Kamera Kaydı

170 82 9
                                    


"Dışarı çıkmaya gönüllü olan var mı?" Soru Cherly'den gelmişti. Üçümüz de aynı an da başka tarafa baktık, elini alnına vurarak kafasını sağa-sola salladı. Sinirden gülmüştü, mimiklerini çok sevimli buluyordum veya kısa kızıl-pembe saçları yüzünden de öyle geliyor olabilirdi. "Pekala, iş başa düştü. Ben çıkacağım, ben gelene kadar ölmeyin." Duvardan destek alarak yerden kalktı. "Geldikten sonra da tabi ki..." 

Arkadaşının hemen arkasından Adrien da dikilmeye çalıştı lakin yapamıyordu. Canının acısıyla inlemişti, artık dayanamıyordu. Omzundaki kurşun yarasına hiçbir dikiş yaptırmamıştı ve hâlâ kurşun içerideydi. En kısa zamanda uzman kişilere gözükmesi lazımdı. Kafasından vurulmasına rağmen kurşunla yaşayan insanların da olduğunu biliyordum ama vücudun başka yerlerinde aynı durum söz konusu değildi, ne olursa olsun vücut iltihap yapıp dışarı atardı. Abimin olduğu askeri üste bunu halledebilecek insanların olduğunu umuyordum, illaki doktorlar da olmalıydı. 

Tekrar ayağa kalkmayı denemesine izin vermedim, kolunu tutup yanına geçtim. "Hayır, olduğun yerde kal. Yoksa unuttun mu? Kuşlar hâlâ dışarıda, sen de ölmek üzeresin." 

"Liv ne olur moral bir daha konuşması yapma!" Başını yana çevirip gözlerini kaçırdı. Kolunu kurtarıp karnının üstüne koydu.  "Ölmek üzeresin ne demek be? Oldu olacak en güzel mezarlık yerlerine bakmaya başlayalım!" 

Kahkaha atmamak için kendimi zor tutmuştum. Onu sinir etmek hoşuma gitmişti, kendime hakim olamayıp suratıma minik bir sırıtış yerleştirmiştim. Yüzünü inceledim, beyazlaşmaya başlamıştı. Vücudunda kalan kan oranı da git gide düşüyordu. En yakın arkadaşımın marketten getirdiği çantayı açtım, kolayca sağlayacağını düşündüğüm iki-üç abur cuburu suratına fırlatırcasına attım. Pembe kafa beysbol sopasını havaya atıp tutuyordu, sanki apayrı dünyalardaydık. Kazayla onun çantasına baktığımda alnımın iki santim yakınından geçirerek yere düşürmüştü. Bilerek yaptığına adım gibi emindim. 

"Ya yemin ederim gözüm kaydı sadece!" Başımı üstünü iki elimle kapattım. "Ben hiç birilerinin eşyalarını izinsiz karıştırır mıyım? Hiç o kadar yüzsüz olmadım." Adrien  bıyık altından gülmeye başladığında yarasına bastırdım. "Ağ! Bu yara çok kan kaybetmiş, bez falan bastırsak iyi olur." Kesinlikle gülmesine engel olamıyordum, pes ederek ayağa kalktım. "Bari ben de dışarı geleyim."

Dün gece yaptıklarımı arkadaşına söylememesi için dışarıdaki sesin kafasını dahi okşarım. En azından dışarıda olup bitenlerden kaçabilme ihtimalim var, Cherly'den hayatta kaçamam. Ayrıca ailemi her zaman korumalıyım, Olivia'nın dışarı çıkmaması daha iyi. Tek korkum ani hareketler sonucunda yaralarımın açılıp açılmayacağı. Dikişlerimin çalılık tarzı yerlere takılıp kurtarmaya çalışırken açılması... Katlanılmaz acı demek, tabi bu mümkünse. Neden dışarıdaki sese bakmaya gittiğimiz konusuna geleceksek cidden hiçbir fikrim yok. 

"Hiç ısırılmış çocuk gördünüz mü?" İşaret parmağımı şakağıma koydum. Farklı zamanlarda karşılaştığımız dönüşmüşler aynı özellikleri taşımamıştı: Bazılar çok uzun süre sonra dönüşmüştü, bazılarıysa anında. Yavaş gidenler olduğu gibi neredeyse koşanlarda vardı.  Çocuklar da alışagelmedik özellikler taşıyor olabilirdi. "Tereddütte düşüyorum, küçük nesneleri hedef almak zor." Masada duran silahların üzerinde elimi gezdirip kendime uygun olanı seçmeye çalışıyordum, parmak uçlarım gümüş işlemeli olanda durduğunda havaya kaldırdım.

Sandığımdan ağırdı, yerine koyup diğerlerinin ağırlıklarını kontrol ettim. Kestane rengi olan yarı otomatik yivsiz av tüfeği hepsinden hafifti. Eskiden babamla balığa çıktığımızda yanımıza tüfek de alırdık, büyük abim Matt'e silah kullanması için eğitim verirken atış sesinde bile gözümü kırpmadan onları dinlerdim. Silahlar oldukça ilgimi çekerdi, yeterince büyüdüğümde beni de eğiteceğine söz vermişti fakat annem tekrardan evlendiğinde görüşmeyi bırakmıştık. Hatırladığım kadarıyla bu modele beş adet mermi konulabiliyordu, fazla tepmediğini de hatırlıyordum. Parkelerdeki budaklardan birine odaklanmış, nişan almıştım. Parmağım tetikte değildi, sadece test ediyordum. 

ÖTEKİLER | Tamamlandı ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin