Xiao Xingchen, Song Zichen, Chang Ping, Nie Zonghui ve A-Qing yola çıkmak için eşyalarını paketliyorlardı. Garip olayların haberleri efsun dünyasında yangın gibi yayılıyordu. Önce Mo Malikanesi ardından Dafan Dağı olayları on üç yıldır uyuyan bir şeyin uyandığının habercisiydi. Tüm bunlar yetmezmiş gibi mezarların kazılıp cesetlerin çalınması da cabasıydı. Xiao Xingchen ve Song Zichen mezar kazma olaylarını incelemeleri için ekipler göndermişti, tüm ekipler aynı şeyi söylemişlerdi. Maske takan ve kılıçlarını farklı gösteren bir grup efsuncu mezarları kazıp cesetleri çalmaktan sorumluydu. Xiao Xingchen konuştu:
"Zichen, yüzünü değiştirmeyi anlarım çünkü tanınmak istemiyorsundur fakat kılıcının görüntüsünü değiştirmek? Kılıcın efsun dünyasında tanınmıyorsa neden bunu yapmaya zahmet edesin ki?"
Song Zichen, Xiao Xingchen'in sırtına yazdı:
"Dediğin mantıklı. Bu meseleye kesinlikle bakmalıyız."
Xiao Xingchen gülümsedi:
"Ah Zichen, küçüğü özleyeceğim."
Song Zichen aynı yere yazdı:
"Öğrenciler ona iyi bakacaktır."
Xiao Xingchen:
"Onun sol serçe parmağında bir doğum lekesi var."
Song Zichen gülümsedi, Xiao Xingchen'in parmağını dudaklarına götürdü ve kendi dudağına dokundurdu:
"Ah Zichen, hayat gerçekten de ilginç."
A-Qing kılıcına bakıyordu, kılıcının adı Baohuyushui'ydi (Koruyucu Yağmur). Efsuna yeni başlamıştı ve çoktan ruhani gücünü hissedebiliyordu, altın çekirdeği temel seviyedeydi ve bunu arttırması gerekiyordu. Kılıcını beline takıp qiankun kesesini aldı ve bambu sopasını kullanarak yürümeye başladı. Chang Ping, A-Qing ile konuştu:
"Efsuncu olmak nasıl hissettiriyor?"
A-Qing:
"İyi hissettiriyor. A-Qing daha güçlü hissediyor ve çabuk iyileşiyor!"
Chang Ping:
"Dikkatli olmalısın, etrafta fazla oyalanma."
İki kadın da kıkırdadı. Herkes atların yanına geldi ve işaret fişeklerinin geldiği yöne doğru yol aldılar. Farklı yerlerden bir sürü işaret fişeği gönderilmişti fakat büyük klanların dahi bu meseleyle başa çıkamaması ilginçti. Xiao Xingchen liderlerden aldığı mektuplar sayesinde onların da bu olayları umursadıklarını biliyorlardı. Herkes gerçekten de bu meseleyle ilgileniyordu fakat büyük klanlar dahi bu meselenin dibine inememişti. Bu noktada Xiao Xingchen ve Song Zichen, küçük klanları da haberdar etmeye karar vermişlerdi. Küçük klanların bu meseleyle ilgili bir ipucu bulup bulamayacağından emin değillerdi.
Çok fazla kasaba ve köyden geçip çok fazla insanla konuşmuşlardı. Herkes hemen hemen aynı şeyleri söylemişti. Mezar soygunları, maskeli adamlar... Yine de gittikleri köylerden bir tanesinde ilginç bir şey duymuşlardı. Bir köylü onlara Yi Kasabası diye bir yerden bahsetmişti. Söylentilere göre oradaki insanlar ya erken ya da doğal olmayan sebeplerden ölüyorlarmış. Kimse bunu yapanın kim ya da ne olduğunu bilmiyordu fakat söylentiler çoktan efsun dünyasında yayılmıştı ve bu ellerindeki en taze ipucuydu. Yi Kasabası'na doğru yola çıktılar. Kasabaya yakınlaştıkça hava daha da kasvetleniyordu. A-Qing biraz titremeye başlamıştı, qiankun kesesinden bir cüppe çıkartıp üstüne giydi ve konuştu:
"Beyazlı abi, hava neden bu kadar soğuk?"
A-Qing haklıydı, hava soğumuştu. Xiao Xingchen konuştu:
"Burada durup dinlenelim, biraz meditasyon yapmamız lazım. Hava daha da soğudu ve Shuanghua kin enerjisi seziyor fakat bir yere işaret etmiyor."
Song Zichen hariç herkes yere oturup meditasyon yapmaya başladı. Song Zichen şimdilik meditasyon gerektiren bir durumda değildi. Bilinçli azgın ceset olması sayesinde çok dayanıklıydı ve onun meditasyon yapmaya ihtiyacı anca çok ağır yaralanırsa olurdu.
Birkaç saat sonra yola çıkmaya hazırdılar ve sonunda Yi Kasabası'na varmışlardı. Ağır bir sis vardı. A-Qing konuştu:
"Sis çok yoğun."
Xiao Xingchen:
"Hislerinizi kapatın."
Herkes gözlerini ve hislerini kapatarak kasabada ruhani güçleriyle gezmeye başladılar. Kasabaya girerek etrafta yürüdüler. Gözleri kapalı olsa da çevrelerini sezebiliyorlardı. Bir tabut evine gelene kadar yürüdüler. Onları çeken kaynak buydu. Song Zichen ve A-Qing gözlerini açtı. Xiao Xingchen ve Chang Ping derin nefes aldı. A-Qing konuştu:
"Burası bir tabut evi."
Xiao Xingchen:
"Bekleyin, Shuanghua bir şey seziyor."
Xiao Xingchen, Shuanghua'yı kınından çıkarttı, kılıcın ılıklığını hissedebiliyordu, kılıç beyaz bir ışık saçıyordu. Shuanghua, Xiao Xingchen'i tabuta doğru çekti. Xiao Xingchen konuştu:
"Bu tabut bizi çekiyor."
Song Zichen, A-Qing, Chang Ping ve Nie Zonghui tabuta doğru yaklaştılar. Song Zichen dikkatlice tabutu açtı. Tabutun içinde bir kadın cesedi vardı. Kadın oldukça güzeldi, üstünde gümüş renkli bir cüppe vardı, belindeki kemerde Qinghe Nie Klanı'nın kullandığıyla aynı canavar vardı. Song Zichen'in gözleri kocaman açıldı ve Xiao Xingchen'in koluna yazdı:
"Bu... Yinren Nushi (Gümüş Pala Hanımefendisi)."
Xiao Xingchen yutkundu:
"Yani bahsettiğin kişi efsanevi Yinren Nushi mi?"
Song Zichen yazdı:
"Evet, kolyesinde Yinren Nushi yazıyor."
Xiao Xingchen dizlerinin bağı çözülürken Song Zichen'e yaslandı ve yere doğru kaydı. Song Zichen onu tutup oturttu. Xiao Xingchen konuştu:
"Zichen, A-Qing, Ping, Zonghui bu olay düşündüğümüzden de büyük, bu herkesin düşündüğünden de büyük bir mesele."
A-Qing:
"Beyazlı abi, sorun ne?"
Xiao Xingchen:
"Klan Lideri Nie Chifeng-Zun'u hatırlıyor musun?"
A-Qing cevap verdi:
"A-Qing, beyazlı abinin onun hakkında konuştuğunu hatılrıyor. O bir savaş kahramanı değil mi?"
Xiao Xingchen:
"Evet, o bir savaş kahramanı. Bu kadın... Onun annesi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİ KALP
FanfictionThe Unatmed ile ilgili bir kurgudur. Olaylar, Jiang Cheng Mezar Tepe'den ayrılırken beklenmedik bir şekilde değişir. Jiang Cheng'in klan lideri olarak eğitimi azdı ve en genç lider olarak klanı yönetmek zorunda kaldı. Wen Qing ile konuşana dek klan...