Kahvaltı masasında,tabağımdakilere dokunmadan sadece çayımı yudumlarken tek düşündüğüm;insanın nasıl daha çok dinlendikçe yorgun hissettiğiydi. Dün akşam eve gelir gelmez duşa girmiş ardından direkt uyumuştum ve bunun bana iyi geleceğini düşünmüştüm ancak hiç de böyle olmamıştı. Yaklaşık bir haftadır sürekli ev,hastane ve okul arasında koşuşturmaktan hiç vakit bulamamış,vakit bulduğumda da dinlenirken sanki daha çok yorgun hissediyordum. Ya da kısacası,bir haftanın yorgunluğu ve acısı çıkıyordu.
"Tabağına hiç dokunmamışsın." Annemin sesiyle düşüncelerimden uzaklaşarak boş bir şekilde gözlerine bakmaya başladım.
"Aç değilim." Diye kısa ve inandırıcı olmayan bir açıklamada bulundum. Annem ne kadar cevabımdan tatmin olmasa da yine de sesini çıkarmamıştı,bu bile şu an onun boynuna atlamam için bir sebepti ama kendimi tuttum.
Çayımdan son bir yudum alarak hızlıca masadan kalktım."Erkencisiniz?" Dedi annem soru sorar gibi.
"Büşra'ya ve Pelin'e uğrayacağım." Dedim. Onlara uğramasam bile derse her türlü yetişirdim ama okulun yemyeşil,geniş bahçesinde,bir ağacın gölgesinde biraz kitap okumanın hiçbir zararı olmazdı.
Yorgun hissettiğim için kendimi zorlamayarak altıma siyah taytımı ve üzerime de,geçen günlerde Barış'ın evine gittiğimizde ondan alıp giydiğim gri bana oldukça bol gelen tişörtü giymiştim. Aldığım siyah sırt çantası ve giydiğim siyah spor ayakkabıyla gayet sportif ve hoş göründüğümü düşünüyordum. Gerçi hoş görünme kısmı pek de umurumda değildi.
Evden dışarıya çıktığımda öncelikle Büşralar'ın evinin yolunu tuttum. Aslında sabah arayıp sesini duymuştum. Ne kadar ailesi onu hiç yalnız bırakmasa da onu görmeden içim rahat etmiyordu. Sürekli yanında olmak,iyi olduğunu bilmek istiyordum. Onu kelimelerle anlatamayacağım kadar çok seviyordum. Yaklaşık beş dakika kadar yürüdüğümde Büşralar'ın evinin önündeydim ancak buraya gelene kadar -sabah erken saatler olmasına rağmen- neredeyse yolda gördüğüm herkese selam vermiştim. Bu durum da aslında küçük ve sıcak bir mahallede büyüdüğümüzü gösteriyordu.
Büşra'nın kapıyı açması ve aynı zamanda kollarını da açarak boynuma dolaması bir olmuştu.
"Larin,beni buradan kurtar ne olur?" Diye sormuştu ağlamaklı bir ses tonuyla. Ah canım arkadaşım benim!Ben bir şey diyemeyince kollarını boynumdan çekip gözlerimin içine bakarak "Ben alışık değilim bu kadar yatmaya. Sürekli ders çalışıyorum her şeyi ezberledim. Tamam, bu iyi bir şey ama diğer yeni konulardan geri kalıyorum." Dedi.
"Haklısın ama biraz daha dinlenmen gerek güzelim benim." Dedim ama bunun ne kadar iyi bir teselli olduğundan emin değildim.
Büşra bana bakıp göz devirirken "Son umudumu da kaybettim. Arda'yı ve Pelin'i de kandırmadık." Dedi.
Ona ayıplayan bakışlar atarken "Çok daha iyi gördüm seni. Günden güne çok daha iyi olacaksın." Dedim.
"Şaka bir yana,bende bugün çok daha iyi olduğumu hissediyorum." Büşra'nın bunu demesiyle Ayşe teyzenin arkadan gelip önce elini kulağına götürüp daha sonra kapıya vurması bir oldu. "Maşallah deyin maşallah. Daha da iyi olacak benim güzel kızım."
"İnşallah Ayşe teyzeciğim. Lazım ihtiyaç bir şey var mı?"
"Yok yok. Zaten annenle konuştuk. Sağolsun uğrayacakmış." Ayşe teyzeye sarılmamdan iki saniye sonra beni kibar bir şekilde iterek ocakta yemeği olduğunu söylemesiyle tekrar mutfağa girmesiyle Büşra yeniden konuşmaya başladı.
"Neler yapıyorsun bugün? Anlatsana."
"İşte şimdi senden sonra Pelin'e uğrayıp,bir kahvesini içerim diye düşündüm. Ardından okula geçeceğim,öğlene kadar derslerim var. Ardından Barış alacak beni,ona gideceğiz. Öyle." Diyerek omuz silktim.
![](https://img.wattpad.com/cover/262285980-288-k7235.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"BEKLENMEDİK ANDA"
Teen FictionAilesin dağılmasıyla zamanında yanlış kararlar alan Larin bunun üzerine arkadaşlarından duyduğu haber ile yıkılır. Hiç beklemediği anda karşısına çıkan Barış'ın,hayalinin peşinden koşarken başka bir yerde görüp onu hayatına dahil edeceğini nerden...