Olivia'yı kurtarmak için markete girdiğimde onu markette görememiştim. Üstüne üstlük artık orada kısılıp kaldığımı düşünmeye başlamıştım çünkü en köşedeki rafların hemen arkasına saklanmam gerekmişti, rafın ön kısmında yaklaşık on tanesi duruyordu. Silahımdaki mermiler ise yarısına dahi yetmezdi. Birini bıçaklayabilecek, adam öldürebilecek, gözümü kırpmadan ölüme kafa atabilecek kadar cesurdum ama öleceksem tercihim asla yenilerek olmazdı. Kalbim davul gibi olsa da bu korkumdan kaynaklı değildi, az önceki koşuşturma yorulmamı sağlamıştı.
Raflara tırmanmak aklımdan dahi geçmemişti, zaten yetişkin bir erkeği taşıyabilecekleri kadar sağlam değillerdi. Hiç düşünmeden Olivia'yı kurtarmaya koşmuştum, düşündükçe tuhaf hissediyordum. Belki de yaptığım aptalcaydı. Kendime engel olamamıştım, Olivia'yı seviyordum. Sinirimi bozsa da, diyaloglarımız hakaretten ileri gidemese de ona karşı olan hislerimi inkar edemezdim. Başlarda sadece ilgimi çektiğini veya beğendiğimi sanmış, yanılmıştım. İpeksi kahverengi saçlarının rüzgarda uçuşması kendine hayran bırakmaya bile yetmişti benim için. Okulun takımındayken amigo kızların içinde en iyi hareketleri yapan, en çevik olan oydu. Tüm hareketlerine hayrandım, sert tavırları dahi hoşuma gidiyordu.
Şimdi ise her şeyi batırmıştım sanki. Aramaya devam edecektim, marketin tamamına bakmış değildim. Tüm köşeleri dahi teker teker inceleyecektim. Dönüşmüş şekilde bulma olasılığı tereddütte olmamı sağlıyordu.
Marketin ortalarından silah sesi geldiğinde ne olduğunu çözememiştim, saklandığım yer giriş kapılarını görüyordu. Yani biri girseydi çoktan fark ederdim, bize saldıran grup Olivia'lardan önce gelmişti. Muhtemelen -telsiz vb. bir aletle- ekibinin geri kalanını çağırmıştı. Liv arabayı sürerken elektrik direğine çarptığında sesi duyup saklanmış olmalıydı. Bu kadar çok dönüşmüş varken nasıl yakalanmadığı hakkında en ufak fikrim yoktu. Silahı otomatik ise ve susturucusu varsa önüne gelen hepsine sıkmış olabilirdi. Yine de ayakta dikilenlere kıyasla yerde duranların oranı oldukça düşüktü, bu ihtimal de suya düşüyordu.
Sonra ise bir çığlık duyuldu, bu çığlık Olivia'ya aitti. Henüz kırılmamış market camlarının yansımasından yararlanarak silahlı kişinin tam yerin kavramaya uğraşıyordum. Yerimden ayrılmaya karar verdiğim esna da rafların aralığından başka birini daha görmüştüm, beni görmemesini sağlayan tek şey sırtımı yasladığım raftı. Tek kişi değillerdi, dışarıdakilerle tahminimce yirmi beşe yakındılar.
Kamyonetin kornası çaldığında tüm hastalıklılar organize şekilde dışarı çıkmıştılar. Düşürdükleri bezelye tenekelerinden biri yuvarlanarak ayağımın dibine gelmişti, patladığı için yere bezelye taneleri dökmüştü. Kamyoneti kimin çalıştırdığına anlam verememiştim, düşman ekibin homurtularına bakılacak olursa bizden biri yapmıştı. Cam saniyeler içerisinde patladığında derince nefes aldım, artık tek sorunum insanlar olacaktı.
"Olivia!" Cherly'i bağırmıştı. Arada sırada metal sopasının çıkardığı vurma-batma seslerinin yanı sıra metala çarpma sesleri de kargaşaya eşlik ediyordu. Ona cevap veremiyordum, rafın arkasındaki adam hala gitmemişti. Hatta yanına iki silahlı kişi daha gelmişti. "Buralarda bir geri zekalı gördünüz mü?" derken yine sopasını batırdı.
Kafamın arkasında hissettiğim silahla küfürümü bastıramamıştım. Ellerimi havaya kaldırırken hala silahımı bırakmıyordum. "Anlaşma yapabiliriz." Yavaş yavaş önüme dönmeye başladım. "Sadece zor yöntemlere başvurmayalım." Yabancı bir dilde tükürükler saçarak konuşmuştu.
Orta yaşlarda bir kadındı, saçlarının bazı yerleri erkenden beyazlamıştı. Yüzü bembeyaz, kıyafetleri simsiyahtı. Askere benziyordu, öyle olabilirdi de. Normal hayatta olsa çoğu erkeğin ilgisini çekecek güzellikteydi. Ateş edeceğini biliyordum, önce davranmalıydım. Ya denerken vurulup ölecektim ya da hiç denemeden. Ellerim aynı şekilde duruyordu, silahımı yere bıraktığımda anlık olarak dikkati dağılmıştı. Kafamdaki silahı kavrayıp ucunu yukarıya çevirdim. Silahı kapma imkanım olmamıştı, çok sıkı tutuyordu. Arkamı tam olarak döndüğümde tüm gücümle geri çekmeye başladım. Bunu yaparken yere kendimi bırakarak güç uygulamam gerekmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/257705656-288-k642853.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİLER | Tamamlandı ✔
Science Fictionİnsanlar kendi cezalarını kendi yaptı. Hastalıklılar durduk yere ortaya çıkmış olamazdı, onları insanlar üretmişti. Berbat virüs tasarımlarının amacı her ne ise nefret ettiğim kesindi. Ülkeler arasında olan yarışlardan dolayı da bu halde olabilirdik...