11.BÖLÜM

35 8 29
                                    


"Anne, babam nerede? Neden hala gelmedi?" diye mırıldanan küçük kıza, annesinin vereceği bir cevap yoktu. Birkaç saniye düşündükten sonra kızıyla boyunu eşitledi ve hafifçe gülümsedi. "Hera, kızım..." Küçük kız meraklı gözlerini annesine dikmiş, alacağı cevabı bekliyordu. Annesi en sonunda derin bir şekilde iç çekti ve "Baban iş gezisine gitti annem." diye mırıldandı. Hiçbir şeyden haberi olmayan küçük kız gülerek başını salladı ve "Tamam o zaman." dedi. Omuz silkerek kardeşinin yanına yürüdü. 

Kızının arkasından bakan kadın, bundan sonra ne olacağını düşünüyordu. Daha fazla kandıramazdı kızını. Bir çözüm bulmalıydı. Bu yüzden sesli bir nefes verdi ve kafasını kollarının içine aldı. İşler, olması gerektiğinden daha fazla karışmıştı. Bunun farkındalığıyla kafasını kaldırıp çocuklarına baktı. Bir kızı, bir oğlu vardı. Kızı sevgiyle kardeşinin saçlarını okşuyordu şimdi. Bir yandan da televizyon izliyordu. Belki de kadının göreceği son huzurlu manzaraydı bu.

2 Hafta Sonra...

Kadın, neşeli bir şekilde kahvaltısını yapan kızına baktı. Kızı fazla mutlu ve yaşam doluydu. Bunu, onun elinden almayı istemiyordu kadın. Ama... Başka seçeneği kalmamış gibiydi. Hem kızına bırakıldığını hissettirmemeliydi hem de onu hüzne boğmamalıydı. Aklında dönen tilkilerin hangi birine ayak uyduracaktı şimdi? Hangi yalanı söyleyecekti kızına? Ne yapacaktı, ne yapmalıydı?

Sorular birbiri ardına kancasını batırırken kız, annesine döndü ve "Anne, babamın işi hala bitmedi mi?" dedi.

Soruyu duyan kadın hafifçe nefes verip kafasını çevirdi. 

"Anne, neden cevap vermiyorsun? Babam bizi bıraktı mı yoksa?" Sorduğu soruya gülerek devam etti kız. "Babam bizi bırakmaz ki." 

"Kızım..."

"Anne, babam bizi bırakmaz değil mi? O bizi bırakırsa kim benim kahramanım olacak?"

Annesi tamamen çaresizdi şimdi. Derin nefesler alıyor, bir atağın eşiğindeymiş gibi hissediyordu ama hayır, atak falan geçirmeyecekti. Tek yapması gereken... Tek yapması gereken kızına bir cevap vermekti. Yalandan da olsa bir cevap vermeliydi.

"Kızım...Baban gelmeyecek."

"Ama neden? Yoksa ona çok mu iş verdiler? Bu yüzden mi gelmeyecek?"

Ertelemenin anlamı yok. Yalan da olsa gerçek de olsa bu soruları engellemem gerek, diye düşündü kadın. Daha fazla kızını başından savamazdı kaçamak cevaplarla. Tam bir cevap vermeliydi ve bu cevap kızı üzecek olsa dahi bunu yapmalıydı. Bu yüzden tekrar derin bir nefesi içine çekti ve "Baban geri gelmeyecek Hera." dedi. Ses tonunu hafif sertleştirse de yüzündeki ifade buna fazlasıyla zıttı.

Küçük kız kafası karışmış bir şekilde annesine bakmaya devam etti. En sonunda bıkkınlıkla omuzlarını silkti ve "Ama neden anne? Geleceğine söz vermişti. Gelirken bana oyuncaklar da getirecekti." dedi.

Kadın, kafasını hafifçe yana yatırdı ve aklındaki cümleyi bir anda söyleyiverdi. "Baban öldü Hera."

Kız afallamış gibiydi. Annesinin söylediği cümleyi birkaç saniye boyunca zihninde tarttı ve ardından gülümsedi "Annee..." dedi son harfi uzatarak. "Şaka yapmana gerek yok. Babam ölemez ki."

Kadın bu cevabı beklemiyordu işte. Bu yüzden sordu. "Neden ölemez?"

"Çünkü babam benim kahramanım." Birkaç saniye boyunca zihninden geçenleri cümleye aktarmak için uğraştı küçük kız. "Kahramanlar ölmez ki. Onlar, küçük kızlarıyla beraber sonsuza kadar mutlu yaşarlar."

"Bunu sana kim söyledi?"

"Babam söyledi anne. Beni asla bırakmayacağını söyledi. Biz onunla beraber sonsuza kadar yaşayacağız. İsterseniz Aren ve sen de sonsuza kadar bizimle yaşayabilirsiniz." Minik bir kahkaha bırakıverdi küçük kız.

Kadın, gözlerinin dolmasını engelleyememişti. 

"Neden ağlıyorsun anne?" Küçük kız sandalyesinden indi ve annesine doğru yaklaştı. Artık odağı annesinin gözleri değil, bacaklarıydı. Annesinin bacaklarına sarıldı.

"Çünkü kızım..." Kadının ağzından bir hıçkırık çıktı. 

"Çünkü Hera... O iş gezisi babanın sonu oldu."

"Ne sonu anne?"

"Babanın bindiği uçak kaza yaptı. Baban artık yok. Öldü."

Küçük kız kollarını, annesinin bacaklarından çekti ve birkaç adım geriye gitti. Kafasını kaldırarak annesinin gözlerine baktı. "Ne?" dedi mırıldanırcasına. 

Kadın kafasını iki yana salladı ve "Özür dilerim." dedi.

"Özür dilerim. Özür dilerim." Ardı arkası kesilmez bir şekilde mırıldanıyordu kadın.

Küçük kız, zorlukla da olsa gerçeği idrak etti. Babası gitmişti. Yoktu artık. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Ardı arkası kesilmiyordu o yaşların.

Kadın hızla kızına yaklaştı ve onu kollarının arasına aldı. Bir yandan kızının başını okşuyor bir yandan da onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama faydası yoktu. Küçük kız, kahramanını kaybetmişti. 

Hani kahramanlar ölmezdi baba? Neredesin?

SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin