7. Bölüm

570 25 0
                                    

Olduğum yeri idrak ettiğimde düşüncelerimden ayrılıp hızlıca toparlandım. Bu sırada karşıdaki adam bize doğru geliyordu. Her bir adımda daha çok yanımıza yaklaştığında gereksizce telaşlanıyordum. Yanımıza geldiğinde ufak bir baş hareketi ile önce Esma Hanım'a selam verdi. Daha sonra bana dönüp "Siz geçen kafedeki kişisiniz değil mi? Tesadüfe bakın. Merhaba Barış ben." Diyip elini uzattı.
"Merhaba. Larin." Diyebildim.
"Memnun oldum." Diyip gülümsedi.
"Bende."
Esma Hanım bu sırada "Siz tanışıyor musunuz?" Diye sorunca adının Barış olduğunu öğrendiğim kişi "Tesadüf bir şekilde karşılaşmıştık. Tanışmıyorduk ama tanışmış olduk." Diyip gülümsedi.
Bende onu destekler bir şekilde başımla onayladım. Esma Hanım bu duruma sevinmiş olacak ki "Burada tanıdığınız birisi olması sizin buraya daha çabuk alışmanızı sağlar. Barış çok iyi dansçılarımızdan birisidir. Hatta ilk öğrencilerimdendir. Ergenliğini hatırlıyorum." Diyip hiç çekinmeden sesli bir şekilde güldü. Bu sırada Barış'ın utanmasını görünce kendime engel olamayarak hafif kıkırdadım.

Bu sırada yanımıza genç ama hoca olduğu belli olan bir adam geldi. Bana hafifçe gülümseyip "Yenisiniz galiba. Merhaba Emre ben." Dedi. Bu sırada Barış araya girerek "Hocamız." Dediğinde Esma Hanım biraz daha ayrıntıya girmek istercesine "Eşim." Deyince ağzımdan ufak bir nida çıktı ve ekledim "Merhaba Hocam. Larin ben memnun oldum." Adam onlara direkt ısınmama sevinirken ağzımdan çıkan "Hoca" kelimesi ile memnun olacak ki "İşte aradığımız öğrenci." Diyip göz kırptı.
Esma Hoca ile Emre Hoca yanımızdan ayrılmadan,Esma Hoca Barış'a dönerek "Larin'in bugün ilk günü. Onun yanında olup alışmasını sağlarsan sevinirim." Dedi ve bana da dönüp "Çalışma günleri şimdilik Pazartesi-Çarşamba. Sınıf atladıkça günler de artacak. Bence çok iyi olacaksın." Dedi güç vermek istercesine. Minnetle ona bakarken ağzımdan ufak bir teşekkür çıktı. Esma Hoca ve eşi yanımızdan ayrıldıklarında Barış ile beraber kaldık. "Şuraya oturup onları izlemeye ne dersin?" Deyince "Olur." Dediğimde sesimin çıktığından bile emin değildim.
Gösterdiği yere gidip oturunca bana izlediğimiz kişiler hakkında bilgi vermeye başladı. "Şu an da onlar da senin gibi ilk seviye. Koreografiyi öğreten kişi ise asistan eğitmen. Emre ve Esma Hoca gibi değiller ama o yolda ilerliyorlar diyebiliriz. Esma Hoca sana kulüplerden bahsetmiştir. Her grubun bir de başkanı oluyor. Başkanlar zaten başarılı oldukları için genel olarak asistan hocalarımız oluyor. O başkanlarda kendi kulüplerinden sorumlu oluyor. Bizim kulübümüzün başkanı Can, diğer kulüplerle de saat tutarsa görüşebiliyoruz. Bazen "Workshop" dediğimiz tüm kulüplerin birleştiği etkinlikler yapıyoruz. Zamanla herkesi tanıyacağına eminim." Diyip bana baktı. Bir şey söylemek zorunluluğunda hissedip "Anladım." Dediğimde şaşırmış gibi yaparak "Konuşabiliyorsun." Dedi. Ağzımdan ufak bir kıkırtı çıktı ve ekledim "Sadece sizi dinleyip onları izliyordum. Çok büyüleyici bir ortam ilk seviye olmalarına rağmen kesinlikle çok güzel dans ediyorlar. Umarım bende bu kadar başarılı olabilirim." Diyip sözümü bitirdiğimde aniden "Sizi bırakalım." Dedi. Şaşırmış bir şekilde "Efendim?" Dedim. O toparlamak istercesine "Bana siz diye hitap etmene gerek yok." Dediğinde "Peki." Diyerek karşılık verdim. Uzun bir süre boyunca sessiz kalarak dans eden,öğrenmeye çalışan insanları izlemeye başladık.

Sessizliğin uzun sürmesinden kendimi rahatsız hissederek bir şeyler söylemem gerektiğini düşünerek "Açıkçası Esma Hoca da senden o şekilde bahsedince asistan eğitmen ve bu kulübün başkanı olduğunu düşünmüştüm." Deyiverdim.
"Aslına bakarsan son seviyedeyim. Bu ayın sonunda sınavlar var. Sınavı geçebilirsem asistan eğitmen olabileceğim. Kulüp başkanı olayına gelirsek..." Dedi ve derin bir nefes aldı.
Araya girerek "Sanırım Can'ı sevmiyorsun." Dedim. Gözlerimin içine bakarak "Çok belli ediyorum. Dimi?" Dedi ve ekledi "Senin de ondan hoşlanmayacağına çok eminim."
"Sevilmiyorsa kulüp başkanı olması çok saçma değil mi?" Diye sorunca Barış sinirlenmiş bir şekilde "Emre Hoca da farkında ama herif çok iyi dans ediyor." Dedi. Havayı yumuşatmak istercesine "Bence sen ondan daha iyi dans ediyorsundur." Dedim. Barış da gülerek "Daha nasıl dans ettiğimi görmedin bile." Deyince "Olsun. Tahmin edebiliyorum." Diyip omuz silkince Barış daha çok gülmeye başladı. Ortamın biraz daha yumuşamış olmasından dolayı daha da çok rahatlayarak ikimizde tekrardan dans edenleri izlemeye başladık.

