#19: « İhanet »

1K 110 100
                                    

4 bin olma şerefine.

keyifli okumalar 💜

-19.Bölüm-

Seokjin'in gözleri yavaşça kapanmaya başladığında Namjoon, titremeye başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seokjin'in gözleri yavaşça kapanmaya başladığında Namjoon, titremeye başlamıştı. Dudaklarını aralayıp konuşmak istediğinde, Seokjin izin vermemiş kalbine hançer gibi saplanan sözleri söylemişti: "Kendimi koruyamam belki ama seni koruyabilirim, Namjoon."

Bu birkaç kelimelik cümle Namjoon'un mahvoluşuna sebepti. Duyduklarıyla nefes almaz haldeydi. "Seokjin," dedi fısıltıyla. Aklına olmayacak sonlar geliyordu. "Seokjin, beni duyuyor musun?"

Seokjin'in değil, Namjoon'un koruması gerekiyordu. Bu onun göreviydi. Ama her seferinde fedakâr olan Seokjin oluyordu. Hayatını riske atacak kadar sevsin istemiyordu. Kendi hayatını düşünmeliydi, olması gereken buydu.

"Seokjin," dedi bir kez daha. "Hadi aç gözlerini, bana bak."

O anda ok seslerini duyan askerler yanlarına gelmiş, Namjoon'la konuşmaya çalışıyorlardı ama Namjoon için sesler birbirine girmişti, kimseyi anlayamıyordu.

"Saray hekimi," dedi kendisine söylenenleri anlamaya çalışmadan. Saray hekimini getirin, o kollarımda ölüyor.

Askerler Namjoon'un istediğini anlamıştı, içlerinden biri saray hekimini çağırmak için koşarken diğerleri koruma pozisyonuna geçti. Namjoon, bunun gereksiz olduğunu biliyordu. Zarar verecek olanlar zaten zarar vermişti. Hem de verilebilecek en büyük zararı vermişlerdi.

"Seokjin, ne olur bir şey söyle." Namjoon, onun yüzünü elleri arasına alıp gözlerinin açılmasını çaresizce bekledi. Saniyeler geçse de her şey aynıydı. Seokjin, bilinçsiz bir haldeydi. Namjoon, kollarını Seokjin'in beline sardı. Kıyafetinin kalın kumaşına rağmen üstüne akan kanın ıslaklığını hissediyordu. Seokjin'den oluk oluk kan akıp üzerine bulaşması mahvediyordu. İnkâr etmeyi istese de sevdiği adam kolları arasında ölmek üzereydi.

Ellerini hareket ettirdiğinde sırtındaki oka rastladı, o anda durdu. Ellerini tekrar hareket ettirirse okların kaç tane olduğunu öğrenir, daha fazla mahvolurdu. Bir okun ne kadar can yaktığını bilirken birden fazla olduğunu öğrenmeyi istemiyordu.

"Ne olur beni bırakma." Yanındaki askerlerin ne düşüneceğini umursamadı. Tek istediği Seokjin'in kendisini duyuyor olmasıydı. "Ne olur, yapamam sensiz."

O odadan çıkmamalıydı; odada kalmalı, her şeyini özlediği adamla hasret gidermeliydi. Ama her zamanki gibi yanlış bir seçim yapmıştı. Bu sefer yaptığı seçim sevdiği adamın canına mal olmak üzereydi.

Kollarını Seokjin'e sarmış bir şekilde ağlarken birilerinin "Efendim," dediğini duydu.

Gözlerini araladığı anda kendisine bakan saray hekimlerini gördü. Kollarını sıkıca sarıp ağlama isteğiyle doluydu ama kaybedilen her saniyenin Seokjin'in yaşam şansını etkilediğini de biliyordu. O yüzden kollarını yavaşça çekip onların işlerini yapmasına kolaylık sağladı.

Healer | Namjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin