5.Bölüm

5.5K 466 137
                                    

Bayan Jeon koşarak odaya girmiş ve girmeden önce:

"Şifacı hemen Prensin odasına gelsin çabuk olsun."

Diye bağırmıştı. Çok uzakta olmayan şifacı ise kraliçenin sesini duymuş ve koşarak prensin odasına gelmişti. Gördükleri ise onu epey şaşırtmıştı. Prensin yüzünde eşini bulduğuna dair izler vardı ancak prens yatakta acı çekermişçesine kıvranıyordu. Tam prensin yanına gidecekken yerde ki çocuk dikkatini çekmişti. Çocuk baygın bir şekilde yerde yatıyordu ve burnu kanıyordu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Kraliçe:

"Sen délicat ile ilgilen ben prense bakarım. Çabuk ol."

Demiş ve oğlunun yanına gitmişti. Şifacı ise yerde yatan küçük çocuğu almış ve prensin yatağına yatırmıştı. Prenste ki izlerin farklı rengi ise bu çocukta vardı. Prensin eşiydi bu çocuk. Kraliçe oğlunu sakinleştirmeye çalışıyordu ancak prens acı içerisinde yatakta kıvranıyordu.

"A-anne canım ç-çok yanıyor."

Prens çektiği acıdan dolayı kelimeleri bile tam söyleyemiyor bazen nefesi kesiliyordu.

Şifacı telaş ile kraliçeye dönmüş ve

"Kraliçem ne olduğunu anlayamıyorum. Bir şeyler ters gidiyor. Prens'i de bayıltmalıyız. Yoksa çektiği acıdan dolayı durumu kötüye gidebilir. Biz de o sırada ne olduğu hakkında araştırma yaparız."

Demişti. Kraliçe ise hem oğluna hem de yanında ki çocuğa bakıyordu. Bir şeyler gerçekten ters gidiyordu. İlk önce Park soyadı şimdi ise bu olay. Şifacıya dönmüş ve

"Prensi de bayıltın daha fazla acı çekmesin."

Demiş ve odadan çıkıp çalışma odasına gitmişti. Ardından ise Park ailesini araştırmaya başlamıştı. Teknolojileri insanlardan çok daha gelişmişti ve Park soyadını söylediği gibi aileler önüne gelmişti. Teker teker herkesi araştırıyordu ancak hiç birinin oğlu Jimin değildi. Geriye sadece bir aile kalmıştı. Bu ailenin belgeleri ise kırmızıydı. Kırmızı ise melez aileleri, yani içinde insan bulunan aileleri, temsil ederdi. Kraliçe bu dosya olmaması için dua etmeye başlamıştı. İçlerinde insan olan ailelerde genelde sorun çıkardı. İnestimable türü büyü ile var olduğu için insan ve bu türün birleşimi olan çocuklarda bir sürü sıkıntı çıkardı. Bu sorunlardan birkaçı, aynı insan gibi kız veya erkek olur inestimable türünde ki gibi paisible veya délicat olmazdı. Eşi belli olmazdı, erkek délicat ise bebeği olmazdı ve daha nicesi gibi sorunlar vardı ancak bunların hepsi değil birkaçı veya bir tanesi çocuklarda gözükürdü. Kraliçe ise Jimin'de bunların birbirinin bile gözükmesini istemezdi çünkü halk yeri gelince çok acımasız olabiliyordu.

Dosyayı açtığında ise korktuğu gerçekleşmişti. Jimin melez bir çocuktu. Kanında insan kanı da vardı ve büyük ihtimalle bayılmasının nedeni buydu. Eksik büyüsü vardı ve tam bir inestimable olamıyordu. Hemen kapısının önünde ki muhafızlara seslendi ve büyücüyü yanına çağırttı. Bu gibi durumlarda veya daha fazlasında büyücü müdahale ederdi. Sonuçta bu tür büyü ile ortaya çıkmıştı.

Büyücü koşarak içeri girdi ve

"Kraliçem beni istemişsiniz."

Diyerek içeri girdi. Kraliçe:

"Oğlum. Prensimiz eşini buldu ancak eşi bir melez. Melez olduğu için vücudu bunu kaldırmadı ve bayıldı. Prens ise acı çekiyordu. Eşinin hissettiklerini hissetmiş olmalı. Onların acılarını dindir."

Demişti. Bunun üstüne ise büyücü yapacağını söylemiş ve çocukların olduğu odaya ilerlemeye başlamıştı. Odaya girdiklerinde Jimin'in yüzünde ki izler ikisinin de dikkatini çekmişti. Türün yüzünde çıkan izlerin hep anlamı olurdu ve jimin'in yüzünde birden çok sembol vardı. Ay, yıldız, güneş ve benzeri... Bir sürü iz gözlerinin kenarını kaplamıştı. Renkleri ise griydi. Jimin'in yüzünde adeta parlıyorlardı. Kraliçe bunu üstüne gülümsemiş ve prensin yanına geçip onun yüzünü kontrol etmeye başlamıştı. Onun yüzünde de aynı sembollerden vardı. Tek farkı ise onlar Jimin'in izlerinin aksine simsiyahtı. Bunun üstüne ise kraliçe:

"Onlar birbirlerini tamamlayacak ve mükemmel bir çift olacaklar. Onları uyandır ve birbirleri ile tanışsınlar."

Demişti. Bunun üstüne ise büyücü onların acılarını dindirmişti. Acıları dinen iki çocuk ise yavaşça gözlerini açmaya başlamıştı. Prens tamamen gözlerini açmış ve karşısında gördüğü annesi ile şaşırmıştı. Uyanınca annesini yanında görmesi kötüye işaretti genelde. Telaş ile kalkmaya çalışmıştı. Bu sırada ise kraliçe kalkmasını önlemişti.

"Anne neden buradasın? Kötü bir şey oldu değil mi? Ne oldu? Yine mi savaş var?"

Demişti. Soruları bir türlü bitmiyordu. Jimin ise tamamen uyanmıştı ancak vücudu hala daha yorgundu ve tepki vermeden kraliçeye bakıyor bir yandan da nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kraliçe:

"Prensim sakin olun savaş falan yok. Bayıldığınız için buradayım."

Demişti. Prens ise kaşlarını çatmış ve

"Ne bayılması neden bayıldım ki?"

Diye sormuştu. Kraliçe ise gülümsemiş ve

"Eşini buldun. Büyük ihtimalle de ikiniz de heyecandan bayıldınız."

Demişti. Oğluna şimdilik eşinin melez olduğunu söylemeyecekti. Bunun üstüne ise prens yattığı yerden kalkmış ve şaşkınlık içerisinde sormuştu.

"Eşimi mi buldum? O da mı bayıldı? Durumu iyi mi? O nerede?"

Kraliçe ise gülümsemiş ve şaşkınlık içerisinde prensi izleyen Jimin'i göstererek

"Sorularını ona sorabilirsin yanında seni izliyor."

Demişti. Jimin ise şaşırmış ve

"Kraliçem neden bana bakıyorsunuz?"

Demişti. Prens ise duyduğu ses karşısında hemen yan tarafına dönmüş ve yüzünde izler olan délicat'ı incelemeye başlamıştı.

"Yüzünde bir sürü iz var ve göz rengin çok garip. İlk kez gri gözleri olan birini gördüm."

Prens şaşkınlığını belli ederken Jimin ona dönmüş ve

"Asıl senin yüzünde bir sürü iz var. Ayrıca simsiyah gözlerin var."

Demişti. Prens annesine dönüp:

"Anne bunların anlamları ne?"

Demişti. Sonuçta her şeyin bir anlamı vardı gezegenlerinde. Kraliçe ise

"Yarın anlatırım bunları siz şimdilik tanışın. Sonuçta ileride bir yuva kuracaksınız. Şimdiden en yakın arkadaşlar olmaya bakın ve birbirinizi güzel tanıyın. İleride sorun yaşanmanızı istemeyiz ve unutmayın çocuklar. Bundan sonra sizin için sadece birbiriniz varsınız. Jungkook bundan sonra senin için en önemli kişi Jimin olmalı. Ona iyi davranmalısın. O ileride senin eşin, ülkenin kraliçesi ve çocuklarının annesi olacak ve sen Jimin, Jungkook'a güvenmelisin. O senin eşin, ülkenin kralı ve çocuklarının babası olacak. Bundan sonra senin için de en önemli kişi Jungkook olmalı. Aileleriniz bile bir gün sizden ayrılacak ancak bundan sonra sizi ölüm bile ayırmayacak. Bunları unutmayın lütfen."

Demiş ve odadan çıkmıştı. Jimin ve Jungkook ise ona şaşkınlık içerisinde bakıyorlardı. Jimin, Jungkook'a dönüp ve

"Dediklerini anladın mı?"

Diye sormuştu. Jungkook ise giden annesinin peşinden bakmayı bırakmış ve eşine dönüp

"Tek anladığım ilerde kraliçenin sen olacağın diğerlerini ben de anlamadım."

Demişti. Bir müddet birbirlerine bakmış ve dayanamayıp gülmeye başlamışlardı. Ne de olsa onlar daha çocuktu. Bazı şeyleri anlamaları için daha çok erkendi. Prens yatağına uzanmış ve

"Herhalde dediklerini büyüyünce anlarız."

Demişti. Bunun üstüne ise Jimin'de yanına uzanmış ve

"Umarım anlarız. Bu arada ben Jimin. Park Jimin."

Demişti. Jungkook ise ona dönmüş ve gülümsemişti.

"Ben de Jungkook. Jeon Jungkook."

💜💜💜💜💜

Kitabımızda anne délicat'lara baba ise paisible'lere denilecektir.

Sizleri seviyorum 🥰🥰🥰🥰

INESTIMABLE/JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin