Genç doktor normal odalar'da yatan hastaları'nı kontrol ederek hastahane'den ayrıldı.
Düşünce girdabına düşmüştü.
Belçin'i Piraye'nin yerine koydu.
Güzelliğini, sevdası'nı , mutluluğunu hissetmeye gayret etti.
Piraye kara sevda'ya tutulmuşdu.
Belçin ise hiç kimseyi sevmemişdi.
Kendini hep sakındı ama insanlar ne der diye değil Rabbi izin vermediği için kendini sakınıyordu.
Başı dikdi.
Sevse dahi olması gerekdiği gibi nefsi ile cihad edecekdi.
Helal sevda'sı için yüreği'ni temiz bırakacakdı.
Sevme'yi bilmiyordu ama yine'de piraye'nin duygularını merak ediyordu.
Bir mektuba dahi bu denli değer veren kadın sevdiği'ne nasıl bakardı.
Bakmaya kıyabilir miydi ki?Belçin düşüne düşüne hastane'ye çok'da uzak olmayan evine varmıştı.
Sabah yengesi'nin verdiği anahtar ile kapıyı açdı.
Pardesü'sünü vestiyere bırakarak salon geçdi.-Yenge ben geldim
Salon'da koltuğa kurulan menesa belçin'e içten bir tebessümle baktı.
-Selamunaleyküm
-Aleykümselam ve rahmetullah ve berekatullah
-belçin, abi'm geldi
-Teskeresine daha vardı
-izin'e gelmiş
-Anladım
Belçin Menesa'nın yanına oturdu.
-Kuzum bugün çok yoruldun mu?
-Hayır, niye sordun?
-Yorgun görünüyorsun
-Belki'de beni yoran Piraye'nin hikayesidir
-Piraye'den vazgeçmiyorsun
Belçin gülümseyerek cevap verdi.
-Asla
Kızlar gülüşürek salon'a uzun boylu yalın bir delikanlı girdi.
Bu genç buğday teni, kara kaşlı, kara gözlüydü.
Gencin geldiğini gelen kızlar gülüşmeyi bırakdılar.
Belçin,-Hoşgeldin zeyd abi
-Hoşbuldum belçin
Havva hanım kızları sofra'yı kurmak için yardıma çağırdı. Masaya dört kişilik güzel bir sofra hazıladılar.
Sarmalar, zeytinyağlılar, yahnisi, pilavı,salatası...
Menesa;-Havva hanım biricik oğlu için döktürmüş. Bize hiç böyle şeyler yapmıyor değil mi belçin?
-Kıskanma Menesa annem beni özlemiş
-sana katılmıyorum Menesa yengem her zaman böyle güzel yemekler yapıyor
-bak kuzularım beni haklı çıkardı
-Ya ağız birliği yapmışlar
Sofra'da güzel bir sohbet dönüyordu.
Yaşlı adam hastahane odasında yatağın'da uzanmış derinlere dalmışdı.
Gözünün önünde sevdiği kadının yeşil hareleri vardı.
Kimi zaman sevda ile bakan kimi zaman dolu dolu olan o yeşil deryaları anımsıyordu.
Dudaklarından acı ile beraber şunlar döküldü;BİLİR MİSİN?
Ben'den geçip sen olduğu mu
Canından can
Nefesinden nefes bulduğu mu
Bilir misin?Suskunluğunda gözlerinden
Kelamlarını dinlediği mi
Tek bakışından
Sesinin tınısını dahi duyduğu mu
Bilir misin?Adı'nı işittiğimde
Kalbimin kafesini kırarcasına attığını
Sana ulaşmak için
Kanat çırptığını
Bilir misin?Gözünden bir damla yaş firar etti.
Süzüldü büzüşmüş yanaklarından aşağı.
Bir gece daha bitiyordu.
Kimileri gece'yi mutlu kimileri mutsuz sonlandırıyordu. Bir yerlerde bir hayat başlıyor bir yerler'de bir hayat son buluyordu. Ne de tuhaf'dı gece'nin karanlığı kimilerine huzur verirken kimilerine korku salıyordu.
