Hellööö canlar:)
Bunun burada ne işi vardı?
"ÖMER ASAF SENİN BU EVDE, BU SAATTE NE İŞİN VAR? SEN BENİ Mİ ALDATIYORSUN? HEM DE KUZENİM DENEN SÜRTÜKLE. GÜVENMİŞTİM BEN SANA." dedi ecrin. Bir yandan da timsah gözyaşları döküyordu. Bana sürtük demesine alışmıştım bu yüzden sıkıntı etmiyordum artık. Ömer asaf sinirle konuşmaya başladı.
"1. Si seni aldatmıyorum ama aynı şeyi senin için söyleyemeyeceğim. Git o leventle ne yapıyorsan yap umurumda değilsiniz. 2. Si sürtük dediğin kadın senden daha terbiyeli. Bir daha gözüme görünme" dedi ömer asaf. Bağırmıyordu fakat bağırsa bile bu kadar etki bırakamazdı. Ömer asaf bana görüşürüz diyerek hızla ayrıldı yanımızdan. Ecrin bir hırsla bana dönerek,
"BENİM SEVGİLİMLE HAA? GERÇİ SEN YAPARSIN. SENİ ADİ SÜRTÜK. SONUÇTA ÖZ BE ÖZ BABSINI Ö-"
"Kes sesini!" Dedim.
"NOLDU KUZEN? GERÇEKLER ACITTI MI? HALBUKİ ALIŞMIŞSINDIR DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜM. AHH NE YAZIK-"
"Sana kes sesini dedim ecrin!" Dedim gayet sakin ama bir o kadar da sert bir tonda.
"KESMEZSAM NOLUR? N'APARSIN? BENİDE Mİ ÖL-" demesine kalmadan yüzüne indirdiğim tokatla susmak zorunda kalmıştı.
"Sana açıklama yapmayacağım ecrin! Şimdi evimin önünden defol! Görüntü kirliliği yapıyorsun" dedim bir hışımla.
"Bunu sana ödeticem zeyşan efendi göreceksin gerçek yüzümü!" Dedi. Hah!
"Kuzen gerçek yüzünü görebilmem için şu yüzündeki on kat makyajı silmen gerekli. Ama maazallah seni öyle görmesinler." Dedim. Sinirle tıslayıp koşar adımlarla uzaklaştı.
Eve girer girmez, derin bir nefes almıştım. Banyoya gidip işlerimi gördükten sonra kendimi yavaşça yatağa attım. Tavan ne kadar cazip görünse de bacağımın ağrısı beni uykuya çekiyordu.
🦋🦋🦋
"KİMSİN LAN SEN? BENİ UYKUMDAN UYANDIRACAK KONUMA SAHİP MİSİN? HER KİMSEN ALLAH SENİ DAVUL EYLESİN TAMAM MI?" dedim ve derin nefes aldım. Sabahın köründe beni güzelim uykumdan uyandıran şey telefonumun zil sesiydi.
"Zeyşan?" Hassiktir. Ömer asaf. Allahım rezalet. İnsan bir bakar kim arıyor diye zeyşan ya. Rezilsin kızım.
"Öhöm öhöm. Ömer asaf? Sen miydin? Ben şey sanmıştım... şey" ben kekelemeye devam ederken onun hayran olunası kahkahası duyuldu.
"Allah beni davul mu eylesin?" Dedi. Hala gülüyordu. Ben de güldüm.
" sen benim numara mı nereden buldun?" Dedim. Tabikide anonim için yeni bir hat almıştım ve yeni bir telefon. Yani yakalanmamıştım.
" zor olmadı." Dedi." Kapıdayım eğer biraz daha bekletirsen torunlarımı göremeden öleceğim." Dedi. Önce bilinmeyene yazdı mı diye baktım. görüldü atmıştı. Uçarak kapıya gittim ve hemen açtım. Açar açmaz bakışları üzerimdekine kaydı. Üstümde Powerpuff girls pijamalarım vardı. Nolet olsun bu hayat, nolet olsun pijamalarım.
(Zeyşanın pijamaları)
"Günaydın. Bu arada pijamaların güzelmiş." Dedi gülerek. Ben de zoraki günaydın dedim. Adama allah seni davul eylesin dedikten sonra bir de bu pijamalarla kendimi hiç özgüvenli hissetmiyordum.
"Bişeyler yedin mi?" Dedi ömer asaf.
"Yok ben daha yeni uyandımda, hazırlarım birazdan" dedim. Gülmeye başladı. Hay lanet bunu nasıl unutturacaktım bu adama.
"Hadi gel hazırlayalım." Dedi.
