"Jimin-ah, neredesin?" Uyku sersemi bir şekilde boğuk sesiyle konuşmaya çalıştı. Güzel bir geceden ve güzel bir uykudan sonra omegasıyla harika bir sabaha uyanacağını düşünüyordu lakin gözlerini açtığında gördüğü tek şey yataktaki boşluktu.
"Ah, üzgünüm dersim olduğu için erken çıkmak zorunda kaldım. Yorgun olduğun için de seni uyandırmadım. Yataktan çıkma gün boyu dinlen ben de geleceğim zaten az sonra." Yumruk yaptığı eliyle hafifçe yatağa vurdu. Omegasını şu an da yanında istiyordu.
"Derse girmesen?" Geri gelsen?" Sızlanır şekilde bebek gibi konuştuğunda karşı taraftan güzel bir kıkırtı duyulmuştu.
"Olmaz. Sen ben gelene kadar güzelce dinlen tamam mı? Acıktığında yemek isteyebilirsin. Görüşürüz." Kendisine cevap hakkı tanınmadan kapanan telefona hüsranla bakmış, yatağa fırlatmıştı.
Bir süre daha yatakta boş boş zaman geçirdikten sonra banyoya ilerleyerek rutin işlerini gerçekleştirmiş, şimdi ise boydan camı açarak önünde duran kırmızı berjere oturmuştu. Dün yaşadıkları güzel vakitler aklına gelince dudaklarını büyük bir gülümseme, gözlerini ise binlerce yıldız kaplamıştı. Güzel omegasının dolgun dudaklarının değdiği çenesinde parmaklarını gezdirdi. Jimin'in kendisini öpmesi bir hayal gibi geliyordu.
***
"Barıştınız mı yani?" Yüzünde bu durumdan pek memnun olmadığını gösteren bir ifadeyle konuştu Taehyung.
"Evet... Öyle oldu." Saf saf gülümserken elini yanağına yaslayarak dün yaşananları düşünmeye başlamıştı. "Beni gerçekten seviyor..."
Taehyung'tan çok kendisine söylediği bu cümle gülümsemesini daha da büyüterek yüzünün parlamasına sebep olmuştu. Ne de güzel bir cümleydi.
"Jimin." İsmini duyması ve gözlerinin önünde sallanan elle başını yana çevirmiş, Taehyung'a bakmıştı. "Efendim?"
"Seni seviyorum. Her konuda seni desteklerim fakat eğer bir daha-" Elini zarif ve ince elin üstüne koyarak, yumuşak bakışlarıyla gözlerini birleştirmişti.
"Bu sefer öyle olmayacak Taehyung. Eminim." Derin bir nefes almıştı. "Güveniyorum artık ona."
"Pekala, sen öyle diyorsan. Ama eğer bir daha sana berbat davranırsa benden kaçamaz haberi olsun." Taehyung'un cümlesinden sonra ikisi de sessiz sessiz kıkırdamıştı.
***
Açılan asasörle hızlıca odanın kapısına gelmiş, kendisinde olan ikinci anahtarla kapıyı açmıştı. Aslında kapıyı da çalabilirdi fakat Jungkook uyuyor olabileceğinden bu yöntemi kullanmıştı.
Ölüm sessizliğinin hakim olduğu odaya girdiğinde yatakta oturan Jungkook'u ve onun karşısındaki berjerde bacak bacak üstüne atarak oturan abisini görmüştü. Abisi tek kaşını kaldırarak kendisini süzerken Jungkook bakışlarını asla yerden çekmiyordu.
"Hyung?" Şaşırmış ifadesini silmeye çalışarak Jungkook'un yanına oturmuş, abisine bakmaya başlamıştı.
"Odanda bu adamın işi ne Jimin? Bana barıştığınız hakkında bir şeyler zırvaladı."Her olaya sakin ve ılımlı yaklaşan adam konu küçük kardeşi olduğunda her şeyi göze alabiliyordu.
"Doğru söylemiş hyung. Biz barıştık." Parmağının kenarıyla oynarken bir yandan da abisinin tepkisini izliyordu. Şaşıran ama bunu belli etmeyip aynı ifadesini sürdüren adam ne hissettiğini asla belli etmiyordu.
"Jimin..." Burnunu sıkıp bırakarak derin bir nefes salmıştı. "Bu iyi bir fikir mi sence?" Hissiz gözlerine yavaş yavaş yayılan endişe kırıntıları Jimin'in kalbini biraz burkmuş, abisine olan sevgisini daha da artırmıştı.