4.Bölüm

5.3K 475 119
                                    

Kraliçe gündelik kıyafetlerini çıkartmış ve zindan görevlileri gibi giyinmişti. Gerçi kraliçeyi zindanda görseler şaşırmazdılar ama karşılarında ki kişi şaşırsın istiyordu. Yavaş adımlarla zindana doğru gitti ve yine aynı yavaşlıkta zindanın kapılarını açtı.

Yürüdü, yürüdü ve yürüdü. Koskoca sarayın en alt katı tamamen zindandı ve iç kısma girdikçe daha da kararıyordu. Kraliçe sonunda istediği yere gelmişti. Délicat'ları toplayan askerlerin toplandığı hücrenin karşısındaydı. Her biri bitkin durumdaydı ve yerlere oturuyorlardı. Kraliçe hepsini teker teker süzmüş ve

"Ayağa kalkın."

Diye emir vermişti. Askerler ise ayağa kalkmışlardı. Karşılarında ki kişinin kim olduğunu bilmiyorlardı.

"Şimdi bana teker teker anlatın. Elinizden kaçan veya öldürülen délicat var mı?"

"Bakın sabahtan beri gelen herkese söylüyoruz. Yok. Hepsini buraya sapasağlam getirdik."

Kraliçe aldığı cevap karşısında sinirlenmiş ve gidip askerin yakasına yapışmıştı.

"O zaman prensin eşi neden elimizde değil hala."

Demişti yüzünü göstererek. Asker ise gördüğü kişinin kraliçe olduğunu anlamış ve

"Efendim yemin ederiz hepsi burada-"

Derken bir hıçkırık sesi duyulmuştu. Ses bir askerin olamayacak kadar inceydi. Bir çocuk sesi gibiydi. Askerler sesi fark etmemiş ve feryat etmeye başlamıştı.

"Kraliçem yemin ederiz hepsini getirdik."

"Kraliçem lütfen bizi bırakın."

"Kraliçem kaçan olmadı."

Ve daha nice ses duyuluyordu. Bunun üstüne ise kraliçe

"KESİN SESİNİZİ!"

Diye bağırmıştı. Ardından ise zindan görevlilerine dönmüş ve

"Burada bir çocuk var. Nerede emin değilim ama sesini duydum. O çocuğu hemen bana getirin."

Demişti. Görevliler ise teker teker zindanları arıyorlardı. Kraliçe de diğer taraflara bakıyordu. Yürüdü, yürüdü ve zindanın en kuytu köşelerine kadar gitti. İşte çocuk buradaydı. Her tarafı kirli, birkaç yerinde yaralar vardı. Etrafına korkarak bakan çocuk kraliçe ile göz göze gelmiş ve ister istemez geri kaçmıştı. Onu zindan görevlisi sanıyordu ve kendisini bu hale getiren zindan görevlileriydi.

Kraliçe görevlileri yanına çağırmış ve

"Askerleri serbest bırakın ve bu zindanı açın."

Diye emir vermişti. Görevliler ise direkt dediklerini yapmıştı. Askerler teker teker geliyor ve kraliçeye teşekkür ediyorlardı. Kraliçe ise sadece küçük çocuğa bakıyordu. Son umudu bu çocuktu. En sonunda askerlerin lideri olan görevli yanına gelmiş ve teşekkürlerini sunmuştu. Kraliçe ise ona dönerek:

"Bu çocuğu bu hale getirenleri bulun diye sizi serbest bıraktım. Onu buraya kapatan zindan görevlilerini bana bulun ve getirin."

Demiş ve zindanın içerisine ilerleyip elini küçük çocuğa uzatmıştı. Çocuk karşısında ki kişinin kraliçe olduğunu anladığında ise daha çok korkmuştu. Ülkeleri onun yüzünden bu haldeydi sonuçta. Kraliçe:

"Hadi elimi tut ve seni buradan çıkartayım küçüğüm. Sonra da seni temizleyip karnını doyuralım."

Demişti. Küçük çocuk ise kraliçenin sözüne karşı gelemezdi. Bu yüzden elini tutmuş ve kraliçeyi takip etmeye başlamıştı. Kraliçe ise inanıyordu. Bu çocuk aradığı çocuktu.

INESTIMABLE/JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin