0.2

896 81 222
                                    

"Sen ne halt yediğinin farkında mısın?!"

Harry, Louis'nin sertçe vurduğu demir parmaklıkları kilitliyordu.

"Bir faşistin misafirperverliğinden de bu beklenirdi zaten! Ama ben buradan çıkacağım-"

Harry anahtarı cebine yerleştirip Louis'nin mavi gözlerine odaklandı.

"-ben buradan çıkacağım ve Nazi, seni bizzat kendim öldüreceğim."

"Umarım albay"

Louis yüzünü buruşturdu.

"Siktiğimin aksanıyla ingilizce konuşman midemi bulandırıyor."

Harry hafifçe gülümseyip nezarethaneden ayrılmak için arkasını döndü.

"DUR! NEREYE GİDİYORSUN? NE OLACAK BANA HA?! SABUN FALAN MI YAPACAKSINIZ BENİ DE?!"

Louis ne kadar zorlasa da sesindeki korkuyu gizleyememişti. Almanların faşist politikaları kan donduracak türdendi ve şuan onların elinde demir parmaklıklar ardındaydı. İngiltere'nin devlet başkanıyla gelmiş olmama bakmazlar bile diye düşündü Louis. Karşısındaki çocuktan merhamet mi dilemeliydi? Harry tekrar Louis'e döndü. Dudaklarını alayla yukarı kaldırdı.

"Bilmem. Güzel kokuyor musunuz sizce Albay?"

Louis'nin bir şey demesini beklemeden nezarethaneden ayrıldı. Louis suratını buruştururak çocuğun gidişini izledi.

"Espri anlayışları da kendileri gibi iğrenç"

Harry dışarı çıkar çıkmaz önü Fransız general tarafından kesildi.

"Albaya karşı gösterdiğiniz bu tavır kesinlikle kabul edilemez! Muhakkak bunun yaptırımı olacaktır."

Harry generale sadece başını sallayarak cevap verdi. Çekoslavakya'dan döner dönmez ayak işi yapmak için buraya çağrılmıştı. Yorgundu. Yorgun olduğu için sinirliydi de. Ülkesinin asla onaylamadığı faşist uygulamalarını general susmazsa üstünde deneyecek kadar huysuzdu. Harry tam ayakta uyuma kıvamına gelmişti ki müttefik devletlerin başkanları geldiler. Adamlar bir an önce gitmenin peşindelerdi. Suratlarından anlaşılacağı üzere toplantı onlar için pek keyifli geçmemişti.

Fransızlar arabalarına binerken İngiliz başkan albayını bulmak için etrafa bakınıyordu. Birkaç Alman asker kendilerini tutamayıp gülünce başkan direkt Harry'e döndü.

"Bayım, Albay William neredeler acaba?"

"Kendisi tutuklu."

Başkan tam konuşacakken onun yerine arkadan Harry'nin babası işitildi.

"Kim tutuklu?"

Harry hemen diğer askerlerle beraber babasının karşısında hazır ol'da durdu.

"Albay Louis William Tomlinson, general"

Harry babasının yüzündeki anlık şaşkınlığı yakalayabilmişti.

"Derhal Albayı çıkartın!"

General, sinirle bağıran devlet başkanına göz ucuyla bakıp tekrar oğluna döndü.

"Neden tutukladınız Albayı?"

"Devlet başkanımıza faşist köpek bana da köpeğin yavrusu dedi ve yere tükürdü. Güvenliği sağlamak adına onu tutuklamalıydım."

General tek bir baş hareketi yapıp arkasını döndü.

"Tutuklamakla iyi yapmışsın Teğmen. Albayı çıkartabilirsiniz sizinle konuşmam gereken bir husus var. Bu işi halledip derhal odama gelin."

SOLDATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin