Elinde tuttuğu kumandayı koltuğa bıraktı ve yerinden kalktı. Yarım saattir koltukta boş boş oturup televizyon izlemekten uzuvları isyan etmeye başlamıştı.
Küçük egzersizlerle vücudunu rahatlattıktan sonra camın önüne geldi ve bir süre dışarıyı izledi. Bunu da sıkıcı bulunca odanın içinde volta atmaya başladı. Ne kadar Jimin'in yanına gitmek istese de duşta olduğu gerçeği kendisini tutmasına sebep oluyordu.
Öylece odada yürürken gözüne yatağın yanındaki küçük şifonyer takıldı. İçinde neler olduğunu merak ettiğinden yatağın ucuna oturarak üst çekmeceyi açtı. Burada bir bant, küçük bir not defteri ve birkaç küpe vardı. Bu kısımda pek bir şey olmadığından bir alt çekmeceyi açmış fakat bunun tamamen boş olduğunu görünce eli en alta gitmişti. Boş olduğunu düşündüğü çekmeceyi açtığında bir kart çarptı gözlerine.
Özel olduğunu bilse de merakına yenik düşerek kartı eline almış, diğer tarafını çevirmişti. Önüne çıkan yazılardan bu kartın küs oldukları zamana ait, Jimin'in okumadığını söylediği not olduğunu anlamıştı.
'Bana kar tanelerinin hiçbirinin diğerinin aynısı olmadığını söylemiştin. Eğer onu eritirsem bir daha sahip olamayacağımı. Sen benim minik, eşsiz ve güzel kar tanemdin. Ama ben seni sert sözlerim, saçma sapan bağırışlarımla erittim. Şimdi ise çaresizce eriyen kar taneme bakarak ağlıyorum. Sanki eski haline dönecekmiş gibi. Dönmeyecek. Eski kar tanem bir daha asla gelmeyecek, biliyorum. Ama eğer beni affetmeye çalışırsan ikimiz bir kar tanesi oluruz ve erimeyiz. Çünkü eğer birlikte olursak daha güçlü ve daha sevgi dolu oluruz. Lütfen kar tanem. İzin ver, eriyip kaybolan kar taneleri gibi olmayalım. Geç fark ettim ama seni seviyorum. Özür dilerim.'
Jimin bu notu atmadığı ve sakladığı için yüzünü kocaman bir gülümseme kaplamıştı. Asla güzel sözler yazamayan Jungkook bu not için dakikalarca uğraşmıştı.
"Ne yapıyorsun sen?" Arkasına oturmuş, omzundan başını uzatan bedene yüz ifadesini hiç bozmadan dönmüş, hafif nemli, güzel kokulu saçlara uzun bir öpücük kondurmuştu.
"Seni seviyorum." Ne olduğunu pek anlayamayan beden elindeki notu gördüğünde gözlerini kocaman açmış, elini uzatarak notu almaya çalışmıştı.
"Nereden buldun bunu?" İstemsizce kıkırdayan Jungkook elini ileri uzatarak erişimini engellemişti.
"Bu yaptığın özel hayata müdahale ama." Kıkırdayışları kahkaha dönüşürken minik bilekleri koca büyük eliyle tutarak engellemişti. Gözlerini birleştirdikten sonra üzgün bir yüz ifadesi takınmıştı.
"Çok özür dilerim ama o kadar uzun süredir çıkmadın ki ben de sıkıldım. Merak ettiğimden çekmeceleri karıştırdım. Bunu bulunca da bakmak istedim lütfen beni affet." Bir süre yüzüne bakan minik adam en sonunda kafasını olumlu şekilde sallayarak affettiğini belirtmişti.
"Okumadığını söylemiştin." Dudaklarına muzip bir gülüş yerleştirerek bileklerinden tuttuğu güzel adamı yavaşça kendine çekmiş, yüzlerini yakınlaştırmıştı.
Yanakları kırmızıya çalmaya başlayan genç adam zar zor konuştu. "Yalan söyledim." Gözlerini koca kahverengi gözlerden çekerek kapana kısılmış bileklerine çevirdi.
"Hmm, demek yalan söyledin. Galiba seni cezalandırmalıyım." Konuşurken bir yandan da üstüne eğilen adama kocaman açtığı gözleriyle bakıyordu.
"Ne cezası saçmalama. Gelmesene üstüme. Ne ya-" Karnında gezinmeye başlayan parmaklarla kahkahasını salması bir olmuştu. Ne kadar geriye kaçmaya çalışsa da belini tutan güçlü eller asla izin vermiyordu.