"Bunları istemiyordum ama ben!"
Tuttuğu beyaz tülleri odadaki herhangi bir yere fırlatmış, ellerini yüzüne yaslayarak akmak için bekleyen yaşlara dur dememiş salıvermişti.
"Jimin'im ama n-"
"Noluyor burada?" Odaya hışımla dalan adam çatılı kaşlarıyla odayı şöyle bir süzmüş, yüzünü ellerine hapseden omeganın yanına yaklaşmıştı. Gerilen vücudunu rahatlatmaya çalışarak en yumuşak sesini takınmış ve minik bedenin önünde eğilmişti. Nazik olmaya özen göstererek tombul elleri tutarak yüzünden ayırdığında dudaklarına taktığı minik tebessümle poğaça yanakları kendi avuçları arasına almıştı.
Uzun parmaklarıyla sevgilisinin yanaklarında yer edinmiş inci tanelerini sakince silerek iki yanağının üzerine de birer öpücük bahşetmişti. "Sevgilim?"
"Ağlama ve sakince bana neler olduğunu anlat lütfen olur mu? Sorun neyse söz veriyorum halletmeye çalışacağım ama lütfen ağlama ve kendini yıpratma dayanamam o gözyaşlarına." Duyduğu cümlelerin ardından Jimin daha da fazla ağlamaya başlamıştı.
Düğün hazırlıklarıyla birlikte yaklaşık iki haftadır her şeye mızmızlanıp ağlıyor, Jungkook'un da elinin ayağına dolanmasına sebep oluyordu.
"Tüller hep beyaz gelmiş Jungkook, ben beyaz istememiştim ki kırmızı istemiştim ben. Mahvoldu işte düğünümüz herkes ne kadar kötü bir dekorasyon var deyip düğünümüzü terk edecek." Neredeyse hıçkırarak ağlayan bedenle Jungkook ne yapacağını bilememiş, yanaklarında yerini koruyan parmaklarıyla akmaya devam eden yaşları siliyordu çaresizce.
Salonda etrafı süslemek için kullanılacak bu tüllerin rengini aslında tam olarak omega istemişti. Beyazın masum, güzel ve samimi geldiğini söyleyerek seçmişti. Şimdi ise tam tersi kırmızı istiyordu, üstelik çokta duygusaldı ve Jungkook haftalardır bu duygusallığın sebebini anlayamıyordu. O böyle her şeye üzülüp ağladığında da Jungkook üzülüyordu çünkü kendisini çok yıpratıyordu. Geçen gün sırf televizyonda öylesine açıp izledikleri bir programda adam elendi diye uyuyakalana kadar ağlamıştı mesela. Bu tür saçma şeylere çok ağlar olmuştu ve bu alfayı tedirgin ediyordu istemsizce.
"Aşkım... benim güzel omegam... inan bana kimse düğünü terk etmeyecek tül renkleri yüzünden, söz veriyorum sana. Ama biraz daha böyle kendini üzmeye ve ağlamaya devam edersen düğün hiç başlayamaz ve biz evlenemeyiz bunu biliyorsun değil mi?" Kaşlarını kaldırarak bir onay beklediğinde, sevimli beden burnunu çekmiş başıyla onaylamıştı sevgilisini.
"Hadi bakalım gel bir yüzünü yıkayalım." Ayağa kalkarak sevgilisini de kaldırmış, belinden destekleyerek odanın içinde bulunan lavaboya ilerlemişti.
Alfanın yardımıyla omega biraz daha kendisine geldiğinde beyaz tüllerin sorun olmadığını söyleyerek herkesi rahatlatmıştı.
Elindeki beyaz tüllerin kabul görmesiyle Taehyung derin bir nefes vermiş, odadan çıkmıştı. Sabahtan itibaren bu salondaydı, en yakın arkadaşı bugün evleniyordu ve tabii ki erkenden çıkıp gelmiş, birkaç şeyle ilgilenmişti. İlgilendiği şeylerden birisi de bu tüllerdi, beyaz tüllerin büyük salondaki duruşu oldukça güzeldi, bunlar hakkında konuşmak için Jimin'in yanına gittiğinde ise arkadaşı bu tüllerin kötü gözüktüğünü öne sürerek beğenmemiş, Taehyung'u şaşırtmıştı. Bir an da ağlamaya başlaması da cabasıydı, ne yapsa ne dese susturamamıştı. Sonunda Jungkook odaya gelmişte onu sakinleştirmişti.
***
Misafirlerin doldurduğu salona göz gezdirdi odasından. Birçok insan onların bu mutlu gününü görmek, eşlik etmek için zaman ayırmıştı. Büyük bir gülümseme esir aldı dudaklarını, herkese minnettardı.