atlamayınnn
×
"Hayır ağzına sıçayım, kaç kere diyeceğim gözcüyü öldürme."
"E amınakoyayım o zaman direkt bana bakacak?" Hırsla konuştum, bu oyun sinirlerimi bozuyordu.
"Doktor koruyacak onu boşuna oy verme, doktoru öldürün."
Sakince elimdeki telefondan oyuna odaklanarak günün başlamasını bekledim. Bir anda Fulden'ın çığlığıyla telefon neredeyse elimden düşecekti.
"Geri zekalı orospu çocuğu doktoru da korumuşlar!"
"Hay sikeyim..." Fulden'in çığlığına karşılık öfkeyle mırıldandım, kimseyi öldürmemiştik. Köy kazanacaktı.
"12 rol ne diyor, sensin rol ne aptal oç." Fulden'in benden daha heyecanlı sesiyle kendimi sohbette kanıtlamaya çalışıyordum ancak nafileydi. Herkes bana oy vermişti bile. Oy birliğiyle asılınca yine küfrettim ve telefonumu indirerek kilitledim.
"Deli ediyor bu oyun beni. Herkes aptal evladı."
"Bok gibi oynuyorsun çünkü." Tansiyonu düşmüş gibi davranan Fulden elinde sıktığı naneli şeker kutusunu açarak ağzına bir tane attı.
"Anlamıyorum oğlum, aşırı saçma bence. Kurtlar da salak korumuyor beni." Kendi kendime söylenip telefondan saati kontrol ettim. Dersin başlamasına henüz vardı.
Fulden homur homur bir şeyler söyleyerek naneli şekeri yemeye devam ederken aniden duyduğumuz sesle ikimiz de yerimizde sıçramıştık.
"Selam gençler!" İnce tınılı ama coşkulu sesin sahibi göründüğünde oturduğum bankta dikleştim.
Ayşegül Dinçmen neden buradaydı?
"Nabersiniz?" Uçları pembe sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve gülümsedi kocaman.
Kızı gördüğüm an aklıma direkt İsa geldi. Gözlerim etrafı tararken bırak İsa'yı gruptan kimsenin burada olmadığını gördüm, tek gelmişti.
Fulden'in bir şey demeden kızı süzdüğünü fark ederek ben cevap verdim. "İyidir, sen?"
"Harikayım." Yine şirince gülümsedi. Fulden etrafına gelen yeni yüzlere karşı açtığı radarını açmış olmalıydı ki hâlâ kıza sadede gel dercesine bakıyordu.
"Oturmaz mısın?" dedim bankı gözlerimle işaret ederken. Tek bacağımı masanın altında sallamaya başladığımı da o zaman fark ettim.
İsa hakkında bir şey mi diyecekti? Dün aramızı biraz da olsa düzelttiğimizi düşünüyordum ve onunla daha yakın olmak istediğim de bir gerçekti. Yine de durup dururken neden bana yazıp arkadaş olmak istediğini anlayamıyordum.
"Yok yok oturmayayım hiç. Bir davetim var ondan geldim aslında." Çiçekli elbisesi rüzgarla uçuşunca hafifçe eteklerini düzeltti. Ayşegül'le konuşurken konuşmasında bir tuhaflık olması dikkatimi çekiyordu hep. Bana mı öyle geliyordu yoksa bazı harfleri fazla mı bastırıyordu? Ya da az? Bilmiyorum, çok mubabbetim olmadığı için hâlâ çözememiştim. "İnşaat'ta organizasyon var. Gelir misiniz?"
Kaşlarım çatıldı. İnşaat dedikleri sanırım yurt yapılmak için başlanan ancak yapacak kişinin vefatıyla yarım kalmış inşaattı. Devlet müdahale etmiyordu, hayatta olan oğlu ise yıllardır orasıyla ilgilenmemişti. Başka planları var diye söyleniyordu ancak o zamana kadar böyle boş kalmıştı işte. Bir tek gizlice içeriye giren öğrenciler, bence pek gizlisi kalmamıştı ya neyse. Büyük ihtimalle bizi ot, içki, sigara içip kendi çapında eğlenmeye çalışan hayatsız gençler olarak gördükleri için pek umursamıyorlardı. Organizasyon dediği de buydu işte, partiye benzeyen boktan bir etkinlik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
annem eteğimi vermedi | bxb
Teen Fiction"Yani, pek sayılmaz. Tuhaf bir giriş yaptı, ilgimi çekmedi diyemem." Omuz silktim, birkaç detayı atlamıştım tabii. Mesela bana 'tatlı' dediği kısmı. "Tuhaf bir giriş yaptı derken? Ne dedi ki?" Aklıma gelince hafifçe gülümsemeden edemedim. "Annem...