"Yok sen zahmet etme. Zaten bacağım çok daha iyi. Ben yapabilirim." Dedim. Başını sallayarak kanepeye oturdu. Ben de hemen mutfağa gittim. Evimde sağlıklı pek bişey bulunmazdı genelde. Ama şansımdan birkaç bişey bulmuştum. Gözleme ve menemen yapmaya karar verdim. Aslında güzel yemek yaparım fakat dışarıdan yemek kesinlikle üşengeçliğimin en büyük kanıtı. Yine üst raflardan tabak alabilmek için sandalyeye çıkmıştım. Ve anında bacağıma bir ağrı saplandı. Allahtan sesim çıkmamıştı. Hadi zeyşan sen yaparsın tamam mı koçum. Tabağı alıp geri inecekken Ömer asaf'ın konuşmasıyla düşüyordum az kalsın.
"Soğuk su va- ZEYŞAN SENİN ORADA NE İŞİN VAR?" dedi. Konuşması mı demiştim ben az önce? Yanlış olmuş o kükremesi olacakmış.
"Ne bağırıyorsun be!" Dedim bende çemkirerek. Dediğimi umursamadan beni kucağına alıp oturma odasına taşıdı. Şuanda çıplak bacağıma değen iri ve damarlı eller aklımı fazlasıyla çeliyordu.
"Ben yürüyebiliyorum yanlız" dedim. Her ne kadar durum gayet hoşuma gitse de ağırdım yani.
"Hayır zeyşan yürümek yasak sana" dedi.
"Aaa benim daha yeni haberim oluyor kim demiş?" Dedim bende alayla. Beni üçlü koltuğa koyduktan sonra ellerini iki yanıma koyup yaklaşmaya başladı.
"Ben dedim zeyşan hanım, bir problem mi var?" Dedi derinden gelen bir sesle. Düştüm sanırım.
"Evet Ömer asaf bey büyük bir problem var" dedim. Ömer asaf biraz daha yaklaşarak fısıltıyla konuştu.
"Neymiş o problem? Ben problem göremiyorum." Dedi. Eridim arkadaşlar birazdan sıvı hale geçmeyi düşünüyorum. Aynı onun yaptığı gibi ben de ona yaklaşarak fısıltıyla konuşmaya başladım. Bu yaptığıma şaşırmış olmalı ki kaşları havalanmıştı.
"Mesela yürümeyi yasaklaman gibi bir problem Ömer bey" dedim. Şuanda tartıştığımız konu çok saçmaydı. Gerçi ben halimden memnunum da işte. Ömer asaf biraz daha yaklaştı. Eğer konuşsa dudaklarımız değecekti sanki.
Ruhuma el-fatiha arkadaşlar.
"Bunu bir problem olarak algılamıyorum, zeyşan hanım." Dedi yine beni eriten bir fısıltıyla.
"T-tamam o zaman. Şey kahvaltı?" Dedim. Eğer biraz daha o şekilde duracak olsaydık kesinlikle bayılırdım. Hiç gerek yok öyle aksiyonlara.
"Dışarıda yeriz. Sen kendin giyinebilir misin? Yardıma gerek var mı?"dedi. Bunu gayet samimi söylemişti.
"Hayır teşekkürler. Gerek yok." Dedim ben de gülerek. Ve beni odama götürdü. Kucağında. Allahım sana geliyorum. Sevdiğimin kucağında oradan oraya taşınıyorum yani. Tam ölmelik şey.
Teşekkür ettikten sonra dolabıma yöneldim. Ve elime gelen ilk gelen (etek-yarım) takımımı elime alarak giydim.
Giyinip odadan çıktım. Ömer asafı tam karşımda beklemiyordum. Önce beni süzdü, sonra çatılan kaşlarını düzeltti ve hafif öksürerek konuşmaya başladı.
"Hep böyle mi giyinirsin?" Dedi.
Üstüme bakarak "nasıl?" Dedim safça.
"Hiç. Hadi çıkalım da bir an önce bitsin şu kahvaltı." Dedi.
Sanki silah zoruyla gidiyordu. Kendisi istemişti gitmeyi. Neden böyle bişey dediğini anlayamamıştım. Bu kadar mı katlanamıyordu bana? Bu kadar mı çekilmez biriydim?
Yine kırmıştı beni. Bu ilk olmuyordu, son da olmayacaktı. Her defasında aynı yerden darbe alan bir kalp daha ne kadar dayanabilirdi ki?
Ecrine bir tek ben mi gıcık oluyorum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi (Yarı Texting)
Genç Kız Edebiyatı(TAMAMLANDI) (Sadece birkaç bölümü textingdir.) Geçmişi yaralarla dolu bir kadın ve bir adam, tapılası şekilde kızın gönlünü çalmış. Kadın en sonunda cesaretini toplayarak sevdiğine yazacak. Peki sonra? Sonra ne olacak? Gelin hep beraber görelim ;)...