25. Bölüm

191 5 1
                                    

"Barış,sen bize haber vermeden Larin'i istemeye falan gelmedin değil mi?" Arda'nın yersiz sorusuna göz devirirken,bizimkilere baktığım zaman -Barış dışında- gülmemek için dudaklarını birbirlerine bastırdıklarını gördüm. Buna koltukta hasta haliyle uzanan Büşra bile dahildi. Barış ise şimdi yer yarılsa utancından yerin dibine gireceğinden emindim. Eh,tamam bende herkesin içinde Arda böyle diyince utanmış olabilirim. Gözler yavaş yavaş bizden çekilirken sağ tarafımda duran Arda'nın karnına sağ elimin tersiyle sert ama canını acıtmayacak şekilde vurdum. Gerçi o karın kasları varken çok işe yaramayacak gibiydi ama yine de içimde kalmasını istemezdim.

Arda vuruşumdan etkilenmemiş olacak ki gözlerini devirip "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış." Diye mırıldandı. Arda'nın sağında duran Pelin "Arda tüm aile buradayken boş boş konuşmaya devam edecek misin?" Diye sessiz çığlıklarla sordu. Zavallı sessiz konuştuğunu sanıyordu ama herkesin onları duyduğuna emindim.

Uzun bir süre rahatsız edici sessizlik tekrardan hakim olunca Arda "Eee,sebebi ziyaretimiz belli." Dedi önce. Bu lafından sonra herkes ona bakmaya başladı. "Allah'ın emri..." Arda lafını bitirmeden benim ve Pelin'in Arda'nın kafasına aynı anda vurmamız ve Büşra'nın haykırarak gülmesi bir oldu.

Ancak bu eğlence Büşra'nın acı dolu inlemeleriyle son buldu. Az önceki Arda'dan eser yoktu şimdi. Hepimiz Büşra'nın yanına uzun adımlarla ilerledik.

Büşra iki elini de havaya kaldırarak "İyiyim. Sanırım gülme işini abarttım." Dedi. İyi olduğunu söylemesiyle içime biraz su serpildi. Hastaneden bugün yeni çıkmıştı. Hastanede,yanından bir an olsun ailelerimizle beraber ayrılmamıştık. Şimdi ise hep beraber Büşralar'ın evinin salonundaydık. Ailelerimiz koltukları ve sandalyeleri işgal ederken biz zavallı gençler olarak ayakta dikiliyorduk.

Büşra'nın derin iç çekmesiyle gözlerimi ona diktim. Mutsuz gözüküyordu. Belki ailelerin yanında sormasam daha iyi olurdu ama onu bu şekilde görmeye dayanamıyordum.

"Noldu Büşra?" Diye sordum sesimin telaşlı çıkmamasına dikkat ederek.

"Kaç gündür okula gidemiyorum. Bir hukuk öğrencisi olarak dersleri bu kadar aksatmam hiç ama hiç iyi olmadı." Gerçekten derslerde çok başarılıydı. Küçüklüğünden beri en büyük isteklerinden biri avukat olmaktı,bunu biliyordum. Bu sitemlerinde de haksız sayılmazdı. Nasıl teselli edeceğimi bilmediğim için başımı yere eğdim.

"Büşra bunu kafana takmana gerek yok. Sana daha öncede söylemişti. Ders konusunda her şekilde yardımcı olurum. Biliyorsun." Diyerek göz kırptı Barış. Tabi ya! Barış. Sesini yeni duyuyormuşum gibi kafamı yerden kaldırıp ona baktım. Bizimkilerden o kadar çok çekiniyordu ki onlarla beraberken neredeyse hiç konuşmuyordu. Ama bizi bu şekilde görünce içinin bir yerlerinde kırık parçaların kalbine battığını biliyordum. Annesinin ve kardeşinin yanında olmasına şu zamanlarda daha çok ihtiyacı oluyor gibiydi sanki.

Barış'ın bu söylediğine Büşra minnet dolu bir gülücükle cevap verirken,koltukta Büşra'nın ayağının dibinde oturan Büşra'nın babası Fatih amca Barış'a bakarak "Seninle de çok konuşamadık evlat. Avukatsın herhalde." Dedi tek kaşını kaldırarak.

Barış'a bakamasam bile sol tarafımda gerildiğini hissedebiliyordum. Bu durumdan bile yararlanan Arda'nın ise sağ tarafımdan "Pelin,eğlence başlıyor. Çekirdek getirsene." Dediğini duydum. Barış'ın gerginliğini paylaştığım için onların gülmelerine aldırış bile edemedim.

"Evet efendim. Avukatım bende." Ya sevgilim diye demiyorum ama bir insan nasıl bu kadar tatlı olabilir?

"İsmin Fatih. Diğerleri gibi hitap edebilirsin benimle."

"BEKLENMEDİK ANDA"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin