Louis'nin sıkıca sardığı kollarının arasında gözlerini araladı Harry. Perdenin açık bıraktığı pencerenin köşesinden içeriye güneş ışıkları giriyordu. Sessizce esnedi. Louis'yi rahatsız etmemeye çalışarak gerindi. Mışıl mışıl uyuyan adama hafifçe gülümsedi. Aralık dudaklarından dışarıya verdiği sıcak nefesi Harry'nin yüzüne çarpıyordu. Uyandırmak istemese de daha fazla dayanamadı. Dudaklarına minik bir öpücük bırakıp çekildiğinde Louis'nin gülümsediğini gördü.
"Uyandırmak istememiştim."
"Ama uyandırdın."
Tek gözünü açıp Harry'ye oyuncu gülümsemesiyle bakmayı sürdürdü. Sessizce birbirlerini izledikten sonra aynı anda kahkaha atmaya başladılar.
"Hala sanki rüyaymış gibi geliyor."
Louis etrafına sardığı kollarını iyica sıkılaştırıp Harry'yi kucağına aldı.
"Ama ben uyandığıma eminim."
Dudaklarını sertçe birleştirdi. Harry'yi kesik kesik öpüyordu. Elini saçlarına geçirip dağıttı. Nefeslenmek için kendini çekip yastığa kafasını iyice bastırdı. İyice kırmızılaşmış, aralık dudakları izledi. Genç adam da başını göğsüne bıraktığında elinin altındaki saçları okşadı.
"Aynı gökyüzü. Aynı güneş ama bir o kadar da farklı bir sabaha uyandık. Çok güzel bir farklılık."
Louis onayladığına dair mırıldanıp tekrar gözlerini yumdu. Çıplak göğsünde Harry'nin dağınık duran saçları ona huzuru hissettiriyordu.
"Çok uzun sürdü. Dayanamayacağım sandım."
Maviler rahatsızça aralandı. Görüş alanındaki yan profile gözlerini kısarak baktı.
"Seni asla affetmezdim."
Harry sanki o zamanlar başka çaresi yokmuş gibi omuzlarını kaldırıp indirdi ki sahiden de onun hissettiği böyleydi. Olmaktan nefret ettiği askerliği her geçen gün göğsünde büyüyen bir taşa dönüşmüştü. Üniforması, eline aldığı silahı nefes almasını güç bir hale getirmişti. Çok da eski olmayan anılarını anımsayınca irkildi. Louis'ye daha da sokuldu.
"Ben gittikten sonra ne oldu Harry?"
"Her şey boka sardı."
Harry yanağını çıplak göğsüne bastırırken Louis acı bir gülümseme sundı.
"Bir süre daha İngiltere'de kaldım. Almanya'nın otoritesini koruyabilmek için bir kaç boy gösterisi yaptım. Sonra doğu cephesindeki ordumuza destek olmak için Sovyetlere gittim. Çok fazla insan öldü. Her bir günüm zehir gibiydi. Karşı askerlere nişan aldığım silahı kendi kafama çevirmediysem senin yaşıyor olma ihtimalinden dolayıydı Louis. Sonra ülkeme geri döndüm. Müttefiklerin işgal ettiği yerlerde sivilleri koruyordum ve seni gördüm. O gün içinde bulunduğumuz evde bombalanmıştı."
Louis kaşlarını çatıp mırıldanarak küfürler etti.
"Ben değildim. Sivillere saldırmak gibi bir huyum yok Harry. Ateş etmiyordum."
Ona hayran olmuş bir ifadeyle bakan genç adama gülümseyip saçlarına öpücük kondurdu. Bir süre daha Louis Harry'ye neler yaptığını anlattıktan sonra ayaklandılar. Almanya'nın asker birliklerini vurduktan sonra toplama kamplarına gittiğinden bahsetmişti. Sevgilisinin şahit olduğu şeyleri dinlerken ister istemez gözlerini kaçırmış, başını eğip bir süre sessiz kalmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLDAT
RomansaHarry Nazi ordusunda Teğmen Louis İngiliz ordusunda Albay II. Dünya Savaşı bu iki düşman askeri bir araya getiriyor