"Evet anne, kararlıyım." Omzu ve kulağı arasına sıkıştırdığı telefonla annesiyle konuşuyordu. Giymeye çalıştığı montunun sol omzu devamlı düşüp duruyor, kendisini sinir ediyordu. Galiba sol omzu diğerine göre daha kısaydı.
"Pekala oğlum." Derin bir iç çekişten sonra devam etti annesi. "Özür dilerim bebeğim. Biz babanla iyi anlaşırsınız, kimyanız uyuşur diye düşünmüştük."
Sonunda giydiği siyah şişme montun fermuarını çekerken cevapladı. "Anne sorun değil. Hem benim de suçum var, kabul etmeseydim bunları yaşamamış olacaktım. Kendinizi suçlamayın. Sizi seviyorum."
"Biz de seni seviyoruz oğlum." Minik çantasını da taktıktan sonra odadan çıkmış asansöre ilerlemişti. "Eve gelmeyecek misin Jimin?"
"Bir süre yalnız kalsam iyi olur anne." Cevabından sonra annesi derin bir iç çekmiş, kararına saygı duymuştu.
"Tamam oğlum. Kendine dikkat et, görüşürüz." Duran asansörden inmiş, uzun binadan çıkarak arabasına ilerlemişti. "Sizde dikkat edin anne. Görüşürüz."
Kapısını açtığı arabaya binmiş, otoparktan çıkarak yavaş yavaş ilerlemeye başlamıştı. Uzun zamandır jimnastik yapmıyordu. Hem pratik yapmak hem de biraz kafa dağıtmak için ideal bir yöntemdi.
Son birkaç haftadır yaşadıkları ona gerçekten ağır gelmişti. Verdiği karar da bir hayli zordu. Ama bunu yapmak zorundaydı. Jungkook'un tavırları ve davranışlarına ömür boyu dayanamazdı. Üstelik bir gururu vardı.
Bulutlu düşüncelerini, çalan telefonu dağıtmış, sıkıntılı bir nefes vermesine sebep olmuştu. Arabaya bağlı telefonu bakmadan açmış, konuşmasını beklemişti.
"Alo." Arabayı dolduran kadife çekingen ses, telefonu açtığı için şimdiden pişman etmişti kendisini. Ne diyeceğini merak etmiş, bu yüzden kapatmayarak beklemeye başlamıştı.
"Neden aradın?" Hissiz ve buz gibi sesini takınmıştı.
"Müsait misin?" Karşı tarafın duyabileceği kadar sesli bir şekilde oflamış, sinyal verip dönerken cevaplamıştı.
"Artık sana hiçbir zaman müsait değilim Jungkook. Ne söyleyeceksen çabuk söyle kapatacağım."
"Sana çok kötü davrandım biliyorum. Özür dilerim Jimin. Çok pişmanım... İzin verirsen bu iki haftada kendimi affettirmek istiyorum. Sen-"
"Seni dinlemek veya kendini affettirme çabalarını görmek istemiyorum. Hatta seni de görmek istemiyorum. Affetmeyeceğim bunu da bil istedim. Ayrıca okula devamlı çiçek göndermeyi de bırak çünkü ilkinden sonra almayı bıraktım."
"İLKİNİ ALDIN MI YANİ? İÇİNDE BİR DE NOT VARDI ONU DA OKUDUN M-"
"TANRI AŞKINA BAĞIRMAYI KESER MİSİN? Bu arada okumadım çünkü merak etmedim ve umrumda değil."
Bağırmasına karşılık bağırmayla cevap alan beden şaşırmış, daha sakin şekilde konuşmaya başlamıştı. "Pardon bir an heyecanlandım."
Birkaç saniye süren sessizlikten sonra Jimin bıkmış gibi çıkan sesiyle konuştu. "Başka bir şey?"
"Yok, iyi günler." Cevap vermeden kapatmış, görüş açısına giren binayla arabadan inmişti.
***
"Efendim katılmanız gereken iki toplantı daha var. Toplantılardan hemen sonra geçen hafta anlaştığınız Bay Leo'nun adamları, aldığınız bir ton uyuşturucuyu getirecekler. Ne yapmamızı istersiniz?"