17' daire üç sabah dört

3.6K 434 647
                                    

cigarettes after sex - apocalypse

×

"Hadi gel buluş..alım... Eski köprünün altı..." Fulden kendi kendine ağzının içinde bir şarkı mırıldanıyordu. İsa'ya Ayşegül'ün bana verdiği anahtarı uzattım sonunda kata ulaştığımızda. Anahtarın kilitte dönme sesi sessiz apartmanda yankılanırken bir yandan tek kolunu omzuma attığım Fulden düşmesin diye belinden kavramıştım. Aslında alkole karşı bu kadar zayıf değildi, bugün çok fazla içmiş olmalıydı.

Evden içeri girdiğimizde İsa koridorun ışığını açarken ben de etrafı incelemekle meşguldüm.

"Salon burası." dedi direkt karşıdaki kapıdan içeri görülen yeri gösterirken. "Şu ileride Fulden'in kalacağı genelde kızların kaldığı oda. Sen de salonda kalsan olur mu?"

Kafamı sallayabildim sadece, artık iyicene bayılan Fulden'i odaya sürüklemekle meşguldüm. Direkt olarak çift kişilik yatağa kızı bıraktım ve derin bir nefes verdim. Birkaç anlamsız kelimeler mırıldandı ve sonra kıçını bana dönüp uyumaya başladı. Ayakkabılarını çıkarıp bedeninin altında kalan örtüyü almaya çalışarak üzerini örttüm. Hareketlendiği için biraz zorlansam da başarmıştım sonunda.

"Ona oldukça değer veriyor olmalısın." Kapının ordan gelen sesle bakışlarım oraya döndü. Bir bizi izleyen İsa'ya bir de uyuyan Fulden'e baktım. Üzerini örtmemden mi bahsediyordu?

"Kime olsa aynısı yapardım. Uyuyanın üzerine kar yağarmış." Pikeyi omuzlarına kadar çektim ve odanın kapısına yöneldim. "ama evet, ona değer veriyorum."

Kafasını salladı sadece. Kapıdan geçmek istesem de çekilmeden önce üç saniye kadar suratıma baktı. Ardından çekildi, ben de çıktım.

Gözlerim onda fazla takılı kalmamaya çalışıyordu. Dans ederken olanlar... Onu öpecektim. Onu öpmek istemiştim. Kanımdaki alkolden dolayı mıydı yoksa...

"Banyo bu tarafta." Sesiyle yerimde sıçradım. Anında rezil olmanın verdiği utançla işaret ettiği yere bakarken bir şey demeden devam etti. "Mutfak da ileride. Bir şey ihtiyacın olursa ben Remzi'nin odasında olacağım." dedi arkamdan. Dönüp ona bakmıştım ancak yanımdan geçip koridorun sonunda gösterdiği banyonun yan tarafındaki odaya ilerledi.

"Anladım, iyi geceler." dedim arkasından. Bana da iyi geceler diledikten sonra odaya girdi, ben de salona yönlendirdim adımlarımı.

Kendimi koltuğa atarken bu gece olanlar yine aklıma doluştu. Neon ışıklar, insanlar, çalan müzik... Sahi ne çalıyordu? Hiç aklıma gelmiyordu, sadece uğultuyu anımsıyordum. Ne zaman kapandığını anlamadığım gözlerim açıldı ve karanlık salona baktım. Holden gelen ışık odayı aydınlatıyordu. Bir tane üçlü koltuk, şu an üzerinde olduğum, iki tane tekli koltuk olmak üzere duvar tarafa dizilmişti. Cam, durduğum yerin sağında kalıyordu, yerde uzun uzun ve puf minderler vardı. Tam karşıda da bir televizyon. Duvarın köşesine çekilmiş bir de sehpa vardı ama pek kullanılıyor gibi durmuyordu. Kafamı yasladığım yerden kaldırıp arkama baktım, balkon kapısı buradaydı.

Solumda duran yastığı alıp koltuğun başına koydum. Ancak ne uykum vardı ne de yatma isteğim. Hâlâ kendimi tam ayılmış hissetmiyordum, uyuşuk ama hafif gibiydim.

Ben etrafa boş boş bakarken ayak sesleri duymamla yerimde dikleştim. Mutfağa mı gidiyordu? Salonun kapısında gördüğüm bedenle kaşlarım havalandı hafifçe.

"Uyudun mu?" Sakin bir ses tonuyla sordu. Salonun ışığını yakmamıştı ve yüzünü göremiyordum.

Kafamı iki yana salladım, ışık bana vurduğu için görüyor olmalıydı.

annem eteğimi vermedi | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin