Bölüm 2: Ayrılık

287 28 12
                                    


Jiang Cheng dağdan aşağı iniyordu, üzgün ve öfkeliydi, Zidian'i kontrol etmek zordu ama Zidian'i kontrol etmeye mecburdu, derin bir nefes aldı ve bir kadın sesi duydu:

"Klan Lideri Jiang"

Wen Qing koştu ve Jiang Cheng'e yetişti, Jiang Cheng'in gözlerine baktı ve tarağı ona uzattı:

"Bunu sizde geri vermek için geldim, artık bu tarağı taşıyamam."

Jiang Cheng, Wen Qing'e üzgünce batı:

"Hanımefendi Wen, neden?"

Sevgisi, hala aşık olduğu kadın, hayatını kurtaran kadın, Wen Qing orada duruyordu, kıyafetleri oldukça sadeydi fakat çok asil görünüyordu, Wen Qing konuştu:

"Eğer Lanling'te bizi ilk gören siz olsaydınız A-Ning ile bana yardım eder miydiniz? Eğer size bu tarakla gelseydim, insanlarımı korur muydunuz?"

Jiang Cheng boş bir ifadeyle Wen Qing'in gözlerine baktı:

"Sanki bir yolum ya da seçeneğim var."

Wen Qing, Jiang Cheng'in cevabına şaşırmıştı, Jiang Cheng tarağı almak üzereyken, Wen Qing tarağı çekti. Jiang Cheng'in kafası karışmıştı. Jiang Cheng Wen Qing'e baktı ve sordu:

"Hanımefendi Wen, bu da ne demek? Tarağı bana vermek istemiyor musunuz, neden geri çektiniz?"

Wen Qing, Jiang Cheng'e baktı ve sordu:

"Gerçekten bir klan lideri olarak gücünüzün farkında değil misiniz?"

Jiang Cheng, Wen Qing'e baktı, kafası iyice karışmıştı, Wen Qing devam etti:

"Eğer isterseniz, bir savaş mahkumuyla evelenip onu kurtarabilirsiniz. Klan Lideri Jiang, bir klan lideri olarak tüm gücünüzü kullanmak niyetinde misiniz yoksa zayıf bir lider olup diğerlerinin sizden çıkar elde etmelerini mi istersiniz?"

Wen Qing'in sorusu oldukça cüretkardı. Zidian titremeye başlamıştı, mor ışık Jiang Cheng'in elini sardı, Jiang Cheng, Wen Qing'e baktı ve bağırdı:

"Ben zayıf bir lider değilim!"

Wen Qing'in sesi Jiang Cheng'inkinden bile yüksek çıkmıştı:

"O zaman kanıtla! Onlara senden yraralanamayacaklarını göster!"

Jiang Cheng Wen Qing'e baktı:

"Sence yapabilir miyim? Onlar benim klanımı yok edecek kadar güçlü!"

Wen Qing, Jiang Cheng'e baktı:

"O, doğruyu söylerse kimse sana da klanına da dokunamaz!"

Jiang Cheng şaşırarak sordu:

"Kim?"

Wen Qing tereddüt etmeden Jiang Cheng'e baktı.

"Wei Wuxian."

Jiang Cheng'in nefesi kesilmişti:

"Ne gerçeği? Bu gerçek neye yarar?"

Wen Qing, Jiang Cheng'e baktı:

"Klan Lideri Jiang, bu kimin niyeti? Kim sizden yararlanmaya çalışıyor? Kim Wei Wuxian'ı size saldırmak için bir bahane olarak kullanıyor? Hangi klan? Hangi lider? Bana hepsi birden demeyin. Gusu Lan Klanı'nın böyle bir duruşu olacağına inanmam!"

Jiang Cheng, Wen Qing'e baktı:

"Jin Guangshan. O lider, Jin Guangshan. Öte yandan, Klan Lideri Nie de bu efsun yöntemlerinden ve Wen Klanı'ndan nefret ediyor. Gusu Lan Klanı benim trafımda olsa bile Nie Klanı'nın benim tarafıma geçmesini nasıl beklersin?"

Wen Qing, Jiang Cheng'e baktı ve tekrar etti:

"Wei Wuxian'ın söyleyeceği gerçek bize yardım edebilir. Klan Lideri Jiang, abinizin doğru şeyi yaptığına güveniyor musunz? Sakın bahane söylemeyin! Bana doğrudan cevap verin!"

Jiang Cheng, Wen Qing'e baktı:

"Sen ve kardeşin bizi kurtardınız, bunu inkar edemem, fakat senin insanların, soyadınız Wen."

