Bazen salisede hissedilen bazı duyguları anlatmaya kelimeler yetmez. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bu duygu sonlarında, kendinizi bir boşlukta gibi hissedersiniz.
Sevinmek ile korkmak arasında oluşan o çizgi, başımda hissettiğim ağrı kadar kalın ve keskin değildi ne yazık ki.. O çizgi, benim saliseler içinde yaşadığım o duyguları anlatmaya çalışan her bir kelimenin tarifi gibiydi aslında. Nasıl mı?
Tek hissettiğim şey, aslında korku ve heyecana sarılmış, ufacık bir sevinç duygusuydu. Avuç içim terlemeye başlamıştı ki bu korktuğumun kanıtıydı. Korkuyordum çünkü bana güven veren sıcaklık, o sıcaklığın beden bulmuş hali ve yine bana güven verici şekilde bakan o kahverengi gözler uzaktaydı.
Seviniyordum çünkü bunca zaman uğraşıpta umduğum o tüm hayaller gerçek oluyor gibiydi. Elçin'e kavuşmak, benim son zamanlarda tek umudum olmuştu çünkü.Gözlerimi aralamakta zorlanmıştım. Gerçek anlamda değil ama. Gözlerimi bir felakete açmak istemediğim için, göz kapaklarım ve merakımla yoğun bir savaş vermiştim. Ancak en sonunda merakım galip geldi ve gözlerimi yavaşca açtım.
Kaç saattir uyuduğumu tahmin bile edemiyordum. Üstümde Koray'ın mesajı ile fırlayıp evden çıktığım eşofman takımım vardı ve giysilerime yorgunluğun çöktügünü hissediyordum. Uyurken yanağımdan çeneme doğru süzülen, ordan da kıyafetimin yakasını ıslatan gözyaşı, şimdi en ılık haliyle yanağımda kurumuş, kabuk bağlamıştı. Kaçırılmış bir kız ilk uyandığı zaman ne yapardı? Doğal olarak ona 'yabancı' gelen yere, etrafına bakınırdı. Ardından ailesinin yanında hissettiği o huzuru ve güveni bu rutubet ve kömür kokan yerde bulamayınca korkmaya başlardı. Güçsüzse ağlardı, evet. Ancak güçlüyse neden burda olduğunu sorgulamaya çalışırdı. Ben de bunu yapmayı umuyordum. Ancak gözlerimi açar açmaz klişe kız kaçırma görüntüsüyle karşılaşmayınca, kısaca karşımda beni güven duygusundan merhum bırakmayan o çikolata tonu gözlerle karşılaşınca düşünmeye fırsatım bile kalmadı.
Soğuk değildi, kötü adamlar yoktu. Ya da yanıbaşımda duran Aras birden kötü adamlara dönüşmüyordu. Ziya'nın o rahatsızlık veren ses tonu çınlamıyordu kulaklarımda, Tolga'nın siyah gıcırdayan montunun sesi yoktu. Sadece Aras ve ben vardık. Aras uyanıktı, bense hala kör olmuş gibi sarhoş, şaşkın...
Aras'ın arkasında beliriveren yetişkin adama bir süre öylece baktım. Ardından o adamın babam olduğunu görünce daha bir şaşkına uğradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARARSIZ #Wattys2016
ChickLit''Seni sevmek en büyük kefaretimdi. Sana bağlanmaksa en soylu zaafım." Asabi ruhlu bir kızın gizemle harmanlanmış aşkının hikayesi... *** ●● Tüm Hakları Saklıdır. ●● /2015/