördükten sonra ben de geleceğimi şekillendirmenin daha mantıklı olacağı kanaatine vardım."

Düşünce yapısına gülümsedim. Herkes kendi dertlerini yontmanın farklı yollarını buluyordu. Yontamayanlarsa köşeleri bedenlerini deliyor ve kanatıyordu.

"Peki ya asıl başarı nedir sence?" diye sordum, saçlarını karıştırıp bana bakmak yerine manzaraya bakarak konuştu. Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyordum.

"Kendini yenmek." dedi duraksamadan, kaşlarım hafifçe havalandığında yeniden bana dönüp tepkimi ölçtü.

"İnsanın en büyük düşmanı kendisidir derler, bence en doğru atasözü." dedi kendini açıklamaya başlayarak. "Kendine karşı kazandığın her savaş en büyük başarındır, küçükken iki kere sınıfta kalmış fakat şu an okul birinciliğini elinden bırakmayan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, şu zamana kadar başarısızlığımı hep dışarıdaki insanların beni aptallıkla suçlamalarına bağladım. Ama içten içe asıl sorunun o olmadığının da bilincindeydim."

Berceste HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin