Medya, bölümde geçen şarkı.
Kamera kaydının devamında sadece boşluk vardı, gece boyunca hatta biz bulana kadar video devam etmişti. Parmak uçlarımın gevşediğini fark ettim, kamera yavaşça ellerimden kayıp dizlerimin üstüne düştü. Korkuyordum, ona bir şey olursa sadece Olivia kalırdı. Birinin daha ölümünü kaldıramazdım. Elinden vurulduğunu görmüştüm, ne kadar dayanabilirdi? Bayılma ihtimalinin olup olmadığını düşündüm, umarım acıya dayanabilmiştir. Kan kaybından ölmezse bile birkaç gün içerisinde tedavi edilmezse mikrop kapıp ölme ihtimali çok yüksekti.
Bakışlarım yere, arabanın paspaslarına odaklanmıştı. Etrafımdaki hiçbir sesi duymuyordum, doğrusu arabanın motorundan gelen sesle radyodaki cızırtılar haricinde duyulabilen pek de ses yoktu. Omzumda hissettiğim elle hafifçe başımı sağa çevirdim. Olivia tebessümle gülümseyerek bakıyor, endişe etmememi sağlamaya çalışıyordu. Sorun yok anlamında kafamı iki yana salladım fakat aklımdan hiç çıkmayacağı kesindi. Kim kardeşini kolay unutabilirdi ki?
"Sakin ol, eminim başının çaresine bakmıştır." Kafasını omzuma yaslayıp ellerimi tuttu.
Cherly arabayı sürüyordu, sanki bize kini varmış gibi ne zaman tümsek görse hızlanıyordu. O hız yaptığı içinde arka tarafta oturan Olivia ile benim popolarımız havaya kalkıp geri iniyordu. Üstelik emniyet kemerlerimiz takılıydı. Yine tümsekten geçeceği esna da ön koltuğa tutunup havya zıplamamayı denedim, bunu fark edince daha da hızlanmıştı. İç çekerek pes ettim, uzun bir yolculuk olacaktı.
Orta koltukta oturuyordum, diğer yanımda Mehsa oturuyordu. Küçük kızın hiç konuşmaması dikkatimi çekmişti. Gülümseyerek gözlerinin önüne gelen saçlarını düzelttim, bakışlarını benim yüzüme çevirdiğinde istemsizce gülmüştü. Abimin olduğu askeri üsse döndüğümüzde onu yetkililere verecektim, olması gereken buydu. Ayak uçlarımıza koyduğum çantaya uzandım, üstteki eşyaları kucağıma koyup alttan gofret ve bisküvi aldım. Çıkardığım malzemeleri geri tıkarken tavşanımın kutusunu dışarıda bırakmıştım.
Gofreti Mehsa'a uzattığımda anlamamıştı, paketini açıp tekrar uzattığım da neşesi iyice yerine gelmişti. Tereddütle elimden alıp hızlıca yemeye başladı. Neredeyse yirmi saniye içerisinde tüm gofret yok olmuştu, onun küçük bir kız olduğunu hesaba katarsak oldukça hızlı yemişti. Bisküviyi de dizlerinin üstüne bıraktım, gözleri fal taşı misali açılmıştı: Eline alır almaz ilk pakete sonra da bana baktı. Paketi bana doğrultup işaret parmağıyla kendini gösterdi. Sanırım ona verip vermediğimi soruyordu.
"Evet, o senin." Saçlarını okşadım. "Afiyet olsun."
Hareketleri çok hoşuma gidiyordu, oldukça tatlıydı. Sol gözünün altındaki koyuluk dikkatimi çekti, uykusuzluktan dolayı her iki gözü de morarmış olsa da sanki birinin daha fazlaydı. Dayak yemiş olabilir miydi? Eğer böyle bir durum söz konusu ise ebeveynlerinden kaçmış olabilirdi. Ne olduğunu sormayacaktım, paniklemesini istemiyordum. Zaten dilimizi konuşamıyordu. En azından anlayabiliyor olması anlaşmamızı sağlıyordu.
Adrien çeken bir yayın bulmaya çalışıyordu. Tuşu ikide bir farklı farklı noktalara çeviriyor, iki saniye cızırtıları dinleyip aramaya devam ediyordu. Aslında yayın bulmak istememizin en büyük sebebi başka bölgelerde insanların yaşayıp yaşamadığını anlamaya çalışmamızdı. Merkezi şehir dışında olan yayınlar dahi hiçbirinden ses gelmemişti. Sinirle arkasına yaslanıp gözlerini kapadı, ellerini saçlarının arasına attı. Gözlerini kapatmıştı, yabancı bir dilde şarkı mırıldanıyordu.
"Belki de bizim aracın sinyal almasında sorun vardır." diye araya girmişti Cherly. Arkadaşını teselli etmeye uğraşıyordu.
"Hayır Holt, sorun biz de değil. İnsanların hepsi teker teker ölüyor. Kıta sınırlarını geçmek üzere olduğuna eminim, önüne geçilemeyecek." Böylece Cherly'nin soy isminin Holt olduğunu öğrenmiştim, gerçi takma ismi de olabilirdi. "Şuan çoktan kafayı bulmuş olmam lazımdı." Gözlerini açtı. "Bana votka borçlusun." Kahkaha attı, arkadaşına borcu olmadan borç yazdığı için mutluydu. Gerçek anlamda söylememişti, ikisi arasında bu tarz şakalaşmalar her zaman oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİLER | Tamamlandı ✔
Ciencia Ficciónİnsanlar kendi cezalarını kendi yaptı. Hastalıklılar durduk yere ortaya çıkmış olamazdı, onları insanlar üretmişti. Berbat virüs tasarımlarının amacı her ne ise nefret ettiğim kesindi. Ülkeler arasında olan yarışlardan dolayı da bu halde olabilirdik...