~4

107K 3.5K 426
                                        

4. Bölüm:

Duyduklarımdan sonra nasıl olmuş da, dün kaldığım odaya kendimi atmıştım. Anlayamadım. Öyle ağlayan bir kız olmamama rağmen şu an hem aşırı derecede bir baş ağrısı çekiyor, hem de ne yapacağımı bilemiyordum. Çıkmaza girmiştim sanki.

Benim musmutlu bir hayatım vardı normalde. Annem babam ve kardeşimle çok mutluyken, şimdi beni kabullenemeyen biriyle evlenmiştim.

İçimde nedensizce kime olduğunu bilmediğim bir öfkeyle dudaklarımı parçalayacakmış gibi ısırırken, elimle de sert bir şekilde göz yaşlarımı sildim. Şu an deli gibi burdan çıkıp evime gitmeyi, babama sarılmayı istiyordum.

Odada gözlerimi gezdirip, telefonumu ararken dün ki telaşe de annem de kaldığını hatırladım. Ben şimdi nasıl bu olanları anneme babama söyleyebilirdim ki? Hatta ben söyleyemeden belki de konaktakilerden haber çoktan yayılırdı. Onca çalışan, onca görevli böyle bir olayı kesin millete yayar, ben de rezil olurdum.

"Gelin Hanım..."

Kapının arkasından gelen bir kadının sesiyle, ses vermek istemedim. Ne diyebilirdi ki?

Aşağıda konuşulanlar da 'bu' diye bahsedilen, değersiz bir varlıkmış gibi sığıntı olmuştum evde. Güya ağa eviydi ama şu an ki halim, buranın çalışanlarından bile daha berbattı.

"Kızım bak kayınvaliden aşağıda seni bekliyor. Ev halkı daha da sinirlenmeden gel hadi."

Bir kaç saniye gözümü kapatıp kendimi dinledikten sonra Allah'tan da yardım ve güç isteyip, başımı dik tuttum. Babam bu olayı elbet duyar, beni bırakmazdı. O da bilemezdi ki, onu da suçlayamıyordum.

"Gelin hanım!"

Bu sefer bir tık daha sert ve emir gibi gelen seste uyarı olduğunu anlayınca aynadan, üstümün düzgün olduğuna karar verip, şalımın düşen ucunu geri arkaya attım. Kapıyı açıp odadan çıktığım da ise, daha önce görmediğim benim boylarımda sert yüzlü bir kadın vardı.

"Üzülme sen. Mehmet Ağa adam eder oğlunu. Takma olanları da. Hadi inelim."

Kadının beni yönlendirirken, sanki çok basit şeyler söylüyormuş gibi konuşmasıyla, hayret ettim. Karşılarında bir mal değil, can vardı. Nasıl canımı sıkmazdım ki?

Beraber avlunun olduğu yere gelirken az önce ki kalabalık dağılmış, orta da Karan Ağa görünmüyordu. Hatta hiç bir erkek yoktu.

Onun yerine, avlu da erkekler için kurulmuş olan sofra da oturan Hanım ağa ve Karan'ın kardeşleri olduğunu düşündüğüm iki kız vardı. Bir de sıraya dizilmiş olan 4 kız, masanın başında bekliyordu.

"Günaydın."

Şen şakrak bir şekilde masada ki kızın bana gülüp, günaydın demesiyle, hepimiz ona dönerken o da bir şey anlamadığını belli edecek şekilde bakmıştı.

"Bir şey olmuş onu anladım da, şu an için bari yüzünüz gülsün. Boşverin ne olduysa."

Bu söylediğini, kızın gençliğine ve kişiliğine verirken ben yine nasıl boşvereceğimi düşündüm. Önümde ki koca bir ömrün böyle geçeceği gerçeği vardı.

"Gel bir şeyler ye de, senle bir konuşalım kızım."

Karan Ağa'nın annesi bana yanında ki sandalyeyi gösterip çağırırken, ne konuşabileceğini az çok tahmin ediyor ama işe yarayacağını da düşünmüyordum. Ona karşı saygısızlık etmek istemediğim için de, suratımı ne astım, ne de güldüm. İfadesiz bir şekilde 2 gündür bir şey yiyemediğin için, az çok atıştırdım.

MEHİN | ᏖÖᏒᏋ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin