18.BÖLÜM

18 3 14
                                    

5 Gün Sonra...

Günlerden cumartesiydi, annem hala eve gelmemişti. Ne kadar merak etsem de kendimi durduruyordum, er ya da geç gelirdi eve. Bu 5 gün içinde kendimi tamamen davaya vermiştim, sürekli bunun hakkında düşünüyor ve bir şeyler arıyordum. Alparslan'ın aleyhine bir şeyler. Bulduğum bazı şeyler ve yöntemler olsa da daha fazlasını yapabilirdim, bu yüzden duraksama şansım yoktu. Babam birkaç kere aramıştı fakat açmamıştım. Onunla uğraşabilecek kafada değildim. Yine bir şeyler zırvalardı, buluşmak isterdi. Buna vaktim yoktu.

Kupamdaki soğumaya yüz tutmuş kahveye bir bakış atıp yeniden davayla ilgilenmeye döndüğümde yavaş yavaş bir şeyler şekilleniyordu aklımda. Sadece, zor olacağından emindim. Alparslan'a karşı saf almak kolay değildi çünkü, Barlas'la işbirliği yapmıyor olsak hangi yola başvururdum, işte bunu bilmiyordum. Muhtemelen başvurduğum yolun sonunda Azrail bana el sallıyor olurdu.


Genç adam sinir ve alay dolu bir kahkahayı boğazından dışarı bıraktığında gözleri doğrudan karşısındaki yaşlı adama odaklıydı. "Beni takip ettirecek kadar düştün mü?"

Yaşlı adam söyleyecek bir şey bulamadığı için torununun yakıcı bakışlarından kurtulmak adına gözlerini aşağı çevirdi.

"İşine gelince 'Kızımdan bana kalan tek şeysin.' diye bir ton laf söylüyorsun. Kızından sana kalan tek şeysem beni nasıl takip ettirirsin? O kadar mı güvenmiyorsun, Alparslan?"

Yaşlı adam mahcup bir ifadeyle gözlerini yerden kaldırdı ve "Özür dilerim, oğlum. Bunu yapmamalıydım" diye mırıldandı.

"Yapmamalıydın. Ama yaptın." Genç adam sinirle yumruğunu kenardaki duvara geçirdi. Dayanağı olmayan eski duvar hafifçe içe çökerken adamın el boğumlarından yavaş yavaş kan süzülüyordu. "Şimdi adamlarını ara ve bu emrini iptal ettir." 

Alparslan kafasını sallayarak telefonunu çıkardı ve bir numarayı tuşladı. Telefonu kulağına götürerek birkaç saniye bekledi, karşı taraf cevap verince bir şeyler söyleyip telefonu kapattı. "Tekrar özür dilerim oğlum gerçekten bunu yapmamalıydım." 

Genç adam onun özrünü yok sayarak "Aferin. Bir daha böyle aptalca bir şey yaparsan yanında değil karşında olurum. Ve inan bana, karşında olmamı hiç istemezsin." dedi. Ardından ekledi. "Kaç haftadır takip ettiriyorsun?" 

"2 hafta oldu."

Genç adam sesli bir nefes verdiğinde bundan sıkıldığı anlaşılıyordu. "Hera'yı takip ettirdiğin adamlarına söyle, kızı bugün takip etmesinler."

Yaşlı adam bu cümle karşısında aniden ciddileşerek "Neden?" dedi.

"Susturduğunuz tanıkla konuşmaya gideceğiz. Yanında ben olacağım. Takip ettirme."

Yaşlı adamın kaşları hafifçe gevşemişti ama aklında tereddütler olduğu belliydi. Bu yüzden genç adam konuşmaya devam etti. "Mahkemede bizim lehimize ifade vermesi işleri çok kolaylaştırır. Bunun hakkında konuşacağız."

Alparslan en sonunda rahatladığında "Tamam." dedi ve telefonunu çıkararak aynı işlemleri tekrarladı. İşlemlerin sonuna geldiğinde torununa dönüp "Bugün takip etmeyecekler." dedi. 

Genç adam tatmin olmuş bir şekilde arkasını döndü ve çıkışa ilerlemeye başladı. Tam kapıdan çıkacaktı ki aklına gelen şeyle duraksadı ve adama döndü. "Annemin katilini bulma işi ne oldu?"

Bu soruyu beklemeyen yaşlı adam birkaç saniye duraksadı ve mahcupça "Henüz halledemedim. Şerefsiz her şeyi yok etmiş, hiçbir iz yok, temiz iş yapmış." dedi.

Genç adam alayla gülümsedi ve "20 yıldır bulamıyorsun." dedi.

Yaşlı adam bunun farkında olduğunu belli edercesine bir bakış attı. "Halledeceğim, inan bana."

Buna bir gram inancı olmayan genç adam ise yeniden alayla gülümsedi ve arkasını dönerek eski yapıyı terk etti.

Arabasına ulaştığında hızlıca bindi ve gaza basarak oradan ayrıldı. Yaklaşık 5 dakika gittikten sonra arabayı durdurdu ve az önce yaptığı oyunu düşündü. Başarılıydı. Alparslan onun için bir kukla gibiydi. Aptal adam, diye düşündü. Sanki onu takip ettirdiğini fark etmeyecekti. Torununa nasıl şeyler öğrettiğini unutmuş olmalıydı.

Başarılı oyununun düşüncesiyle yüzünde beliren sırıtış silinmeden Hera'ya bir mesaj attı ve onun evine doğru yola çıktı.


Telefonumdan yükselen bildirim sesiyle başımı belgelerden kaldırdım ve telefonu elime alarak gelen bildirime baktım. Barlas'tan bir mesaj gelmişti.

Kimden: Barlas

Hazırlan. Bir yere gitmemiz lazım.

Kaşlarım anlam verememiş bir şekilde çatılırken parmaklarımı klavyede oynatarak bir cevap yazdım.

Kime: Barlas

Nereye gidiyoruz?

Cevap fazla gecikmeden geldiğinde hemen baktım.

Kimden: Barlas

Susturulan tanıkla konuşacağız :)




SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin