Louis'nin botlarının çıkardığı sesler terk edilmiş sokağı dolduruyorlardı. Sadece kendi ayakkabılarının çıkardığı sesler onu iyice rahatsız etmeye başlamışlardı. Kimlik belgelerini ezerek onu geren bu yerden çıkmanın bir yolunu arıyordu. Adımlarını hızlandırdı. Yavaşça koşmaya başladığında ilerisinde sanki birden beliren bedene kaşlarını çatarak baktı.
"Bu piç kurusunu kendi ellerimle gebertim."
Kendi kendine sessizce söylenip yetişmek için artık iyice koşlamaya başladı. Arkasından defalarca bağırsada sanki onu duymuyor gibiydi. Belgeler Louis tarafından ezilmeye devam ediyordu. İlerledikçe beyaz kağıtlar artıyordu. Hatta bazı yerlerde küçük tepecikler oluşturmuşlardı.
Koşmaktan iyice yorulduğunda neyseki Landa da durmuştu. Lacivert şapkasını alıp adamın bir yerlerine sokmak istiyordu.
"Kaç kere gebertmem gerek seni ha!"
Ona dönmeye tenezzül bile etmiyordu.
"Ne kadar gerekirse gereksin. Sen çürümeden peşini bırakmam."
Silahını çıkarıp ona bir kere bile dönmeyen bedeni hedef aldı. Aynı o gün gibi defalarca kurşun yağdırdığında yüz üstü yere yıkılan adama karşı sırıttı.
"Senin belgeni de diğerlerinin arasına koyalım dimi!"
Keyifle bedene ilerleyip ceketinin iç ceplerine uzandı. Eski püskü katlanmış kağıda ulaştığında yavaş hareketlerle açtı.
Belgedeki isimle kalbinin sıkıştığını hissedip korkuyla bedeni izledi. Hayır, olamazdı. O Landa'ydı. Bedeni çevirip yerde hareketsiz yatan sevgilisine acıyla baktı. İki eli de açıktı ve bir sürü kimlik belgesi duruyordu.
"Ah, Harry..!
Yerinden fırlayıp hızlı nefes alırken gözlerini yatak odasında gezdirdi.
"Louis?"
Harry'nin korkuyla karışık uykulu sesini duyduğunda ona doğru yavaşça döndü.
"Kötü bir rüya gördüm."
Sevgilisi anlayışla başını sallayıp iyi hissetmesi adına sırtında elini gezdirdi.
"Su içeceğim."
"Ben getirebilirim."
Louis başını olumsuz anlamda sallayıp alnına minik bir öpücük kondurdu.
"Sen uykuna geri dön bebeğim."
Harry'nin üstünü iyice örtüp yataktan kalktı. Rüya yüzünden ter içinde kalmıştı. Hala derin derin nefes almaya devam ediyordu.
Suyunu alıp sigarasıyla beraber balkona çıktı. Şerefsiz adam ölmüş olsa bile Louis'yi rahat bırakmıyordu. Onun söyledikleri yüzünden bu saçma rüyayı görmüştü. İnanmaması gerektiğini bilse de zaten ölmek üzere olan bir adamın yalan söyleyeceğini düşünmüyordu.
Sigarasını fırlatıp suyundan bir yudum almadan balkondan çıktı. Harry'nin alnına düşen saçlarını işaret parmağının tersiyle hafifçe okşadı. Genç adamın Fransa'ya giderken kestiği saçları tekrar uzamıştı.
Louis kendi tarafına yattığında kollarını ona arkası dönük olan bedene sardı. Harry de onu beklerken henüz derin uykuya geçmediği için belindeki kolları hissedince kendi elini karnında birleşen ellerin üstüne yerleştirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLDAT
RomanceHarry Nazi ordusunda Teğmen Louis İngiliz ordusunda Albay II. Dünya Savaşı bu iki düşman askeri bir araya getiriyor