Ne de tuhafdı.Belçin yeşil gözleri'ni huzur'la açdı.
Sabah namazı'nı kılmanın huzuru,
Güvende olmanın huzuru,
Sevdikleri'ni iyi olmadının verdiği huzuru...
Huzurlu olmaya ve şükretmeye her zaman sebepleri vardı.
Sıcacık yatağını terk ederek dolaba yöneldi.
Beyaz bir blüz ve siyah,uzun, pileli bir etek ve siyah şalını aldı.
Hastahane'de pardesü'sünü çıkardığı için bol giyinmeye dikkat ediyordu.
Hazırlanıp, kahvaltısı'nı yaparak evden çıkdı.
Merakdan içi içini yiyordu.
Bir an önce muayenehane'de ki işleri'ni bitirerek Ahmet akif bey'den hikaye'nin devamını dinlemek istiyordu.
Piraye'nin içinde uçuşan kelebeklere şahit olmak istiyordu.
Seri hareketler ile hastahane'ye ulaşdı.
Sevde endişeli bir şekilde Belçin'in yanına geldi.-Hocam Ahmed bey
-Ne oldu?
-ilaçları kabul etmiyor
Belçin hızlı hareketler ile Yaşli adam'ın odası'na gitti. Sevde'de ardından gidiyordu.
-Ahmet bey ilaç almıyormuşsunuz
Yaşlı adam olabildiğince yüzü'nü döndü.
Belçin sevde'ye bakarak başıyla git işareti yaptı.-Akif amca neden ilaç almak istemiyorsun
Yaşlı adam belçin'e taraf döndü.
-Kızım ben bu vijdan azabıyla daha fazla yaşayamam beni yaşatmaya çalışma
Belçin anlamıyordu.
'Neyin vijdan azabı' diye geçirdi içinden.
Hani mutlulardı.
Sevdalılar kavuşuyorlardı.
Belçin sandalyesine oturdu.-O zaman vijdan azabınızdan kurtulalım
-Zaman'ın var mı?
Belçin kol saati'ne bakdı. Daha zaman'ı vardı.
-Var
-zaman geçmek bilmiyordu. Genç aşıklar hemen kavuşmak istiyorlardı ama aileler çabucak düğün olsun istemiyorlardı. Nişanı yapıp bir sene sonra'da düğünü yapmaya karar verdiler.
Küçük kız eniştesi'nin eline tutuşturduğu mektubu ablası'na uzattı.
-Akif abi yolladı
Genç kız heyecen ile mektubu aldı.
Kalbi ritmini bozmuş hunharca atıyordu.-Hadi sen git
Genç kız elinde ki kıymetlisi ile odası'na geçdi.
Şiir yürekli sevdiği ona ne yollamışdı.
Bir önce ki mektuba yaptığı gibi bu mektubu'da koklayarak öpdü.
Heyecan ile narin elleri arasında tuttuğu mektubu açdı.BİLİR MİSİN?
Ben'den geçip sen olduğu mu
Canından can
Nefesin'den nefes bulduğumu
Bilir misin?Suskunluğunda gözlerinden
Kelamlarını dinlediğimi
Tek bakışından
Sesinin tınısını dahi duyduğu
Bilir misin?Adı'nı işittiğimde
Kalbimin kafesini kırarcasına attığını
Sana ulaşmak için
Kanat çırptığını
Bilir misin?Ne düşünüyorsunuz?
Satır arası yorumları sevdiğimi de biliyorsunuz.
Kendinize çok iyi bakın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİRAYE
Spiritual-beni bırakma şiir yüreklim Kadın'ın gözlerinden bir damla yaş firar etti. Bir damla göz yaşı özgürlüğünü ispat etmişdi. Şehir sanki sessizlik adına yemin etmişti. Çıt dahi çıkmıyordu. Sokak lambalarının yaydığı ışık genç adam'ın yüzüne düşüyordu. ...