"Her gün gelecek misin böyle?" Ceketinin fermuarını indirirken konuştu. Diğer dört gün de olduğu gibi sevgilisi bugün de kendisini okuldan almaya gelmişti. Asla saati kaçırmıyor, dakikası dakikasına burada oluyordu.
"Evet her gün bebeğimi almak için geleceğim. Yürü bakalım." Beyaz bilekleri tutup arabaya ilerleyecekken aşık olduğu güzel ses tonu daha atmadığı adımını kesmişti.
"Bir dakika dur, markete gidelim. Biraz abur cubur yemek istiyorum." Sızlanır gibi konuşup aynı zamanda dudaklarını büzen minik adama bakarak dediklerini onaylamıştı. Bu sevimli surata nasıl hayır diyebilirdi ki?
"Yakınlarda bir market var, yürüyelim." Uzun dövmeli eli tutarak yola çıkmış, karşıya geçerek köşeden dönmüş ve hemen yolun kenarında bulunan markete girmişti. Her şey öyle güzel gözüküyordu ki sevgilisinin elini bıraktığının bile farkında olmamıştı.
İlk olarak gözlerine çarpan atıştırmalık kısmına ilerleyerek birkaç paket atıştırmalık almıştı. Daha sonra yanında olan içecek reyonundan en sevdiği markanın portakal suyunu almıştı. Çoğu tamamlanan alışverişe noktayı koymak için çikolataların bulunduğu alana gelmiş, incelemeye başlamıştı.
Sevdiği çikolataları ararken gözlerine daha önce ne reklamını ne de ismini duyduğu bir çikolata çarpmıştı.
Merak ettiğinden eline alarak evirip çevirdiği çikolataya bütün dikkatini vermişken beline değen ellerle ürkerek başını arkaya çevirmişti.
"Onu hiç görmediğini söyleme bana."
"Ne? Neden söylemeyeyim?" Bir çikolataya bir sevgilisine bakmış, kafa karışıklığını gidermeye çalışmıştı.
"Hiç yemedin mi yani?" Neredeyse ağlayacak gibi bir ifadeye bürünen alfayı asla anlamıyordu.
"Yemedim ama neden bu kadar önemli ki bu?" Cümlesinin ardından Jungkook derin bir nefes almış, elini tutarak çikolatayı biraz kaldırmış, ikisinin göz hizasına getirmişti.
"Bu her salı gidip aldığın sınırlı sayıda bulunan çikolata. Senin için seri üretime geçirdim. Fabrikanın bitimine az bir süre kaldı tahmin edilenden daha kısa sürede bitecek."
Duyduklarından sonra gözleri sulanmış, elleri titremeye başlamıştı. Bu adamı çok seviyordu, çok. Daha fazla dayanamayan gözleri yaşlarını akıtmaya başlamıştı.
İkisinin tuttuğu çikolatayı rafa geri koymuş, arkasını dönerek uzun adama sımsıkı sarılmıştı. Küçük bir kıkırdama bıraktıktan sonra Jungkook 'ta sevgilisinin beline sarılmış, boynuna başını yerleştirmişti.
"Seni seviyorum." Jimin'in güzel sesiyle kurduğu bu iki kelimelik cümle Jungkook'un ilk defa duyuyormuş gibi hissetmesine sebep olmuştu.
"Ben de seni seviyorum bebeğim." Boynuna minik bir öpücük bırakarak yavaşça ayrılmış, sevgilisinin güzel suratına bakmaya başlamıştı.
"Çok güzelsin." Bellerindeki ellerini tombul yanaklarına çıkarmış, dudaklarına hızlı bir buse kondurmuştu. Herhangi birinin görmesi ikisinin de umrunda değildi.
"Teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklısın." Utangaç bir şekilde gülümseyerek kurduğu cümleden sonra alfa büyükçe gülümsemiş, tuttuğu yanaklardan birisini ısırmıştı.
"Ah ah acıdı." Güçlü dişlerin arasına sıkışan yanağı şimdiden kızarmış ve diş izleriyle kaplanmıştı.
Isırdığı yanağa bakıp eserine gülümsedikten sonra kızaran kısmı öpmüş, dudaklarını sürtmüştü.