"Ee evlilik nasıl gidiyor küçük adam?"
Jimin'i kolunun altına almış ve konuşmuştu Taehyung. Aralarındaki tek evli Jimindi. Hiçbiri nasıl bir şey olduğunu bilmiyordu. Açıkçası pek de öğrenmek istemiyorlardı. Evlilik Hobi ve Taehyung için değildi.
"Öyle çok konuşmuyoruz, biliyorsun zaten severek evlenmedik. Bazen küçük diyaloglar geçiyor aramızda o kadar. Birde dağınıklığa katlanamadığımdan kıyafetlerini ben ayarlıyorum. O da sessizce giyiyor. Hizmetliler birkaç kere dolabı temizlemek istediler ama ben rahatsız olduğum için artık temizlemiyorlar. Ben katlayıp ben yıkıyorum."
Burnunun ucunu kaşımış devam etmişti konuşmasına.
"Birbirimize alışmamız konusunda biraz umudum var aslında. Sonuçta nereye kadar böyle devam edebilir ki değil mi?"
Başıyla onaylamıştı Taehyung. O da emindi alışacaklarına hatta aşık olacaklarını bile düşünüyordu. Çünkü kimse Jimin'in cazibesine karşı koyamazdı.
Konuşarak yemekhaneye gelmişlerdi. Sessizce sıraya girmiş ve beklemeye başlamışlardı.
***
Sonunda eve girmiş, resmen sürünerek görkemli merdivenleri çıkmış, odaya varmıştı. Çok yorgun ve halsiz hissediyordu. Üstelik üşüyordu da. Hava soğuktu, kış yaklaşıyordu.
Çantasını yatağa fırlatmış dolaba yönelmişti. Kırmızı bir sweatshirt ve siyah bir eşofman almış banyoya ilerlemişti.
Banyonun kapısını açmasıyla berbat bir koku burnuna dolmuştu. Kokuyla yüzünü buruşturmaya vakit bulamadan üstü çıplak bir Jungkook görmüş, gözlerini kocaman açmıştı. Kocasının çıplak gövdesine bakmaktan burnuna pis sigara kokusu bile gelmiyordu artık.
Kendine geldiğinde hemen gözlerini sımsıkı kapatmış elindeki kıyafetleri var gücüyle sıkmış ve istemeden feromonlarını salgılamaya başlamıştı. Banyo şimdi buram buram sigara ve limon kokuyordu.
"Özür dilerim burada olduğunu b-bilmiyordum. Bilsem asla girmezdim. Yanlış anlama beni, s-seni g-gözetlediğim falan yok tabii ki sadece bu saatlerde çalışt-"
"Jimin tamam sakin ol. Olabilir böyle şeyler sonuçta aynı odada kalıyoruz. Gözetlemediğini de biliyorum, ama artık çıkar mısın ne zamana kadar o şekilde bekleyeceksin?"
Jimin daha ilk utanç dalgasını atlatamadan şimdi tekrar başka bir utanç dalgasına yakalanmıştı. Hızlıca tekrar özür dilemiş banyodan çıkmıştı.
Seri adımlarla yatağına ilerlemiş hemen oturmuştu. Nasıl böyle bir hata yapardı ki? Neden kapıyı çalmamıştı? Hah, onun suçu değildi ki Jungkook bu saatlerde çalışırdı. Söylemediği için o suçluydu bir kere. Jimin'in geldiğini nasıl bilecekti ki?
Bilsin bilmesin Jungkook suçluydu işte.
Aslında kasları da bayağı büyükmüş.Jimin ne yapsındı onun kaslarını, sadece gözü çarpmıştı. Yani biraz korkutucuydu ama çok da iştah açıcıydı. Tabii öyle iştah açıcı derken cinsel anlamda değildi canım. Bir insan gördüğünde baklavaya benzetebilirdi ve canı isteyebilirdi. Jimin türk misafirleri geldiğinde bir kere yemişti baklava ve oldukça güzeldi. Acaba Jungkook'un kasları da güzel mid-neler saçmalıyordu kendi kendine.
Kafasını sallayarak kendine gelmiş ve sessizce oturarak Jungkook'un çıkmasını beklemişti.
Çıkınca hiç konuşmadan banyoya girmiş ama pis kokuyla geri çıkmıştı. Buruşturduğu yüzüyle konuşmaya çalıştı.
"Jungkook neden banyoda içtin sigaranı. Ne kadar pis kokmuş her yer."
"Canım istedi ben de içtim. Ne yapsaydım yani."