Barış ve Lalin ile yaptığımız keyifli araba yolculuğunun sonunda kafeye varmıştık. Üçümüzde arabadan inip kafeye doğru ilerledik. En önde Lalin,ortada ben ve benim arkamda Barış beraber kafeye girdiğimizde Pelin ortalarda gözükmüyordu ve büyük ihtimalle mutfaktaydı. Büşra ise bize sorgular halde bakıyordu. Arda da çoktan Lalin'e sarılmış konuşuyorlardı. Arda ve Lalin'in arasında saçma bir bağ vardı. Birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlardı. Büşra ne olduğunu anlamamış olacak ki "Hoşgeldiniz. Lalin'in okulda olması gerekmiyor mu? Ve son olarak siz ne ara barıştınız?" Büşra'nın son cümlesinden sonra gözlerimi irice açıp şaşkın bir şekilde Büşra'ya baktım. Canım arkadaşım nasıl da patavatsızdı. Barış gözlerini dikmiş bana bakarken tam o sırada Pelin içeriye girerek "Aaa,hoşgeldiniz." Diyip bana sarıldı. İçimden Büşra'ya saydırırken Pelin'e "Hoşbulduk." Diyip minnet duyarcasına yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Kısa selamlaşma faslından sonra Lalin "Pikniğe ne zaman gidiyoruz?" Diye sordu. Arda "Hazırsak çıkalım artık o zaman." Dedi.
Büşra'nın aklı Lalin'de kalmış olacak ki tekrardan "Lalin neden okulda değilsin. Bir şey mi oldu?" Dedi.
Lalin üzgünmüş gibi bir surat ifadesi yapıp "Ah,sorma Büşra Abla. Aşk acısı işte." Diyip ağlamaklı sesler çıkarttı. Pelin,Lalin'in yanına gidip ona sarıldı. Bıraksak Lalin'in aşk acısı için şuracıkta ağlayacaktı."Hadi artık gidelim." Dediğimde hepimiz ayaklanıp kapıya yöneldik. Arabalara binmeden Lalin Arda'ya dönüp "Eğer öne oturursam senin arabanla gelirim." Diyince abla olarak araya girip "Hey,senin ablan benim. İzni benden alman gerekiyor." Deme ihtiyacında bulundum.
"İzin almıyorum ki. Pelin Abla veya Büşra abla öne oturursa onlarla gitmeyeceğimi söylüyorum." Diyip omuz silkti.
Büşra'nın ağzından Lalin'in bu hareketlerine karşılık ufak bir kıkırtı çıktı. Arda da o sırada "Bunun türü ne? Yani ergenliğin hangi türü?" Diye bana ciddi bir şekilde sorunca hepimiz gülmeye başladık. Lalin de o sırada yanımızdan ayrılarak çoktan Arda'nın arabasının ön tarafına yerleşmişti. Pelin ve Büşra da Arda'yla gitmeye karar verince bende doğal olarak Barış ile gitmeye hak kazanmıştım. Aslında Arda'nın arabası yeterince büyüktü. Bende onlarla gidebilirdim. Ama Barış tek başına kalacaktı. Sonuçta onu pikniğe davet eden bendim. Tek başına bırakmak hoş olmazdı. En azından ben böyle düşünüyordum.
Arda bizi çok güzel,tenha bir yere götüreceğini söylemişti. O yüzden Ardalar önde biz de arkada onları takip ediyorduk. Yolda bir kaç kez durup marketten gerekli olanları almamız dışında yolda durmadık. Marketten alınacakları alırken Barış'ın sigara aldığı gözümden kaçmamıştı. Açıkçası onun gibi birisinden böyle zararlı şeyler içeceği aklıma gelmezdi. Dışardan bakıldığında kendisine ve sağlığına dikkat ediyor gibi gözüküyordu. Yinede bu konu hakkında ona bir şey söylemedim.
Baya bir yol katetmiştik. Yukarıda cayır cayır yakan güneş,sağ tarafımızda yüzünü güneşe çevirmiş olan ayçiçekleri,camını açmış bir taraftan sigarasını içip,bir yandan şarkıya eşlik eden Barış.
Bu sefer radyoda yabancı bir şarkı yok. Bu sefer daha bizden,daha içimizden bir şarkı var radyoda. Bu sefer Sıla,kafa nereye biz oraya diye söylüyor şarkısını.
Ayçiçekleri bizi terk ederken lavantalar karşılıyor bizi bu sefer. Onların kokusu sarıyor etrafımızı. Barış'a dönüp bakıyorum. Sigara içmiyor ama camı hala açık. Güneş gözlüğünü takmış öyle devam ediyor arabayı sürmeye. Güneş yola bakmasını engelliyor herhalde diye geçiriyorum içimden.
Bende Barış gibi kapatıyorum gözlerimi lavanta kokularıyla şarkıya eşlik ediyorum. Yine geliyor nakarat biz yine Barış ile beraber bağıra bağıra söylüyoruz şarkıyı kafa nereye biz oraya diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"BEKLENMEDİK ANDA"
Genç KurguAilesin dağılmasıyla zamanında yanlış kararlar alan Larin bunun üzerine arkadaşlarından duyduğu haber ile yıkılır. Hiç beklemediği anda karşısına çıkan Barış'ın,hayalinin peşinden koşarken başka bir yerde görüp onu hayatına dahil edeceğini nerden...