Xiao Xingchen ve Song Zichen ceset zehri için panzehir yapmakla uğraşıyordu, yazmadaki tarifi yapmaya çalışıyorlardı. Klan Lideri Jiang grubuyla gideli beş gün olmuştu. Xiao Xingchen üzgün bir şekilde konuştu:
"Zichen, beş gündür bununla uğraşıyoruz, biz neyi yanlış yapıyoruz?"
Song Zichen'in zihni çoktan Xiao Xingchen'inkiyle bağlıydı, böylece rahat bir şekilde iletişim kurabiliyorlardı:
"Bir şey eksik gibi duruyor. Yapışkan bir şey."
Song Zichen haklıydı. Her ne denedilerse pudrayı yutmak ya da solumak imkansızdı. Pudrayı yenebilecek ya da içilebilecek bir şeye çevirmek mantıklıydı. Xiao Xingchen iç çekip bir tabureye oturdu ve düşünmeye başladı.
Xiao Xingchen dışarı çıkmıştı ve temiz havayı soluyordu. Göğsünde bir sıcaklık hissetti "bir tılsım mektubu olmalı" diye geçirdi içinden ve Song Zichen'i biraz kızdırmak istedi. Xiao Xingchen birden bağırdı, sesi yüksekti, Song Zichen'i panikletmeye yetecek kadar yüksekti:
"ZIIIIIIIIIIIIICHEEEEEEEEEEENNNNNNNNNNN!"
Xiao Xingchen, Song Zichen'in adını olabildiğince uzun süre haykırdığından emin oldu. Kısa bir süre sonra Song Zichen elinde Fuxue ile Xiao Xingchen'in olduğu yere uçarak geldi ve etrafa baktı, etrafta kimse yoktu. Xiao Xingchen kendini tutamayıp kıkırdamaya başladı ve konuştu:
"Zichen, bir tılsım mektubu geldi."
Song Zichen rahatlamıştı. Fuxue'yi kınına soktu ve Xiao Xingchen'in bileklerini tutup onu kedisine doğru çekerek ona sarıldı ve parmağıya sırtına yazdı:
"Xingchen, beni çok korkuttun."
Xiao Xingchen:
"Sen korktun mu?"
Song Zichen parmağıyla Xiao Xingchen'in sırtına yazdı:
"Evet. O zamandan beri senin için sürekli endişeleniyorum. ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum, çığlık atmak istiyorum ama atamıyorum."
Xiao Xingchen:
"Zichen, shh, onların hepsi artık geçmişte kaldı."
Xiao Xingchen, Song Zichen'in çenesini tuttu ve onun dudaklarına nazik bir öpücük kondurdu. Song Zichen aniden Xiao Xingchen'i kucakladı. Xiao Xingchen kıkırdayıp sordu:
"Sen zaten güçlüydün. Daha da mı güçlendin?"
Song Zichen yazdı:
"Evet."
Xiao Xingchen daha da çok kıkırdayıp, Song Zichen'i dudaklarından bir kez daha öptü, yanağını okşadı ve konuştu:
"Zichen, bir daha asla çekip gitme, bana da bir daha asla çekip gitmemi söyleme."
Song Zichen, Xiao Xingchen'i daha sıkı tuttu ve tüm edişelerini o kucaklamada bıraktı. Ruh eşi buradaydı, kollarında ve güvende.
Neyse ki Nie Mingjue gelmeden önce tılsım mektubu göndermişti, böylece Xiao Xingchen ve Song Zichen hazırlık yapıp panzehrin üstünde daha çok çalışmaya başlamışlardı. Tılsım mektubundan iki gün sonra Klan Lideri Nie, Nie Huaisang'ı taşıyarak Jinlintai'ye aceleye gelmişti. Onlara Nie Huaisang'ın Lotus Koyu Savaşı'ndan beri hasta hissettiğini, ceset zehri solumuş olabileceğini söylemişti. Xiao Xingchen, Nie Huaisang'ı muayene edip Nie Mingjue'nin şüphesini doğrulamıştı. O zamandan beri hem Xiao Xingchen hem de Song Zichen panzehir üstünde çalışıyordu. Nie Mingjue, zehrin yayılımını daha da yavaşlatmak için Nie Huaisang'ı komada tutuyordu. Xiao Xingchen konuştu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİ KALP
FanfictionThe Unatmed ile ilgili bir kurgudur. Olaylar, Jiang Cheng Mezar Tepe'den ayrılırken beklenmedik bir şekilde değişir. Jiang Cheng'in klan lideri olarak eğitimi azdı ve en genç lider olarak klanı yönetmek zorunda kaldı. Wen Qing ile konuşana dek klan...