"Silahlı arkadaşınız öyle kalsın, sırt çantamdaki kelepçeyi al. Sarışın kız ile beni kelepçele, ona bir şey olursa zaten çıkaramayacağım için bana da aynısı olacaktır. Yakınımda bulunan tüm kesici aletleri de al." Adrien sözlerini tamamladıktan sonra yüzündeki gülümsemesi silindi, arkasına yaslanarak marketin içerisine baktı. "Leydim zamanınız azalıyor."
"O kapı uzun süre dayanamaz, sonuçta camdan yapılma. Sırt çantası bagajda." dedi Cherly arkadaşına destek vererek. Çoktan beysbol sopasını almış, ilerlemeye başlamıştı. "Acele et kızım tüm bu kafa uçurma eğlencesini kaçıracaksın."
Numara yaptığını düşünüyordum, bu yüzden de güvenemiyordum. Sakladığı bir şeyler olduğuna emindim, aksi halde neden bu denli rahat davransındı ki? Markete birkaç metre uzakta direğe çarparak durabilmiş aracın neredeyse tüm camları kırıktı, arabada saklanırlarsa dönüşmüşler tarafından ısırılmaları hiç de azımsanacak bir ihtimal değildi. Üstelik Adrien arabanın içinde beklerken yanındaki tüm silahların alınmasını istiyordu. Kuşkularım bunları düşündükçe giderek artıyordu, keşke onun zihnini okuyabilseydim. Öte yandan ona güvenmezsek Liv'i sıkışıp kaldığı yerden asla çıkaramayabilirdim. Düşüncelerimi bir kenara atmaya çalışarak kafamı iki yana salladım. Oyalanarak zaman kaybettiğimiz her saniye daha fazla dönüşmüşü başımıza toplamamız kaçınılmazdı.
Emin olun Pars'ın elinden silahı alıp Adrien'ın kafasına vura vura beynini dağıtabilirdim. Palama uzandım, kolaylıkla insan kafatasının içine girebileceğini biliyordum. Bagajın yanına geldiğimizde birkaç kez üstüne vurup içeriden ses gelip gelmediğini kontrol ettim, saldırgan köpeklerden veya hastalıklıların biriyle tatsız anlar yaşamak istemiyordum. Cherly'e bagajı açmasını işaret edip geriye çekildim. Bagajı açarken tedirginliğimle dalga geçmiş, bir daha ki sefere hastalıklı bırakmaya söz vermişti. Umurumda değildi, o bagajı asla ben açmazdım.
Bagajdan gri renkli kamp çantasını alıp hızlıca çekmeye çalışmış, başaramamıştım. Çanta tahmin ettiğimden ağırdı. Aceleyle fermuarlarını açıp kelepçeyi aramaya başladım. Gereğinden fazla telaşlanmıştım. Elime hiç ihtiyacımız olmayan malzemeler denk geliyordu: Gazeteler, halatlar, el fenerleri, telsizler, piller, yağmurluk ne ararsanız vardı. Tek sorun kelepçeyi bulamıyordum.
"Ya nerede şu salak alet! Çabuk bu-"
"Tüh sırt çantamda mı demiştim? Alet çantasında demek istemiştim, üzgünüm."
Kan kaybından ölmek üzereyken yanlış kişiye şaka yapıyor. Alet çantasından kastı plastik sarı kutu olmalıydı. Pek de alet çantasına benzemiyor, üstü tozla kaplı eski sandıkları andırıyordu. Kutuyu açtığımda kelepçeler en üstte duruyordu. Eğer oradan da çıkmasalardı Adrien'ı öldürecektim.
"Kelepçe kullanmayı biliyor musun?" Kızıl saçlarını gözünün önünden çekip beni baştan aşağı süzdü. Kafamı iki yana salladım. "Aman ne hoş. Ver onu bana, senin yerine yaparım." Vermemi beklemeden kelepçeyi kapıp ilerledi. Peşinden geliyor, yaptığı tüm hareketleri inceliyordum. Hile yapmalarına göz yumamazdım. Arkadaşıyla Liv'i kelepçelediğinde düzgün yapıp yapmadığını kontrol ettim. "Kızın durumu kötü, başını falan vurmadığına emin miyiz? Dua edin de dönüşüp sizi ısırmasın."
Sanırım beklememe sırası bendeydi. Cherly'nin Liv hakkında dediklerini dinleyemezdim, moralimi bozmamalıydım. Hatırladığım kadarıyla sırt çantalarımıza Liv cerrahi dikiş ipi yerleştirmişti, onlar Adrien'a yetecek kadar yeterli değildi. Ayrıca hayatta kalırsa mermiyi çıkarmaları için de malzeme lazımdı. Dikiş malzemeleri haricinde de yiyecek, demir makası, ağrı kesici vb. ihtiyaçlarımızı bulmalıydım.
Markete yaklaştıkça korkum katlanarak artıyordu. Oraya girdiğimizde işimiz kolay olmayacaktı. Belki de ısırılacak hatta yenilerek ölecektim. Cherly oldukça normal davranıyordu, sanki korku evine gitmişte karşısına sahte canavarlar çıkmıştı. Beysbol sopasını döndüre döndüre sallıyor, kocaman gülümsüyordu. Kaşla göz arasında tekrardan aldığına inanmıyordum, en son benim elimdeydi o. Benim yanımda silah niyetine kemerimin arkasına sakladığım bıçağım, cebimdeki çakı ve palam vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİLER | Tamamlandı ✔
Научная фантастикаİnsanlar kendi cezalarını kendi yaptı. Hastalıklılar durduk yere ortaya çıkmış olamazdı, onları insanlar üretmişti. Berbat virüs tasarımlarının amacı her ne ise nefret ettiğim kesindi. Ülkeler arasında olan yarışlardan dolayı da bu halde olabilirdik...