İkili alana geldiklerinde Jimin etrafı incelemiş Jungkook ise okunu ve yayını alıp gelmişti. Her ne kadar bir öğretmenle çalışsa da kendi başına da çok iyi şeyler yapabiliyordu ve az çok küçük çocuğu öğretebilirdi. En azından öğretmen onunla ilgilenene kadar...
Jungkook, Jimin'in yanına gitmiş ve yayını ona uzatarak:
"Bu benim yayım. Senin için biraz büyük ama seninkiler gelene kadar idare etmeye çalış."
Demişti. Jimin ise onu onaylamış ve eline yayı alıp Jungkook'a bakmıştı. Ne yapması gerektiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Jungkook Jimin'in ona olan bakışlarından hiçbir şey bilmediğini anlamıştı. Jimin'in arkasına geçmiş ve
"Öncelikle hedefe yan dön."
Demişti. Jimin ise hedef sol omuzuna gelecek şekilde dönmüştü.
"Bacaklarını omuz hizanda aç."
Dediğinde ise küçük olan şaşırarak ona bakmıştı. İlk kez böyle bir şey duymuştu ne yapması gerekiyordu?
Jungkook ne yapması gerektiğini karşısına geçip gösterdiğinde ise küçük çocuk bacaklarını açmıştı ama tahmin edilenden daha fazla açmıştı. Bunun üzerine prens bir müddet gülmüş ve
"O kadar değil az açacaksın. Böyle sabit duramazsın."
Demişti. Jimin ise gülen prensi bir müddet izlemiş sonrasında ise prensin istediği gibi durmuştu. Prens ise bu sefer:
"Aferin. Hızlı öğreniyorsun. Şimdi de yayı ortasından tut ve kaldır bakalım."
Demişti. Délicat yine dediğini yapmıştı ama kolu yayın ipine değiyordu. Jungkook kolunu tutmuş ve
"Çok kolay değil tutuşu ancak yapabilirsin bence. Kolun ipe değmemeli. Biraz kır kolunu ama çok değil."
Demişti. Bu sefer Jimin onu da yapmıştı.
"Çok güzel şimdi ipini tut ve ger. İpini de böyle tutuyorsun."
Demiş ve Jimin'in elini tutmuştu. Hem arkasındaydı hem de elini tutuyordu. Sanki sarılıyor gibiydiler. Délicat prensin eline bakmak yerine gözlerine bakıyordu. Prens ise heyecanla anlatmaya devam ediyor kendince arkadaşına bildiklerini gösteriyordu. Jimin ise sadece konuşan prense bakıyor heyecanına gülüyordu. Prens, délicata döndüğünde ise şaşırmıştı. Küçük olan onu dinlemiyordu.
"Bana değil elime bak. Beni izlersen öğrenemezsin."
Demişti. Jimin ise kendine gelmiş ve prensin eline bakmıştı. Kendisi de aynı şekilde yapınca prens sevinmiş ve Jimin'e sarılmıştı.
"Yaptın işte hemen öğreneceğini biliyordum. Ben bunu yapabilmek için günlerce çalışmıştım."
Demişti. Jimin ise kendisine sarılan prens yüzünden heyecanlanmıştı. Ne yapacağını bilememişti. Tam o da prense sarılacaktı ki prens geri çekildi.
"Şimdi de yayı gerelim. Bu seni zorlayabilir çünkü ip çok kalın ve senin kasların da bunu yapmak için gelişmemiş ama sen dene ben sana yardım edeceğim."
Demişti. Délicat ise bu sefer ipi germeye çalışıyordu ancak çok zordu. Prensin istediği kadar çekemiyordu. Bu sefer küçük olan üzülmüştü. Arkadaşının üzüldüğünü fark eden prens ise:
"Üzülme. Bunu yavaş yavaş yapacaksın. Ben yapabilmek için aylarca çalıştım. Sen de çalışacaksın ve yapacaksın. Hatta sen hemen yapacaksın çünkü benden daha iyi başladın bu işe."
Diyerek gülümsemişti. Jimin ise prensin bu sözlerine sevinmişti. Prens eline bir ok almış ve
"Bunu da yapalım bu günlük son olsun. Seninle bir sürü şey yapmak istiyorum. Sonra ders çalışmaya başlayacağım. Vaktim olmayacak fazla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INESTIMABLE/JİKOOK
FanfictionPrens Jungkook'un eşi tüm gezegende aranıyordu. Gezegende ne kadar délicat varsa hepsi saraya toplanmıştı. Prensin eşi ise sarayın zindanında unutulan melez çocuktu. /Yepyeni bir tür bu yüzden birinci bölümü dikkatli okuyun./ /İzinsiz (ç)almayın b...