29. Bölüm:
Zehre Hanım kızlara çok iş yaptırdığından yoruldukları için dinlenmelerine izin vermiş akşam sofrasını da kendi kurmuştu.
Salona Karan'ın girmesiyle gülümsedi. Mehin'le aralarının git gide daha da iyiye gittiğini görüyor ve mutlu oluyordu.
"Yine döktürmüşsün Zehre Sultan."
Annesinin olmadığı her ortamda, kendisini büyüten bu kadına sultan kelimesini kullanırdı.
"Çorba ve pilavı Mehin yaptı zaten, bana pek bir şey düşmedi."
"Yapma!" Karan abartılı bir şekilde tepki verirken, kaşlarını çattı. "Zehirlenmek istemiyorum, gece gece bir de hastanelere düşmeyelim."
"Valla konakta da bir çok kez Mehin yaptı, sende çok güzel yedin Karan Bey. Şimdi bir de kızı küçümseme."
"Hiç inandırıcı gelmiyor."
"O zaman mutfağa git de bak bakalım."
Karan nerdeyse hazır olan sofraya oturmadan mutfağa geçerken, kapıdan girdiği anda arkası dönük ve ocaktaki eti tabağa koyan karısını görmüştü.
Evde kimse olmadığı için saçları açık ve omuzlarından dökülen kızı süzdü. Kendisini fark etmeyişiyle ona doğru adımladı ve arkasından eli belinden göbeğine doğru kaydı.
Mehin'in korktuğunu belli edercesine dudaklarından çıkan tepkisiyle de boynundaki saçları diğer tarafa atarak dudaklarını oraya yerleştirdi.
"Eti yakmışsın yavrum."
Mehin bir anda neye uğradığını anlayamazken, kaşları çatıldı.
"Bıraksaydın da Zehre Hanım yapsaydı. O zaman daha yenilebilir olabilirdi."
Hâlbuki kocasının kendisiyle uğraşmaktan haz aldığını fark edemiyordu o an.
"Yanmadı bir kere. Bu et böyle yapılır!"
"Diyorsun.."
"Diyorum."
Mehin göbeğinde dolaşıp penyesinden içeriye giren elle başını arkasında ki göğüse yaslarken gözlerini yumdu. Bir de boynundaki dudaklar, dikkatini dağıtıyordu.
"Tat bakalım."
Karan hiç düşünmeden eliyle bir parça ayırdığı eti, Mehin'in dudaklarından itmiş, bir yandan da göbeğindeki eli yardımıyla Mehin'i kendisine döndürerek, tezgahla arasına sıkıştırmıştı.
"Gayet güzel yapmışım."
Mehin de sırtının soğuk fayansa değmesiyle gözlerini aralarken, tabaktaki etten kendiside bölüp Karan'ın dudaklarına uzattı.
"Yanmış!"
"Yanmadı!"
Karan olabildiğince ciddiyken, Mehin de karşısındaki adam gibi bakışlarını yapmaya çalışıp, olmayınca da zorlamayarak kaşlarını çattı.
"Bir daha uzat bakalım."
Mehin yine ince ve zarif parmaklarıyla eti bölmüş küçük parçayı Karan'a uzatacakken geri çekip yavaşça kendi dudaklarına götürdü. Kendisine yapıldığı gibi o da, çıldırtmak istemiş, yavaşça çiğnerken dudaklarını aralamıştı.
"Yandıysa, yemezsin!"
Ve lafını tamamladığı gibi de dudaklarının birleşmesiyle yadırgamadan ellerini hafif uzamış kirli sakallara götürdü. Sakalların avucunun içine batması hoşuna gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEHİN | ᏖÖᏒᏋ
Roman d'amourKaran Ağa bir kan davası yüzünden, sevebileceğine emin olduğu kızı alamazken, evlendiği kızı hiçe saymış sonunda pişman olmaya mahkum kalmıştı ... Ne diye başkasına aşık bir adama gelin olmaya razı kalırdım ki? "Size and olsun o zaman, ben bu kadına...