Wen Qing bağırdı:

"Öyleyse ne olmuş? Biz savaşta kimseyi öldürmedik, Yiling'te efsuncu bir klan bile yoktu. Yiling, Yunmeng'e yakın olduğu için kimse orada bir efsun klan kurmayı göze almamıştı. Beni Yiling'e Wen Rouhan atadı, bu doğru,  fakat biz kimseden zorla toprak almadık!"

Jiang Cheng bu gerçekle sarsılmıştı ve Wen Qing'e sordu:

"Nasıl? Seni, Wei Wuxian'ı ve klanımı aynı anda nasıl koruyabilirim?"

Wen Qing, Jiang Cheng'e baktı:

"Evlen benimle. Hazır olduğunda dünyaya ilan et. Buraya Wei Wuxian'ı ikna etmek için gelmedin mi? Onlara kendi klanının, onların klanlarını ve abini riske atmamak için uzunca konuşman gerektiğini söyle. Gerçek sonsuza kadar saklı kalamaz, eninde sonunda ortaya çıkar."

Jiang Cheng "evet" anlamında başını salladı:

"Peki. Seninle evleneceğim Wen Qing."

Wen Qing, Jiang Cheng'in altın çekirdeğine dokundu ve düşüncelere daldı "Wei Wuxian, gerçek ortaya çıkmalı, bizi sadece gerçek koruyabilir, beni affet." Wen Qing sendeledi ve bayıldı.

Jiang Cheng, Wen Qing'i yakaladı, tarak yere düştü, Jiang Cheng, Wen Qing'i tutarak yavaşça yere eğildi ve Wen Qing'in nabzıyla nefesini kontrol etti. Jian Cheng tarağı yerden alıp Wen Qing'in göğsüne geri koydu. Bir erlini Wen Qing'in sırtına koydu, Wen Qing'in kolunu boynuna doladı, diğer elini Wen Qing'in dizlerine koydu ve Wen Qing'i taşıyarak dağı tırmandı.

Wei Wuxıan, Jiang Cheng'in Wen Qing'i taşıdığını gördü ve sordu:

"Ne oldu? Birisi size mi saldırdı?"

Jiang Cheng "hayır" anlamında başını salladı ve konuştu:

"Wen Qing bayıldı."

Wei Wuxian, Jiang Cheng ile kendi yattığı mağaraya girdi. Jiang Cheng, Wen Qing'i nazikçe yatağa yatırığ Wei Wuxian'a baktı:

"Buraya Lotus Bariyeri'ni koyabilir miyiz?"

Wei Wuxian:

"Koyabiliriz, fakat bu büyüklükle bir Lotus Bariyeri koymak Wen Ning için yaptığımdan daha fazla çaba gerektiriyor. Ruhani gücüm bu aralar biraz zayıf, tek başıma koyamam, neden sordun?"

Jiang Cheng:

"Abi, onunla evleneceğim, biz bir söz verdik. Sırf sen bana benim yanımda olacağını söyledin diye yanlışlara göz yumup bencil olmamalıyım. Ben zayıf bir lider değilim."

Wei Wuxian, Jiang Cheng'in kendisine "abi" demesine şaşırmıştı, daha da şaşırtıcı olanıysa "ben zayıf bir lider değilim" demesiydi. Jiang Cheng devam etti:

"O liderlere güçlü olduğumu göstereceğim."

 Wei Wuxian gülümsedi ve düşündü "Wen Qing hedefi on ikiden vurmuş olmalı".

Jiang Cheng tekrar konuştu:

"Wen Qing aynı zamanda senin söyleceğin bir gerçeğin bize hayatta kalma şansı verebileceğini söyledi, bu gerçeğin ortaya çıkması gerektiğini belirtti. Her nedense altın çekirdeğime dokundu, Wen Qing neyi kast etti?"

Wei Wuxian donup kalmıştı, Jiang Cheng'e baktı:

"Ben..."

Wei Wuxian dilini yutmuştu, fakat kendisini toparladı ve konuştu:

"Önce Lotus Bariyeri'ni koyalım, daha sonra her zaman konuşabiliriz. Söz veriyorum, sana söyleyeceğim."

Wei Wuxian kaçınılmazı erteliyordu fakat bunu ertelemezse burada güvende olmayabilirlerdi, böyle bir durumda sürpriz bir saldırı altında kalabilirlerdi, bu kritik anda bariyer gerçekten daha önemliydi. Jiang Cheng başını "evet" anlamında eğdi ve cevap verdi:

"Peki. Önce bariyeri koyalım."

YABANİ KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin