34. Bölüm

169 10 0
                                    

Hayat bazen insanı bezdirecek hale getirebiliyordu. Babamın annemi aldattığını öğrendiğimde,o kadının hamile olduğunu öğrendiğimde, Savaş'ın beni en yakın arkadaşlarımdan biriyle aldattığını gördüğümde yıkılmış ve bir daha ayağa kalkamayacağımı sanmıştım ancak annemin yüzü gülerken, kardeşim eksiklik hissetmezken ve Barış şu anda omzunu arabasına yaslamış bana güzel gözleriyle bakarken tüm bu güzel hisler, o kötü hislerin üzerini örtüyordu.

Okuldan çıkarken gelişigüzel topladığım saçımı canım acıyarak açarken bir yandan hızlı adımlarla Barış'ın yanına doğru gidiyordum. İçimde ilk karnesini annesine heyecanla göstermek isteyen çocuğun mutluluğu vardı.

Sınavlarımın hepsini vermiştim. Tamam,bir kaç tane pürüz vardı ancak sıkıntı yaratacaklarını düşünmüyordum. Tahminlerime göre bu yılda geçebilecektim. Mutluydum. Gerçekten mutluydum. Hiç olmadığım kadar mutluydum...

Girişte bekleyen güvenliğe ufak bir baş selamı verdikten sonra küçük bir çocuk gibi kollarımı açarak Barış'a doğru koşmaya başladım. O da kollarını açıp beni beklemeye başladı. Bu durum gülümsememin büyümesine neden oldu. En sonunda büyük bir özlemle sarıldığımızda, kollarım boynunu sararken, Barış da ellerini belime sıkıca sarıp yüzünü saçlarıma gömdü.
Şu an dışarıdan birisinin biz bu şekilde sıkıca birbirimize sarılmışken bu anı ölümsüzleştirmesini çok isterdim.

Ne kadar süre o şekilde okulun önünde kaldık bilmiyorum ama bir ara Barış'ın ciddi ciddi uyumuş olabileceğini düşünerek sırtından onu dürterek "Barış?" Diye seslendim sorar gibi.

Yüzü hala saçlarımda olduğu için boğazından boğuk bir "Hı?" Sesi yükselmişti.

"Gidelim mi artık?" Diye sorduğumda sanırım belimi saran ellerinin daha da sıkılaşmadı hayır anlamına geliyordu.

Yüzünü saçlarımdan çekip yüzüme sabitleyerek "Seni özlemişim." Dedi ardından "Gerçi daha geçen sizin evde beraberdik." Diyince o gün yaşadıklarımız zihnime bir bir düşünce tüm vücudumla beraber yüzümünde yandığını hissedip gözlerimi kaçırdım.

Barış'ın elleri hala belimi sararken bu utangaç halimi görüp kafasını arkaya atarak yüksek sesli bir kahkaha atınca daha da kızardığını hissettim. onun gülen bu yüzünü ve ortaya çıkan gamzelerini görünce ise sertçe yutkunmak zorunda kalmıştım.

Ellerini belimden ayırıp elimi tutarken arabanın kapısını açıp oturmam için eliyle işaret etti. Babasının sözünü dinleyen küçük kız çocuğu gibi koltuğa otururken yüzümde tuhaf bir gülümseme vardı. Emniyet kemerini de Barış taktığı için yüzü yüzüme çok yakındı ve bu nefesimi tutmama neden oldu. Barış iyice yüzüme yaklaşarak "Utanınca ve kızarınca çok şirin bir şey oluyorsun." Diyince ağzımdan ufak bir kıkırtı çıktı ve istemsizce dudaklarımı yaladım. Anında gözleri dudaklarıma kaydı ve "Hele bir de böyle dudaklarını yalıyorsun ya." Dedi ancak cümlesinin devamını söylemeden dudaklarıyla dudaklarımın arasındaki mesafeyi kapatarak beni sertçe öptü.
Geri çekildiğinde bu sıcaklığa rağmen hala nasıl yanmıyordum kendimle beraber bu arabayı da ve Barış'ı da nasıl yakmıyordum bilmiyordum.

Barış'ın beni rahat bırakması ve önden geçerek sürücü koltuğuna geçmesini fırsat bilerek ellerimin tersini yüzüme bastırarak yüzümün kızarıklığını almaya çalışıyordum. Kapıyı açıp yerine oturduğunda ise ellerimi yüzümden çekip bir şeylerle oyalanmak için telefonumu radyoya bağlayarak listemden şarkı bulmaya çalışıyordum. En sonunda "Kediler ve Şarkılar" şarkısında durup açtığımda,sesini olabildiğince yükseltip arabanın üstünü de açıp saçlarımın uçuşmasına izin verdim.

"BEKLENMEDİK ANDA"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin