Kafenin hoş müziği, tempolu çalışanlar ve kendi hâlinde eğlenen arkadaş grupları az önce yaşanan olayı bastırmış gibiydi.
"Ay iyi ki üstüme gelmedi ya." dedi Fulden atmış olduğu hikayeyi tekrar tekrar izlerken.
Güldüm. "Valla nasıl gelmedi şaşkınım." Dakikalar önce silinen kahve dökülmüş masada gezindi gözlerim, Fulden çok salaktı.
"İsa görmüş ha." dedi sonra izlenmelere bakarken. Ekranı bana tuttuğunda o değişik kullanıcı adı hemen gözlerime çarpmıştı.
"Hmhm," kafamı hafifçe sallayıp onu onaylayan bir ses çıkardım. "benimkini de görmüş."
"Ya hikayenden bahsetme döveceğim." dedi Fulden sinirle. Evet kahveyi döktüğü esnadan sonra çektiğim fotodan bahsediyordu, biraz habersiz atmıştım da.
"Komikti ama." dedi yanımızdan Burcu. Şu an bir kafede Fulden ve onun geçenlerde tanışmış olduğum arkadaşı Burcu ile oturuyorduk. Aslında Fulden'le konuşmam gereken konular olduğu için tek olmak istemiştim ama kız bir anda kendisini davet ettirmiş gibi bir şey olmuştu, biz de hayır diyemedik tabii.
"Neyse çok çirkin çıkmamışım." diye mırıldandı daha sonra telefonuna yine gömülürken. "Ama İsa hiç storylerimi izlemezdi, garip geldi." diye de ekledi.
"İsa Demir mi?" dedi Burcu muhabbeti yeni yakalamış olacak, kaşları çatık.
"Hıhım," Fulden kafasını sallayarak onayladı.
"Aa, takipleşecek kadar yakın mıydınız?" dedi Burcu bu sefer şaşkınlıkla. İçtiğim soğuk kahvenin pipetiyle oynamaya başladım. Neydi bunda garip olan, çocuk dünyaca ünlüydü sanki.
"Yanii," dedi Fulden elini aşağı yukarı dercesine sallayarak. "Eymen'le daha yakınlar ama."
"Yaa?" Burcu meraklı bir ifadeyle bana döndü.
Gülümsedim oturduğum yerde geriye yaslanırken. "Ayarla falan demeyeceksin, değil mi?" Dalga geçer gibi bir tonda sormuştum ama kendi içinde bir gerçek merak payı da yatıyordu tabii.
"Y-yok be," dedi Burcu ellerini yukarı sallayarak. Telaşlı kollar, kızaran yüz ve kekeleme ha? Bayağı belli etmemişti gerçekten.
Aklıma bir anda İsa'nın önünde benim de bunların çoğunu yaptığım gelince midem kasıldı.
Rezilsin, Eymen, rezil.
Ben kendi utanç verici anılarım içinde boğulurken çalan telefon sesiyle üçümüzün de kafası oraya dönmüştü. Daha fazla eski anı batağına düşmediğim için Burcu'yu arayan kişiye teşekkür ettim içimden.
"Pardon." Telefonunu alıp açtı, tekrar kahvemin pipetiyle oynarken Fulden'in birileriyle yazışmasını izliyordum. Bir hikaye paylaştığında sürekli onu kontrol eden manyaklardan biriydi, büyük ihtimalle cevaplayan birileriyle konuşuyordu.
"Kanka, hocanın kendisi demedi mi quiz soruları oradan çıkacak diye?" Burcu isyan eden bir sesle sorunca bakışlarım ona kaydı. Burcu iyi bir kıza benziyordu, en azından Gökçe'den aldığım o gıcık enerjiyi sezmemiştim. Ve İsa'dan hoşlanıyor, ha..? Nedense bu kampüsteki kişilerin en az %70'i İsa Demir'den hoşlanıyormuş gibi hissediyordum. Abartmış mıydım, evet, ama başka bir açıklaması olamazdı yani.
Bir çocuğa herkes mi yavşardı? Ayrıca sevildiği kadar da nefret görüyordu, madalyonun bir parlak bir de paslı tarafı vardı.
"Tamam ben eve geçeyim beraber bakarız." dedi kız stresli bir sesle.
Kalktı, çantasını ve eşyalarını topladı. "Ya benim acil bir işim çıktı, hocanın tutarsızlıkları yine." Fulden'e eğilip kendi hesabını sonra ona atacağını ve şimdilik ödemesini rica ettikten sonra bana el sallayıp gitti. Kafeden çıkıp gidişini izlerken bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
annem eteğimi vermedi | bxb
Teen Fiction"Yani, pek sayılmaz. Tuhaf bir giriş yaptı, ilgimi çekmedi diyemem." Omuz silktim, birkaç detayı atlamıştım tabii. Mesela bana 'tatlı' dediği kısmı. "Tuhaf bir giriş yaptı derken? Ne dedi ki?" Aklıma gelince hafifçe gülümsemeden edemedim. "Annem...