Yaklaşık 1 saatin sonunda herkes gayet koreografiyi güzelce öğrenmişti. Bugünkü çalışmanın bittiğini insanların toparlanmasından anlamıştım. İnsanların hepsi teker teker sınıftan çıkarken Barış'ın kulüp başkanı diye bahsettiği Can yanımıza geldi. Barış'a laf atarak "Tüm ders çalışmalara katılmadın." Dedi ve bana dönüp elini uzatıp ekledi "Yenisiniz galiba. Merhaba Can ben. Kulüp başkanıyım. Memnun oldum." Dedi. Elini sıkarken "Larin. Memnun oldum." Dedim. İlk izlenim olarak çocuk gerçekten de sinir bozucu bir tipe benziyordu. Ama Barış'ın da dediği gibi gerçekten de iyi dans ediyordu. Can tekrardan bana dönerek "Esma Hoca bahsetmiştir. Pazartesi-Çarşamba buradayız. Bu demek oluyor ki yarın görüşüyoruz. Tekrardan çok memnun oldum. Bu arada grubumuz var oradan bazen konuşuyoruz bazen de bilgilendirme yapıyoruz dilersen gel." Dedi ve yanımızdan ayrıldı. Barış kısık bir sesle Can yanımızdan ayrılırken "Yılışık." Dedi. Ona dönüp "E sen baya baya nefret ediyorsun." Dedim. Barış konuyu değiştirmek istercesine "Onu boşverelim. Can giderken bir gruptan bahsetti. Oraya gelirsen senin için iyi olabilir." Dedi. "Tabiki." Diye karşılık verdiğimde telefonunu uzatarak "Numaranı yaz. Ekleyeyim." Diyince telefonunu alarak kendi numaramı yazdım,telefonu vermeden önce onu da ekleyebilmek için çaldırdım. Barış tekrar bana dönüp bir şey söyleyecekti ki o sırada telefonum çaldı. Arayan Pelin idi. Telefonu açıp "Alo?" Dediğimde Pelin hızlı bir şekilde "Kafe tamamen bitti. Dans kursunu hallettin mi? Hallettiysen gelsene. Arda ve Büşra da burada,beraber otururuz. Seni bekliyoruz." Diyip öpücük gönderdi ve telefonu kapattı. Yüzüm Pelin'in bu hallerinden tuhaf bir hal almış olacak ki Barış "Önemli bir şey yoktur umarım." Dedi. Ona karşılık olarak "Yok hayır. Pelin aradı. Seni kafenin açılışına çağıran. Kafe tamamen bitmiş de beni oraya çağırıyor. Beni bekliyorlarmış. Bunların hepsini aralıksız 3 saniyede söyleyince şaşırdım. Tuhaf tip birazcık." Diyip güldüm. Bu sırada Barış "İstersen seni kafeye bırakabilirim." Diyince birden şaşırdım ve "Yok gerek yok. Taksiyle gelmiştim. Geri dönerim. Yani sana zahmet olmasın." Dediğimde Barış "Saçmalama. Ne zahmeti? Hadi gel gidelim." Dedi. Sınıftan çıkıp Barış'ın arabasına doğru yürümeye başladık.
Arabaya bindiğimizde kemerlerimizi takınca Barış'ın aklına bir şey gelmiş olacak ki durdu ve "Sormayı unuttum. Kaç yaşındasın?" Dedi.
"20. Sen?"
"23. Okuyor musun peki?"
"2. Sınıfım. Türk Dili ve Edebiyatı okuyorum. Peki sen?"
"Avukatım." Dediğinde şaşırmış bir şekilde "Ne? Neden yeni söylüyorsun? Ne kadar güzel." Dediğimde mahcup bir şekilde teşekkür edip "Harry Styles. Hırkan çok güzel. Aynısı bende de var." Dedi. "Ben onlara "One Direction" zamanından beri hayranım." Diyip omuz silktim. O da bu halime sesli bir şekilde güldü. Arabayı çalıştırmadan önce radyoyu açtı ve "Sweet Creature" çalmaya başlayınca şaşırmama engel olamayarak "Aaa, gelirken de bu şarkıyı dinliyordum. Harry'in en sevdiğim parçalarından biri. Tesadüfe bak." Dediğimde Barış da gözlerimin içine bakarak "Tesadüf." Diye ekledi.

Yolun bir kısmını gitmiştik. Kafeye yaklaştıkça Arda'nın Barış'a laf atmamasını ve kızların da saçmalamamasını umuyordum. Acaba onlara gelmeden önce kısa bir mesaj çekmem gerekir miydi? Şu an tek isteğim Barış'ın yanında rezil olmamaktı.

"BEKLENMEDİK ANDA"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin