Jiang Cheng dağı tırmanırken sinirliydi, öğrencileri riske atmamak için geride bırakmıştı. Wei Wuxian'ın koyduğu bariyere Zidian ile vurup bariyeri kırdı. Tırmanırken insan sesleri duydu ve düşündü "burada insan mı yaşıyor?" düşüncelere dalmışken Wei Wuxian ve Wen Qing'in patates ve turp konusundaki tartışmalarını duydu, insanlar çalışmayı bıraktı, Wei Wuxian gülümsedi ve Jiang Cheng'e yaklaştı:
"Jiang Cheng, tam vaktinde geldin. Söyle bana hangisi ekmek için daha uygun; turp mu patates mi?"
Jiang Cheng gözlerini devirdi ve Wei Wuxian'a baktı:
"Burada ne yapıyorsun, burada ektiğin şeyleri yemek mümkün mü?"
Wei Wuxian Jiang Cheng'e baktı, gözlerinde acı vardı:
"Aç olduğun zaman herhangi bir şeyi yiyebilirsin, burada üç ay yaşadım."
Jiang Cheng biraz şaşırmıştı, alaycı bir tonla konuştu:
"Gerçekten mi?"
Wei Wuxian onaylamak için başını "evet" anlamında salladı. Jiang Cheng, abisi Wei Wuxian'ın yalan söylemediğini biliyordu, suratındaki ciddi ifade bunun göstergesiydi. Jiang Cheng yine düşünceye dalarak "öyleyse bu Wen askerleri gerçekten de doğruyu söyledi, Wei Wuxian'ı gerçekten buraya atmışlar, fakat Wei Wuxian buradan sağ çıkmayı nasıl becerdi?"
Wei Wuxian, Jiang Cheng'i dürttü ve Jiang Cheng sordu:
"Wen Ning nerede?"
Jiang Cheng soruyu sorarken bir çocuk bacağına sımsıkı yapıştı, Jiang Cheng çocuğa baktı ve bağırdı:
"Çekil!"
Wei Wuxian, Jiang Cheng'e sinirle baktı:
"Hey, o sadece bir çocuk! A-Yuan toprağı yeme!"
Wei Wuxian hemen eğildi, A-Yuan'ın elini ağzından çıkarttı ve üzerini silkeledi:
"Nine nerede, hadi git, onunla oyna!"
A-Yuan, Nine'ye koştu. Jiang Cheng, Wei Wuxian'ı mağaraya doğru takip ederken iç çekti. Wen Ning içerideydi, uyuyordu. Jiang Cheng, Wen Ning'e baktı:
"One ne oldu?"
Wei Wuxian:
"Neredeyse ölmüştü. O askerlerden intikam almak istedim çünkü Wen Ning ve Wen Qing'in insanlarını öldürmüşlerdi. Wen Ning'in böyle olmasını beklemedim. Wen Ning duygularını kalbinin derinliklerinde tutuyor. Tüm gerginliği, öfkesi, kederi... Ona Qionglin diye bağırdığım ana kadar duygularından dolayı kendisini kaybedip vahşileşti, bağırdığımda bilincini yitirdi, şimdi onun aklını uyandırmaya çalışıyorum."
Jiang Cheng öfkelenmişti ve bağırdı:
"O bir insan mı?"
Jiang Cheng, Sandu'yu kınından çıkartıyordu ki Wei Wuxian onu Chenqing ile durdurdu ve bağırdı:
"Ne yapıyorsun böyle?!"
Jiang Cheng konuşmak üzereydi, Wen Qing birden mağaraya girdi:
"Siz ikiniz burada ne yapıyorsunuz?"
Wei Wuxian cevap verdi:
"Endişelenme, ben buradayım."
Wen Qing başını salladı ve mağaradan çıktı. Jiang Cheng, Zidian'ı saldı ve Zidian güçlü bir bariyerle çarpıştı, fakat bariyeri Zidian bile kıramadı. Jiang Cheng öfkeyle sordu:
"Bu bariyer de neyin nesi?"
Wei Wuxian şaşkın bir şekilde Jiang Cheng'e baktı ve cevap verdi:
"Bu, Yunmeng Jiang Kalnı'nın Kalkanı, ismi Lotus Bariyeri."
Jiang Cheng şaşırmıştı:
"İmkansız! Bunu yapmayı nasıl öğrendin? Ben bile bunu bilmiyorum!"
Wei Wuxian, Jiang Cheng'e baktı:
"Madam Yu'nun biz Gusu'ya ders görmeye gitmeden önce beni cezalandırdığı zamanı hatırlıyor musun? Kalkanlarla ilgili bir kaitaba bakıyordum ve Madam Yu beni yakalayıp cezalandırdı, neyse ki yakalanmadan önce bu sırrı öğrenecek kadar vaktim oldu. Burada kaldığım onca ay boyunca bu kalkan çok işime yaradı."
Jiang Cheng iç çekti ve sordu:
"Böyle yaşamak mı istiyorsun? Burada klan mı kuracaksın?"
Wei Wuxian, Jiang Cheng'e baktı:
"Anıt tapınağına gömdüğümüz kalıntıları bize kimin getirdiğini unuttun mu? Canımız pahasına kaçarken bizi kimin koruduğunu unuttun mu? Onlara minnetini böyle mi ödüyorsun Jiang Wanyin?!
Jiang Cheng, Wei Wuxian'a gözyaşlarıyla baktı:
"Evet, doğru! Fakat şimdi işler değişti!" Göremiyor musun Wei Wuxian, eğer sen onları korursan ben seni koruyamam. O liderler, sen onların yanındayken vahşi bir kahramansın, ama onlarla fikir ayrılığına düştüğün an bir çılgınsın."
Wei Wuxian, Jiang Cheng'e baktı:
"Öyleyse terk et beni. Bani koruyamazsan, terk et."
Jiang Cheng, Wei Wuxian'a baktı:
"Wei Wuxian, kahramnalık yapmazsan ölür müsün?! Görmüyor musun, doğru olanı yapsan bile onların gözünde yanlışsın!"
Wei Wuxian, Jiang Cheng'e baktı:
"Kesinlikle. Doğru olanı yapsam bile onların gözünde yanlışım. Ben bu insanlara borçluyum, sen de bu insanlara borçlusun. Onlara söyle, dünyaya isyan ettiğimi söyle, Yunmeng Jiang Klanı'nı terk ettiğimi söyle. Ben Wei Wuxian, bundan sonra yapacaklarımın Yunmeng Jiang Klanı ile bir alakası yoktur."
Jiang Cheng:
"Öyleyse dövüş benimle Wei Wuxian."
Wei Wuxian başını "evet" anlamında salladı. Jiang Cheng gözyaşlarını sildi, derin bir nefes alsı, dağdan aşağı inmeye başladı ve düşüncelere daldı "babam haklıydı, aile kuralımızı hepimizden daha iyi anlıyorsun, o kurala hepimizden daha çok uyuyorsun, hatta bazı klan liderlerinden bile daha iyisin, lanet olsun Wei Wuxian, neden böyle olmak zorundasın?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİ KALP
FanfictionThe Unatmed ile ilgili bir kurgudur. Olaylar, Jiang Cheng Mezar Tepe'den ayrılırken beklenmedik bir şekilde değişir. Jiang Cheng'in klan lideri olarak eğitimi azdı ve en genç lider olarak klanı yönetmek zorunda kaldı. Wen Qing ile konuşana dek klan...