Jimin aynanın karşısına geçmiş kendisini inceliyordu. Üstüne giydiği siyah kıyafetle çok güzel gözüküyordu. Bugün sonunda beklediği an gelmişti. Tahta geçecek ve senelerdir öğretildiği gibi halkı yönetecekti. O heyecanla kendisini incelerken kapıdan içeri giren eşi ona yaklaşmış ve arkasından sarılıp boynunu öpmüştü.
"Bu güzellik benim bünyeme cidden fazla. Sen beni öldürmek mi istiyorsun sevgilim?"
Demişti. Jimin'in ise gözleri birden bire kırmızıya dönmüştü ama yüzünde izler yoktu. Jimin:
"Asla sevgilim. Neden seni öldürmek isteyeyim ki?"
Demişti. Ardından ise yabancı bir dilde:
"Ama beni sevmeyi bırakırsan ölümün benim elimden olur."
Demişti. Jungkook ise şaşkınlıkla gözlerini açmıştı.
"Ne dedin sevgilim?"
Demişti. Jimin'in ise gözleri eski rengine dönmüştü. Şaşırarak etrafa bakmış ve
"Bir şey mi sordun Jungkook?"
Demişti. Jungkook ise gülümsemiş ve
"Yok bir şey güzelim. Çok güzel olmuşsun diyordum."
Demişti. Jimin içinde ki bu cadıdan korkuyordu ve Jungkook bunun farkındaydı. Cadı kendini belli ettiğinde Jimin yavaş yavaş onu hissetmeyi bırakmıştı. Artık Jimin'le bir oluyor gibiydi. Bu durum ise Jimin'i daha çok korkutuyordu. Bu yüzden cadı ortaya çıktığında Jimin'e belli etmemeye çalışıyordu.
Jimin gülümsemiş ve
"Sen de çok yakışıklı olmuşsun sevgilim. Tacın nerede ben takmak istiyorum onu sana."
Demişti. Jungkook ise daha demin yatağın üstüne bıraktığı tacı alıp eşine dönmüştü.
"Benim tacım seninkinin yanındaki küçük kalmıyor mu?"
Demişti Jungkook. Jimin ise gülümsemiş ve eşine tacı takması için eğilmesini söylemişti. Jungkook eğildiğinde Jimin eşinin saçlarının arasına tacı bırakırken konuşmuştu.
"Halkımız kraliçelere daha çok değer veriyor. Bu taçlarımızdan bile anlaşılıyor. Yani diyeceğim o ki bana sadık kalsanız iyi edersiniz kralım. Yoksa sizi sürgün ederim."
Demişti. Jungkook ise yalandan şaşırmış gibi yapmış ve eşinden uzaklaşıp ellerini kalbine koymuştu.
"Aşkımdan şüphe mi ediyorsunuz kraliçem. Öldürürüm kendimi de bu sözleri daha fazla duyamam. Tanrım eşim bana güvenmiyor."
Demişti Jungkook. Sonrasında ise yalandan ağlıyormuş gibi yapmıştı. Jimin ise kahkaha atmış ve
"Şaka yapıyordum. Hemen kendini yerden yere vurma."
Demişti. Jungkook ise eşine hemen yaklaşmış ve dudaklarına kısa ama sert bir öpücük bırakıp:
"Ben de şaka yapıyordum hayatım."
Demişti. Jimin ise hemen aynaya dönmüş ve sinirle eşine bakmıştı.
"Jungkook ruj sürmüşlerdi bana. Artık yarısı sende."
Demişti. Jungkook ise aynaya bakmış ve
"Yakıştı sanki. Bundan sonra sen bol bol ruj sür ben yarısını kendime alırım."
Demişti. Jimin ise gülümsemiş ve eşinin ağzının kenarlarına yayılan ruju silmişti.
"Hadi artık gidelim. Herkes bizi bekliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INESTIMABLE/JİKOOK
FanfictionPrens Jungkook'un eşi tüm gezegende aranıyordu. Gezegende ne kadar délicat varsa hepsi saraya toplanmıştı. Prensin eşi ise sarayın zindanında unutulan melez çocuktu. /Yepyeni bir tür bu yüzden birinci bölümü dikkatli okuyun./ /İzinsiz (ç)almayın b...