Dans etmeyi beceremezdim.
Sahiden, yapamazdım.
Bu yüzden sadece ritimle hafifçe sağ sola salınıyordum. İsa ise arada Jülide'nin yanına gidiyor, zıplıyor ve hopluyordu. Genelde grubun sessizi olan bu çocuğu böyle görmek garip gelmişti.
Daha sonra aniden dibimde bitti ve ellerimden tutarak beni kendisine çekti. Şaşkınlıktan bir tepki vermezken hafif kıyak kafam renk cümbüşü yaşayan görüşümle yüzümün dibinde biten İsa'nın dudaklarına odaklanabildi sadece.
Dudakları kımıldadı. "Hiç dans etmiyorsun ama..."
Sahte bir üzgünlükle söylenmiş sözler, eğlendiği her harfinden belli olan sesleri çıkardı oradan. Güldüm. "Beceremem ki."
Yüzünü biraz daha yaklaştırdı. "O kadar zor değil." Neredeyse dudakları dudaklarıma değecekken geri çekildi ve hâlâ tutmakta olduğu ellerimi yukarı kaldırdı. Kendisini ritimle sallarken elini kaldırmasıyla belirginleşen kaburga kemiklerine kaydı gözlerim. Eli elimden ayrılsa da uzaklaşmadı, kolumdan omzuma doğru yavaşça kaydı aşağı.
Hipnotize olmuş gibi onu izliyordum sadece. Elleri omuzlarımdan göğsüme, oradan belime gitti. "Bedenini rahat bırak." dedi belimden tutarak yönlendirmeye başladı beni. Işıkları yansıtan beyaz teninden gözlerimi alıp gece kadar koyu gözlerine çıkardım. O beni hâlâ dans ettirmeye çalışırken gülümsüyor ve bana değil vücuduma bakıyordu. Bedenimi ona yaklaştırıp o kısacık mesafeyi de kapadığımda şaşkınlıkla bana çıktı bakışları. Gülümsemesi yok oldu hafifçe, kaldırdığı ellerimi yavaşça aşağı, onun omuzlarına indirdim. Bunu beklemiyor olacak ki biraz daha kalktı kaşları, dudakları ise şaşkınlıkla aralanmıştı.
Ne yaptığımı bilmiyordum, sadece ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyor gibiydim. Vücudum benden bağımsız hareket ediyordu sanki. Kendimi birkaç kez sağ sola salladım ve onun da dediği gibi bedenimi serbest bıraktım.
Şaşkınlığı azalınca belimdeki eli uyum sağladı bana. Onunla birlikte hareket ediyor, onunla birlikte dans ediyordum. Bedenlerimiz birbirine değiyordu, gözlerimiz birbirinden ayrılamıyordu. Tek elim saçlarına çıktı, diğer kolum çıplak omzundaydı. Vücudundan yayılan sıcaklığı, yüzüme vuran nefeslerini hissedebiliyordum. Müzik uğultulu bir şekilde zihnimde yankılanıyor, burnumu alkolle karşılık İsa'nın kokusu dolduruyordu.
Neden ve nasıl bilmiyorum, dudaklarım onun dudaklarının çok yakınındaydı. Daha önce kimseyi bu kadar arzuladığımı hatırlamıyordum. Ben şu an ne zamanı, ne de adımı biliyordum Onun dudaklarına bir nefes kala...
Şarkı kesildi.
İsa yüzünü geri çekerek şaşkın gözlerle baktı bana. Kalabalık kısa bir duraklamanın içine girmişti.
"İsa!" diye bir ses duyuldu daha sonra, Jülide. İsa bedenini de geri çekip yutkundu birkaç kez, etrafa bakındı. Ben ise şaşkınlıktan kaskatı kesilmiştim.
Az önce bir öpüşecek miydik?
"İsa be sende bir flash bellek vardı ya Remzi'ye mi vermiştin onu bulamıyoruz da." Jülide kalabalığı yaran sesiyle devam etti daha sonra. Neredeyse alanın diğer ucundan, müzik sisteminin oradan, İsa'ya bağırıyordu.
"A-Ayşe'ye verdim." dedi İsa kısa bir duraklamanın ardından. Sesi Jülide'nin aksine daha kısık çıkmıştı. Jülide oflayıp bu sefer merdivenlere doğru ilerledi. Herkes müziğin tekrar başlamasını isterken Remzi biraz beklemelerini söylemiş ve göz deviren birkaç kişiye gülmüştü sadece.
Aramızda tuhaf bir sessizlik oluşurken konuşmaya başlayan kalabalığın arasında sadece dikiliyorduk öylece. Bu durumun gittikçe daha da garipleşmeye başladığını fark edince hafifçe dudaklarımı yaladım. "Ben bir Fulden'e bakayım o hâlde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
annem eteğimi vermedi | bxb
Teen Fiction"Yani, pek sayılmaz. Tuhaf bir giriş yaptı, ilgimi çekmedi diyemem." Omuz silktim, birkaç detayı atlamıştım tabii. Mesela bana 'tatlı' dediği kısmı. "Tuhaf bir giriş yaptı derken? Ne dedi ki?" Aklıma gelince hafifçe gülümsemeden edemedim. "Annem...